Doğu Eroğlu (14 Aralık 2017 Diken)
Conflict Armament Research, İslam Devletinin silah, mühimmat ve el yapımı patlayıcıları hakkındaki şimdiye kadar hazırlanmış en kapsamlı araştırmayı yayınladı. Rapora göre, Türkiye kaynaklı silah ve mühimmat sınırlı olsa da EYP ham maddelerinin çoğu Türkiye’den tedarik edildi, İçişleri Bakanlığı kendine ait mermilerin Musul’daki İslam Devleti mevzilerinde bulunmasına açıklık getirmedi
Silahlanma izleme kuruluşu Conflict Armament Research (CAR) 2014’ten bugüne Suriye ve Irak’ta sürdürdüğü saha araştırmalarına ilişkin en kapsamlı raporunu yayınladı. Suriye’deki Kobane’den Irak’ın başkenti Bağdat’ın güneyine kadar, İslam Devletinin tarafı olduğu çatışmalara sahne olan bölgede 3 yıllık saha araştırmasını tamamlayan CAR’ın belgelediği 1,832 silahın 16’sının (yüzde 0.87), 40,984 adet mühimmatınsa 1,109’unun (yüzde 2.71) Türkiye kaynaklı olduğu görüldü. İçişleri Bakanlığı, Bosna Hersek’ten satın aldığı mermilerin Musul’daki İslam Devleti mevzilerinde ortaya çıkması sonrasında CAR’a yanıt vermedi. Rapora göre görülmemiş bir el yapımı patlayıcı (EYP) üretme kapasitesi geliştiren İslam Devleti, bu üretiminde çoğunlukla Türkiye’den gelen ham maddelere bel bağladı. Raporda daha önce tartışılan Doktor Tarsa Tarım markalı potasyum nitrata ilişkin yeni bulgular da yer aldı. CAR, İslam Devletinin egemenliğinin sürdüğü Eylül ve Aralık 2015 tarihlerinde Halep merkezli bir şirketin Türkiye’den EYP yapımında kullanılan sorbitol maddesi ithal ettiğini, bu malzemenin büyük ihtimalle el-Bab’a gittiğini vurguladı. EYP yapımında kullanılan alüminyum macunu, sorbitol, amonyum nitrat ve potasyum nitratın Türkiye’den Suriye ihracatındaki 2014 ve 2015 yılında fırlaması rapora girdi.
Yerel güçlerle işbirliği
CAR saha araştırmaları sırasında Irak Güvenlik Güçleri, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimine bağlı Peşmerge birimleri ve Suriye’deki YPG ile koordine biçimde çalıştı. Bu birimler ve bu birimlerin bağlı olduğu siyasal otoriteler, CAR’ın çatışma bölgelerindeki İslam Devletinin silah ve patlayıcı imalathanelerine güvenli erişimini sağladı. Araştırmacılar Temmuz 2014’ten Kasım 2017’ye dek Irak’ta, Temmuz 2014’ten Eylül 2015’e kadarsa Suriye’de çalıştı. 111 gün süren saha araştırmaları sırasında Irak’taki 84 ve Suriye’deki 27 noktada bulunan malzemeler belgelendi. CAR ekipleri Irak’ta 1,270 silah ve 29,168 adet mühimmat, Suriye’deyse 562 silah ve 11,816 adet mühimmatı kayıt altına alındı. Toplamda 1,832 adet silah ve 40,984 adet mühimmat CAR tarafından incelendi. CAR, bu bulguları Avrupa Birliği tarafından yürütülen iTrace Global Weapon Reporting System (iTrace Küresel Silah Raporlama Birimi) üzerinden araştırarak silah ile mühimmatın son yasal sahiplerini belirledi. Sonrasındaysa bu malzemelerin nasıl İslam Devletine geçtiği araştırıldı. Aynı araştırma EYP yapımında kullanılan ticari malzemeler için de yapıldı.
İslam Devleti silahlarında ABD ve Suudi Arabistan rolü
CAR’ın belgelediği İslam Devletinden ele geçirilen hafif silahların yüzde 97’si eski Varşova Paktı kalibresinde, yüzde 3’lük kısmıysa NATO kalibresindeydi. İslam Devletinin Irak güçlerinden ele geçirdiği ABD silahlarına rağmen NATO kalibresindeki silahların düşük oranı dikkat çekiciydi; tüm silahlar arasında ABD üretimi olanların oranı da yüzde 1.8 olarak belirlendi. ABD üretimi silahlar oldukça az orandaydıysa da, raporda ABD ile Suudi Arabistan’ın Suriye’de savaşan gruplara yaptığı silah sevkiyatlarının İslam Devleti eline geçtiği kaydedildi: “ABD ve Suudi Arabistan Suriyeli muhalif güçlere sağladıkları silahlar için üretici ülkelerden izin almadı. İslam Devletinden ele geçirilen bu yönlendirilmiş malzemelerin tümü Varşova Paktı kalibresinde silah ile mühimmattan oluşuyordu ve ABD ile Suudi Arabistan tarafından, AB üyesi Doğu Avrupa ülkelerinden satın alınmıştı.” CAR’a göre, Irak hükümet güçlerinde 2003 öncesinde ve Suriye hükümet güçlerinde 2011 öncesinde zaten Varşova Paktı kalibresinde silahlar bulunuyordu ve bu kalibreye ait mühimmat bölgede yaygın bir şekilde dolaşımdaydı; bu sebeple Suriyeli muhaliflere gönderilen silahlar da Varşova Paktı kalibresindeki mühimmata uygun olarak seçildi.
Silahların önemli kısmı Irak ve Suriye rejimlerinden
Çin ile geçmişte Varşova Paktı üyesi olan Macaristan ve Romanya kökenli silahlara Irak’ta sıkça rastlanırken, Suriye’de Rusya üretimi silahları Çin, Romanya ve Macaristan’da üretilenler takip etti. CAR’a göre, iki ülkedeki İslam Devleti silah bulgularının değişiklik göstermesinin sebebi Suriye ve Irak rejimlerinden el konulan silahlardı: “Her iki ülkede bulunan silah ve mühimmatın çoğunluğu Çin üretimi. Ancak Suriye’deki İslam Devleti güçlerince kullanılan Rusya yapımı silahlar bu ülkedeki Çin kökenli silahları geride bırakıyor; bu da muhtemelen Rusya’nın Suriye rejimine yaptığı sevkiyatlardan kaynaklanıyor. İslam Devletinin her iki ülkede faaliyet gösteren birimlerinin silahları, ilgili ülkedeki rejimlerin özelliklerini taşıyor. Bu bulgular İslam Devletinin askeri malzemelerinin önemli kısmını öncelikli olarak Irak ve Suriye hükümet güçlerinden ele geçirdiği tezlerini destekliyor.” Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasındaki sevkiyatlar ile BM Güvenlik Konseyinin 1990 ile 2003 arasında Irak’a uyguladığı silah ambargosu da belgelenen silahların ağırlıklı olarak 1960 ile 1989 arasında üretilmiş olmasıyla örtüşüyor.
Irak’taki mermilere İçişleri Bakanlığından yanıt yok
Toplam 1,832 silahlık örneklemde Türkiye’de üretilmiş veya son kullanıcısının Türkiye olduğu 16 silah yer aldı, böylece Türkiye kökenli silahların oranı da yüzde 0.87 olarak belirlendi. Irak’ta Türkiye kökenli 1,011 adet mühimmat (Irak’takilerin yüzde 3.47’si) Suriye’deyse Türkiye kaynaklı 98 adet mühimmata (Suriye’de belgelenenlerin yüzde 8.84’ü) Toplamdaysa İslam Devletinden ele geçirilmiş 40,984 adet mühimmatın 1,109’unun, yani yüzde 2.71’ini Türkiye kökenli olduğu anlaşıldı.
Tespit edilen Türkiye kökenli silahlar arasında HAR-66 (Hafif anti tank roketi) tipi taşınabilir tanksavar silahı, hafif makinalı tüfekler, bomba atarlar, el bombaları ile 81 ve 120 mm’lik havan topları bulunuyordu. 22 Mayıs 2017 tarihindeyse, Musul’da Irak güçlerinin İslam Devletinden ele geçirdiği bir evde 5.56 x 45 mm çapında mermilerin yer aldığı 2 sandık bulundu. Bosna Hersek hükümeti yetkilileri, ilgili mermilerin Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığına 1997 ve 1998’de yapılan 5 milyon mermilik satışın bir parçası olduğunu CAR’a bildirdi. İçişleri Bakanlığı ise CAR’ın bilgi talebine yanıt vermedi.
Patlayıcı ham maddelerinde adres Türkiye
Raporun ikinci kısmı, yani İslam Devletinin kendi patlayıcı ve roketlerini ürettiği malzemelerin incelendiği bölümde Türkiye kökenli firmalar defalarca zikredildi. İslam Devletinin ürettiği el yapımı patlayıcı (EYP) ve el yapımı roketli patlayıcıların (EYRP) neredeyse tüm ham maddelerinin Türkiye’den geldiğini aktaran CAR, bu malzemeler arasında alüminyum macunu, amonyum nitrat, potasyum nitrat, sorbitol, patlayıcıların konulduğu variller, infilaklı fitiller, kablo ve tellerin bulunduğunu belirtti.
Alüminyum macunu ihracatında 100 kat artış
CAR’a göre, etkinleştirme mekanizması (anahtar); tetikleyici (fünye); patlayıcı materyal; taşıyıcı gövde ve güç kaynağından oluşan EYP imalatı için İslam Devleti neredeyse tamamen Türkiye’den gelen malzemeleri kullandı. Patlayıcı materyalin bileşenlerinden alüminyum macunu ile bu malzemeyle karıştırılan amonyum ve potasyum nitratın önemli kısmı İslam Devletine Türkiye’den geçirildi. Gültaş Kimya, Marikem Kimyevi ve Endüstriyel Ürünler, ATR Kimya ile Metkim şirketlerinin Türkiye’ye ithal ettiği alüminyum macunları Tikrit, Felluce, Musul ve Telafer’deki İslam Devleti silah üretim atölyelerinde tespit edildi.
Firmalar ürünlerini Irak veya Suriye’ye satmadıklarını, ürünlerin Türkiye’deki piyasalara dağıtıldığını açıklasa da, BM verilerine göre, 2008 ile 2014 yılları arasında yıllık neredeyse 1 ton olan Türkiye’den Suriye’ye alüminyum macunu ve pigment ihracatı, 2015’te 100 kat arttı. 2 Haziran 2015’te Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Suriye’ye ihracat yasaklarından sonra bu satışlar durdu. CAR’a göre EYP üretiminde kullanılan alüminyum macununun büyük bir kısmı, Türkiye’de Metkim’in sattığı ürünleri iç piyasada satın alan aracıların uzun bir dönemi kapsayan faaliyetleri sonucunda İslam Devletine geçirildi.
Irak ve Suriye’de Türkiye kökenli nitrat çuvalları
CAR daha önce yaptığı bir araştırmada İslam Devletinin hem EYP hem de EYRP’lerdeki patlayıcı materyal için amonyum nitrat, EYRP’lerdeki roket yakıtı içinse potasyum nitrat ile şeker ve sorbitol bileşenini kullandığını ortaya koymuştu. CAR’ın aktardığı BM istatistiklerine göre, Türkiye’den Suriye’ye amonyum nitrat ihracatı 2013’ten 2014’e yaklaşık 5 kat arttı ancak 2015’te ihracat yasağı devreye girdi. Potasyum nitrat ihracatı da benzer bir seyir izledi. Türkiye’de üretilen Vitagro, Mert Global ve EKM Gübre markalı amonyum nitrat çuvalları Kobane, Ramadi ve Tikrit’te tespit edilirken, yine yerli üretim Toros marka potasyum nitrata Musul’da rastlandı.
Yine ‘Doktor Tarsa’
Doktor Tarsa Tarım şirketine ait, ithal edilip iç piyasada satılan SQM markalı potasyum nitrat çuvallarıysa Irak’taki pek çok noktada farklı zamanlarda bulundu. Kasım 2016’da Musul’daki bir İslam Devleti silah imalathanesinde bulunan potasyum nitratla aynı parti numarasını taşıyan çuvallar Eylül 2017’de Telafer’deki bir silah üretim tesisinde de tespit edildi. Doktor Tarsa Tarım tarafından satılan potasyum nitrat çuvalları, Haziran 2016’da Felluce’de ve Kasım 2017’de Hawija’daki silah atölyelerinde de bulundu. CAR’ın Irak’ta tespit ettiği Doktor Tarsa Tarım potasyum nitrat, gazeteci Tolga Tanış tarafından da gündeme getirilmişti.
2015’te el-Bab’a roket yakıtı ham maddesi ihraç edilmiş
Rapora göre, İslam Devletinin roket yakıtı üretiminde kullandığı maddelerden biri olan, bir şeker alkolü çeşidi sorbitol de Türkiye üzerinden Irak’a gitti. Karakuş’ta, Musul’un doğu ve batı bölgelerinde bulunan çuvallardaki seri numaralarını inceleyen Fransız Tereos firması, çuvalların Türkiye’deki Sinerji isimli dağıtımcı firmaya satıldığını belirledi. Sinerji ilgili seri numarasına sahip çuvalların, yıllardır Türkiye’den sorbitol ithal eden Halep kökenli iki kardeş şirkete satıldığını, Suriye’ye ihracatın 1 Eylül ve 22 Aralık 2015 tarihlerinde, Kilis Öncüpınar Sınır Kapısından yapıldığı CAR’a bildirdi. Sinerji tarafından CAR’a iletilen Halep’teki şirkete ait telefon numaralarının 2013’ten 2016’ya kadar İslam Devleti egemenliğinde kalan el-Bab’da bulunan bir şahsa ait olduğu tespit edildi. Yine BM verilerine göre, 2014’te 16,5 ton olan Türkiye’den Suriye’ye sorbitol ihracatı, 2015’te tam 187 tona ulaştı; 2015’teki ihracatın yüzde 40’ınıysa Sinerji gerçekleştirdi. Sorbitol gıda, sağlık ve kozmetik gibi sektörlerde kullanılsa da, EYP yapımında da başvurulan bir malzeme olduğu güvenlik çevrelerince biliniyor.
İnfilak fitillerinde Türkiye ‘durak ülke’
CAR’ın 2016’da yayınladığı rapora da damga vuran Türkiye kökenli infilaklı fitillere, 3 yıllık bulguların derlendiği çalışmada da yer verildi. Çoğunlukla inşaat ve madencilik sektörlerinde yararlanılan, aynı zamanda EYP’lerde patlayıcı malzemenin tahrik edilmesinde kullanılan uluslararası firmaların ürettiği infilaklı fitiller, yerli patlayıcı firmaları tarafından ithal edildikten sonra Türkiye’deki lisanslı maden ve inşaat firmaları ile patlayıcı dağıtıcıları ve patlatıcı firmalarına satılıyor, CAR’ın araştırmasına göre iç piyasada satılan infilaklı fitiller bir şekilde Suriye ve Irak’taki İslam Devleti silah üretim atölyelerinde ortaya çıkıyordu.
Türkiye’de ‘Soğan TIR’ı şebekesi’ örneği
CAR’ın araştırmasında bahsedilen tedarik zincirinin nasıl kurulduğu, ‘Soğan TIR’ı şebekesi’ olarak anılan bir grup tarafından yapılan sevkiyatın 8 Eylül 2015’te Akçakale’de yakalanması sonrasında anlaşıldı. Polis kontrolü sırasında kamyonun kasasındaki soğan çuvallarının arkasında 259,000 metre infilaklı fitil bulunduğu görüldü. Şebeke üyelerinin bir kısmının yargılanmaya başlaması sonrasında, fitillerin patlayıcı ticareti yapmaya başlamış eski bir polis tarafından ithalatçı firmalardan satın alındığı, kaçakçılık şebekesinde MİT ve Jandarma mensuplarının bulunduğu ortaya çıkmıştı.