İlk yayın: 26 Ağustos 2011 @ homoinsurrectus.wordpress.com
60’ıncı Hükümet’in en az demeç verip de akıllarda en fazla yer eden mensubunun kim olduğuna ilişkin ortaya bir soru atsak, şüphesiz ki “Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf”ın ismi pek çok kereler zikredilirdi. İlkin televizyon dizilerindeki cinselliği rahatsız edici bulduğunu belirterek gündeme gelen Kavaf’ın dilinin altındaki baklayı çıkarması çok sürmemiş, 7 Mart 2010’da Hürriyet Gazetesi’nden Faruk Bildiri’ye verdiği mülakatta laf arasında, eşcinselliği “tedavi edilmesi gereken” bir olgu olarak değerlendirdiğini söylemişti:
“Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence. Dolayısıyla eşcinsel evliliklere de olumlu bakmıyorum. Bakanlığımızda onlarla ilgili bir çalışma yok. Zaten bize iletilmiş bir talep de yok. Türkiye’de eşcinseller yok demiyoruz, bu vaka var.”
Margaret Thatcher’a hayranlığını gizlemeyen, “ev emeği” (domestic labour) kavramını hayatında hiç duymamış ve kadınların bu alandaki hak gaspını gidermeye çalışan STK’ları işgüzarlık yapmakla itham eden, patriarşinin televizyondaki izdüşümü Kurtlar Vadisi takipçisi Kavaf, neyse ki 61’inci Hükümet’te yer almadı.
Selma Aliye Kavaf’ın Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı koltuğunu boşaltmasıyla önce “Kadın”dan arındırılmış, tartışmalı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” kuruldu. İşlevi kestirilemeyen bakanlığın başına ise özgeçmişinde bu sorumluluğu üstlenebileceğine dair hiçbir ipucu bulunmayan Fatma Şahin getirildi. Milletvekilliği seçilene dek SANKO Holding’de kimya mühendisi ve yönetici olarak çalışan Şahin, kadın, aile ve ilişkili sosyal fenomenlerle, “TBMM Töre ve Namus Cinayetleri ile Çocuklara Karşı Şiddeti Araştırma Komisyon Başkanlığı” görevine gelmesiyle tanıştı. Görevi başında iken yaptığı açıklamalarla “ben de en az Kavaf kadar Bakan olmaya layığım” mesajı veriyordu: “Her ne sebeple olursa olsun, kirletilen kadının ‘töre’ öyle gerektiriyor, diye, aile meclisi kararlarıyla, ölüme mahkum edilmesi; kadına yönelik ayrımcılığın ve şiddetin bir başka göstergesidir.”
Bakanlık koltuğuna oturuşunun ertesinde, selefi Kavaf’ı içselleştirdiğini belli etti. Önce televizyon dizilerinin aile yapısını tehdit eder hale geldiği tespitinde bulunan Şahin, “feminizmden bugüne kadar kimse fayda görmemiştir bundan sonra da görmeyecektir” biçimindeki ifadesiyle başında olduğu bakanlığın niçin “Kadın” ön ekinden arındırıldığını cümle aleme gösterdi.
Fatma Şahin’in “Kadın” ve “Türk aile yapısı”na ilişkin görüşleri kısa sürede anlaşıldı. Henüz değinme fırsatı bulamadığı “eşcinsellik” hususundaki görüşlerini ise 18 Ağustos tarihinde Habertürk televizyonundaki Karşıt Görüş programı aracılığıyla kamuoyuna duyurdu. Kavaf’tan daha temkinli olduğu gözlenen Şahin, “eşcinsellik hastalık mıdır?” sorusuna, bu olgunun hala süregelen bilimsel bir tartışmanın konusu olduğu bahanesini öne sürerek cevap vermekten kaçındı. “Muhafazakar demokrat bir partinin bakanı olduğu”nun altını çizen Şahin, sorunları çözeceklerini belirtti. Lakin, “sorun” ifadesinden neyi kastettiği anlaşılamadı:
“Sorunlarına çözüm odaklı çalışmalar yapılabilir. Yine söylüyorum, ben muhazakar demokrat bir partinin Aile ve Sosyal Politikalar’dan sorumlu bakanıyım. Bunu önemsiyoruz. Çözüm adına yapılması gereken ne varsa ona da varız, ama aile değerlerini yok eden kavramlar üzerinde de koruyucu tedbirleri de almak durumundayız. Dolayısıyla bu ikisini birbirinden ayırt etmeden çok dengeli bir şekilde bunu yönetmemiz gerektiğini düşünüyorum.”
Aileyi idealize eden, kadın hakları konusunda indirgemeci bir yaklaşım sergileyen, eşcinselliği ise bir kimlikten ziyade çözülmesi gereken bir sorun gibi algılayan Şahin’in, bakan olarak geçirdiği iki ayı Prof. Dr. Zehra F. Kabasakal Arat, kaosgl.org’a değerlendirdi. Ali Erol’un 25 Ağustos tarihli haberini, kendisinin izniyle yayınlıyoruz.
“Herkes benim vatandaşım ama heteroseksüel olmak koşuluyla!”
Prof. Dr. Zehra F. Kabasakal Arat, kaosgl.org’a yaptığı açıklamada, Aile Bakanı Fatma Şahin’in “görevine insan hakları çerçevesinden bakmadığını” söyledi.
Arat, Türkiye’nin de taraf olduğu CEDAW gibi uluslararası insan hakları sözleşmelerine dikkat çekti ve Sayın Bakan’ın açıklamasına yönelik devletin yükümlülüklerini hatırlattı:
“Ayrımcılığı destekleyen gelenek, görenek, kültür değerlerinin korunmaması gerektiği gibi, ayrımcılığı ortadan kaldırmak için devletin o tür değerler dâhil olmak üzere her türlü engelin kaldırılması ile yükümlü olduğunun belirtildiğini hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.”
“Sayın Bakan, Hükümetinin sosyal politika anlayışının dar kapsamlı olmaya devam edeceğini söylüyor”
New York Eyalet Üniversitesi, Purchase College’dan Prof. Dr. Zehra F. Kabasakal Arat, Bakan Şahin’in partisinin “Muhafazakâr Demokrat” bir parti olduğunu vurgulamasını, “hükümetin sosyal politika anlayışının dar kapsamlı olmaya devam edeceğini belirtmiş bulunuyor” şeklinde yorumladı.
Bu durumun ne anlama geldiğinin Bakan Şahin’nin sözlerinde açık edildiğini belirten Arat, “ekonomik anlamda piyasa ekonomisi kurallarına sadık kalınarak, devletin “sosyal” boyutunun zayıf tutulması, yani sosyal hizmetlerin temelde, çalışamayacak durumda olan “aciz” kesimi hedeflemesi” tanımı yaptı.
Muhafazakârlığın kültürel boyutu içinse tanıma “geleneklere bağlılığı öne alarak, dine dayalı ve diğer köklü ahlaki değerlerin “korunması”nı amaçladığını” ekledi.
“Herkes benim vatandaşım ama heteroseksüel olmak koşuluyla!”
Arat, “herkes benim vatandaşım” demekle birlikte, “Sayın Bakan tüm vatandaşların haklarının “insan onurunda eşitlik” ilkesiyle savunulacağı gibi bir iddiada bulunmadığını” söyledi.
Aile Bakanı Fatma Şahin’in açıklamasında ifade ettiği aile anlayışının “heteroseksüel” ilişkiye dayalı bir sosyal birim olduğuna dikkat çeken Arat, kaosgl.org’a yaptığı değerlendirmede, Bakanın “aileyi güçlendireceğiz” sözü ile aile içinde erkeği, kadını ve çocuğu güçlendirmeyi amaçladıklarının altını çizdi.
Arat, Bakan Şahin’in öne sürdüğü ve görüş belirtmekten kaçındığı “bilim dünyasının eşcinselliğin bir hastalık olup olmadığını tartışmakta olduğu” iddiasının anakronik (tarihi geçmiş) olduğunu belirtti.
Bakan’ın eşcinseller konusunda “çözüm adına yapılması gereken ne varsa biz varız” demekle birlikte sorunun ne olduğunu ortaya koymadığını söyledi.
Bakan Şahin’in Sağlık Bakanlığına yaptığı göndermeye dikkat çekenProf. Dr. Zehra F. Kabasakal Arat, “Sayın Şahin eşcinselliği hastalık olarak görmese de bir sağlık sorunu olarak algılamaya yatkın olduğunu göstermiştir” dedi.
“Sayın Bakan, AKP’nin aileye tehdit eşcinsellik görüşünü tekrar ediyor”
Arat, Bakan Şahin’in “sağlık sorunu” algısından daha da önemlisinin “aile değerlerini yok eden kavramlar üzerine de koruyucu tedbirleri almamız gerekir” açıklaması olduğunu belirtti.
Konuşmasında eşcinsellerin sorunlarına yaklaşırken ifade ettiği bu açıklama ile Bakan’ın aile anlayışının heteroseksüel aile olduğunu bir kez daha ima ettiğini belirten Arat, böylece Sayın Bakan’ın “aileyi tehdit ettiği” görüşüyle eşcinselliğin tanınmasının engellenmesi yönündeki AKP yaklaşımını tekrar ettiğini söyledi.
Ek: Fatma Şahin ve Kavaf ile ilgili yazdığım ve 3 Eylül tarihli BirGün Gazetesi’nde yer alan habere linkten erişebilirsiniz.
Fatma Şahin ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile ilgili diğer değerlendirmeler:
– Kadından Sorumlu Olmayan Kadın Bakan: Fatma Şahin — Göksun Yazıcı, Bianet
– Mağrur Kadına Dikkat — Yıldırım Türker, Radikal
– Sezar’ın Hakkı Sezar’a!.. — Füsun Erdoğan, Bianet