Eskişehir’de EÜAŞ tarafından kurulması planlanan Alpu Termik Santrali projesine karşı, kentteki kuruluşlar ve yurttaşlar tarafından açılan pek çok idari davanın duruşmaları, 3-4 Nisan’da Eskişehir İdare Mahkemesi’nde görüldü. Çeşitli bahanelerle seçim sonrasına bırakılan duruşmalar sonrası Eskişehirliler, termik santralle ilgili tüm davaları kazanacaklarından umutlu

Doğu Eroğlu (5 Nisan 2019 Medyascope)

Eskişehirliler, kamu kuruluşu Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) tarafından Alpu Ovası üzerine kurulmak istenen kömüre dayalı termik santral projesine karşı defalarca eylem yaptı. Hayvancılık ve tarımla geçinen Alpu sakinleri ve termik santral proje alanına 32 kilometre mesafedeki kent merkezinde yaşayanlar, Alpu Ovası’ndan çıkarılması planlanan linyitten elektrik üretecek projeyi istemediklerini pek çok kez ilan etti. Tüm tepkilere karşın, Bakanlar Kurulu kararıyla Büyük Ova Koruma Alanı ilan edilmiş Alpu Ovası’ndaki proje alanı yönetmelik değişikliği (Danıştay tarafından yürütmesi durduruldu) sonrasında tarım dışı kullanıma açıldı, çevre düzeni planları termik santrale uygun hale getirildi ve termik santral projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci rekor sayılabilecek bir sürede, sadece 177 günde bitti ve santral yatırım izni aldı.

EÜAŞ’ın kömüre dayalı termik santraller konusunda izlediği yeni yöntem, sıfırdan planlanan santrallerin izin süreçlerinin kamu kurumu niteliğindeki EÜAŞ tarafından tamamlanmasının ardından, santrallerin ihale yoluyla özel firmalara devredilmesine dayanıyor. Alpu Termik Santrali projesi hakkında ÇED Olumlu Kararı verilmesine karşın bir yıldır proje alanında herhangi bir faaliyet yürütülmüyor olmasının en önde gelen sebebi de santralin devir ihalesinin gerçekleştirilememiş oluşu. Altı defa ertelenen ihalelere hiçbir firmanın teklif vermemesinin bir nedeniyse, Eskişehir’in önde gelen kurumları ile pek çok yurttaşın, termik santral için tesis edilen idari işlemlerin hepsi hakkında iptal davaları açması. Termik santral hakkındaki çevre düzeni planı değişikliği, termik santralin proje alanını tarım dışı kullanıma açan İl Toprak Koruma Kurulu kararı ve Alpu Termik Santrali projesi hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED Olumlu Kararının iptali için açılmış davaların duruşmaları, 3 ve 4 Nisan 2019’da Eskişehir 1. ve 2. İdare Mahkemesi’nde görüldü. İki güne yayılan davalarda Eskişehirli kurumlar ile yurttaşlar, termik santral projesinin niçin Alpu Ovası’na yapılamayacağını mahkeme heyetlerine anlattı; dava konusu resmi işlemleri tesis eden idari birimlerin avukatlarıysa bu talepleri dinleyip, “İşlemlerimiz hukuka uygundur” demekle yetindi.

Alpu Termik Santrali projesiyle ilgili davaların Eskişehir İdare Mahkemesi’nde aslında Şubat 2019’da görülmesi gereken duruşmaları, EÜAŞ ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı avukatlarının başka davalarda görevli oldukları gerekçesiyle 3-4 Nisan 2019 tarihlerine ertelenmişti. Pek çok davacı Eskişehir İdare Mahkemesi’ne başvurarak erteleme kararının durdurulmasını istemiş, davaların 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri sonrasına kasten bırakıldığını belirtmişti.

Tüm duruşmaların ortak konusu: Alpu ve Eskişehir termik santrale uygun değil

Eskişehir İdare Mahkemesi’nde iki gün boyunca, Büyük Ova Koruma Alanı ilan edilmesine karşın Alpu Ovası’nın bir bölümünü tarım dışı kullanıma açan İl Toprak Koruma Kurulu kararı, termik santralin önünü açan çevre düzeni planı değişikliği ve santral projesi hakkında verilen ÇED Olumlu Kararının iptali için açılan davalar görüşüldü. 3 Nisan’da TMMOB ile Alpu sakinlerinin ÇED Olumlu Kararının iptali için açtığı dava ile çevre düzeni planı değişikliğinin iptali istemli davanın duruşmaları görülürken, 4 Nisan’daysa İl Toprak Koruma Kurulu kararı ile çevre düzeni planı değişikliğine karşı açılan davalar ile Eskişehir’de termik santral hakkındaki ÇED Olumlu Kararının iptali istemli davaların en geniş katılımlısı vardı. Eskişehir Büyükşehir, Tepebaşı ve Odunpazarı belediyeleri, Greenpeace, Eskişehir-Bilecik Tabip Odası, Eskişehir Barosu, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) ve Eskişehirli yurttaşların açtığı davada, termik santral projesinin Alpu Ovası’na ve Eskişehir’e kurulmasının niçin uygun olmayacağı konuşuldu. Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile davalı yanında müdahil kuruluşlar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile EÜAŞ vekilleri de duruşmadaydı.

Üç ayda hazırlandı, bölgenin niteliği incelenmedi

Davacı yurttaşların vekillerinden Avukat Cömert Uygar Erdem, üç ayda hazırlandıktan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan ÇED Raporunun, Bakanlığın belirlediği ÇED Raporu Özel Formatına uygun hazırlanmadığını, Bakanlık tarafından belirlenen harita mühendisi ve hidrojeoloji uzmanının projenin hazırlanmasına görev almadığını, bilirkişi raporunu hazırlayan isimlerden birinin EÜAŞ projelerinde danışmanlık görevinde bulunduğunu, termik santralde kullanılacak kömürün çıkarılması, santral soğutma suyunun deşarjı ve su isale hatları için ayrı projelendirmeler yapılarak Entegre Proje kuralının ihlal edildiğini savundu. Üç ayda hazırlanan raporda doğal olarak bölgenin iklimi, flora ve faunanın yıllık değişimlerinin hesaplanamadığının ve bu bilgilere literatür taramasıyla erişildiğini söyleyen Erdem, arkeolojik sit alanlarının bölgede maden arama çalışması yapılmasına bile engel olacağını ekledi.

Su kaynaklarını ne kadar kirleteceği belirsiz

Duruşmada, Alpu Termik Santralı projesinin ÇED Raporunda üzerinde çok durulmayan su kaynakları hakkında pek çok tartışma yaşandı. ESKİ vekili, ÇED Raporunda Gökçekaya Barajı’ndan sağlanacağı belirtilen soğutma suyunun ısındıktan sonra Porsuk Çayı’na deşarj edilmesinin hem komşu havzalardaki kullanım ve içme suyu kaynaklarını baskı altına alacağı hem de Porsuk Çayı’na zarar vereceğini aktarırken, su kaynaklarının ne kadar kirleneceğinin ÇED Raporunda belirtilmediğini söyledi.

‘Bu hava modellemesi üniversitede ödev olarak kabul edilmezdi’

Duruşmada en detaylı sunumu yapan davacı Çevre Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Ozan Devrim Yay’ın anlattıklarıysa, özellikle hava kalitesi modellemesi ve gaz deşarjları gibi konularda Alpu Termik Santrali projesinin pek de özenli hazırlanmadığını ortaya koydu: “Hava modellemelerini yıllarca öğrencilerimize yaptırdık. ÇED Raporunda bütün hesaplar, Türkiye’deki yönetmeliklerdeki sınır değerleri sağlamak üzerine kurulmuş. ‘Tam sınır değerler kadar gaz salacağız’ diyorlar ama sınır değerleri nasıl tutturacaklarını belirtmiyorlar. Yönetmelikler bağlayıcıdır ama bilim daha bağlayıcıdır. Hangi tip kömürün hangi tip teknolojiyle yakılacağı üzerinden, emisyon faktörü bulunması ve diğer tüm hesapların bunun üzerinden yapılması gerekirdi. Alpu Termik Santrali projesi için bu yapılmamış. Böyle bir ödev üniversitede verilmiş olsa kabul edilmezdi. Projede efektif baca yüksekliği yanlış hesaplanmıştır. Böylelikle baca gazının çok daha yüksekten dağılacağı gösterilmiş ve etkiler düşük hesaplanmıştır. Baca gazı hızı, kömür tüketim miktarı gibi hesaplamaların nasıl yapıldığı tamamen belirsizdir.”

Greenpeace vekili Avukat Deniz Bayram ise elektrik alım garantisi taahhüt edilen projenin kamu yararı ilkesine aykırı olduğunu, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından 2017’de hazırlanan 10 Yıllık Talep Tahminleri Raporuna göre, Türkiye’nin elektrikteki kurulu gücünün 2030’lu yıllara kadar elektrik enerjisi talebini karşılayacağını aktardı.

Duruşmalarda davalı idarelerin vekilleri, davalara konu olan işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirtmekle yetinirken, davacıların ileri sürdüğü iddialara davalı kurum avukatlarının verdiği yanıtlar tatmin edici bulunmadı.

Duruşmaları 3-4 Nisan’da görülen davalar hakkında Eskişehir İdare Mahkemesi’nce alınan kararlar, ilerleyen günlerde belli olacak. İlk derece mahkemesinde çıkacak kararlarda temyiz yolu da açık olacak.

Özen: “Termik santral, tarımsal üretimle, mutlu bir hayatın sürdüğü ovayı yok edecek”

Duruşmaların ardından Medyascope’a değerlendirmelerde bulunan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Oğuzhan Özen, termik santral projesinde pek çok eksiğin bulunduğunu ancak kent olarak asıl isteklerinin projenin eksikliklerinin giderilmesi değil, Eskişehir gündeminden tamamen kalkması olduğunu aktardı: “Marka şehirlerden bir tanesi Eskişehir. Bozkırın ortasında bir vaha. Örnek, model olmuş bir şehir Anadolu’ya. Böyle bir şehirde fosil yakıtlarla elektrik enerjisi üretilen tesislerin çevreye verdiği zararlar bütün bilim dünyası tarafından kanıtlandı. Bütün şehirden sorumlu bir belediye olarak, şehirde yaşayan insanların en doğal ortamda yaşamasını sağlamak asli görevlerimizden birisi. Eskişehir’in havasının, suyunun, toprağının kirletilmesine Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak duyarsız kalamazdık. O yüzden bu projeyle ilgili davamızı açtık. Alpu Ovası’nda öyle bir tarım var ki… Orada insanlar tarımla uğraşarak, üreterek, mutlu bir şekilde yaşıyor. Orası yaşayan bir ova, terk edilmiş bir ova değil. Bu özellikleri yok edecek bir projeyle karşı karşıyayız. İnanıyorum ki Büyük Ova kapsamındaki ovamızı koruyacağız ve biran evvel de Bakanlığın bu sevdadan vazgeçmesini diliyoruz.”

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Oğuzhan Özen.

Aladağ: ‘ÇED sürecinde halk sağlığı sorularımızın hiçbirine yanıt alamadık’

Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Akif Aladağ ise ÇED sürecinin ciddiyetten uzak biçimde yürütüldüğü yorumunu yaptı. ÇED sürecindeki Halkın Katılımı Toplantısına ve İnceleme Değerlendirme Kurulu Toplantısına katıldığını söyleyen Aladağ, bu aşamalarda sorduğu hiçbir soruya ÇED Raporunda yer verilmediğini aktardı: “Sağlık Etkisi Değerlendirmesi (SED) uygulamasının neden yapılmadığını, sağlık maliyetinin yansımasının, halk sağlığı etkilerinin neler olacağını sorduk. Hiçbirine cevap vermediler. Verdikleri cevapta, baca gazından çıkan kükürtdioksit, azotdioksit, karbonmonoksidin toksik etkilerini bana aktarmışlar. Sağ olsunlar, bunu tespit etmişler. Bunları ben de biliyorum.”

Türkiye’deki pek çok kömüre dayalı termik santralde filtrasyon sistemlerinin düşük maliyet için tam kapasite çalıştırılmadığını, tam kapasite çalıştırılması halinde bile kirleticilerin ancak bir kısmının tutulabildiğini anımsatan Aladağ, santral projesinin acil durum çözümlerinin yer almadığını, olası hata senaryolarının oluşturulmadığını söyledi ve kirlenme halinde ne yapılacağının, hangi önlemlerin alınacağının belirsiz olduğunu vurguladı.

Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Akif Aladağ.