Geçtiğimiz hafta içinde Dora Göksal ile birlikte, Ankara Hopa protestosu davasında yargılanan, 6,5 ay hapis yattıktan sonra 9 Aralık’ta serbest kalan, cezaevinde zorla saçları kesildiği için – istemeden de olsa – davanın sembol isimlerinden biri haline gelen Ömür Çağdaş Ersoy ile görüşme fırsatı bulduk. Yaptığımız görüşmeyi önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız. Bugünse size görüşmede fark ettiğim ve sonradan anlaşılan bir durumu aktaracağım.
Çağdaş’la yaptığımız görüşmede Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel‘in – büyük bir kısmı polis fezlekesinden oluşan – iddianameden bolca bahsettik. İddianameyi okumuş olmama karşın, “terör” iddialarını, sanıkların bu suçla karşı karşıya gelmesine dayanak oluşturan delil ve değerlendirmeleri Çağdaş’a da sordum. Çağdaş, terör suçuna dayanak oluşturan en önemli bulgunun, 15 Haziran tarihindeki baskınlarda Demet Yılan‘ın evinde bulunan bir şema olduğunu aktardı. Bu şemanın piyasada bulunabilen bir kitapla birlikte geldiğinden, ancak şemanın polislerce tahrip edildiğinden ve iddianameye girdiğinden bahsetti.
İşbu şema, polis fezlekesinde belirtilmemiş, ancak savcının dört sayfalık değerlendirmesinde, sanıkların terör örgütleriyle ilişkisini ifade eden birinci delil olarak sunulmuştu. İddianameyi okurken anlam veremediğim kısım, Çağdaş’la yaptığım görüşmeden sonra anlam kazanmış oldu.
Ertesi gün bir kitabevinden kitabı satın aldım ve Demet Yılan’la görüştüm. Demet, kitabın yanında hediye olarak verilen şemanın, iddianameye giren şema olduğunu doğruladı. Polis veya başkalarınca yapılan tahribatı anlattı.
Bugün (19 Aralık 2011) Cumhuriyet Gazetesi‘nde yayınlanan haberi, gazetede yayınlandığından daha detaylı bir halde aşağıda bulabilirsiniz. Fotoğraflarda ise Demet, söz konusu kitap ve şemayla birlikte görülebilir.
Bilimsel çalışma Hopa Davasına delil sayıldı
Yazar Hüseyin Aykol’un Türkiye’deki sol örgütleri anlatan kronolojik şeması, Hopa davasında terör kanıtı olarak sunuldu
Gazeteci yazar Hüseyin Aykol’un Türkiye’deki sol hareketlerin tarihini ve sol parti ve örgütlerin gelişimini anlattığı “Türkiye’de Sol Örgütler: Bölüne Bölüne Büyümek” isimli kitabıyla birlikte verilen şema, Ankara’daki Hopa protestosu davası iddianamesine “terör delili” olarak girdi. Savcı Hakan Yüksel değerlendirmesinde şemanın önemli bir kanıt olduğunun altını çizdi. Operasyonla evi basılan Demet Yılan, “Kitaptan çıkan şema terör delili oldu. Polisler şemayı tahrip edip Halkevleri ibaresini eklemişler” diye konuştu.
Ankara Hopa protestosuyla ilgili açılan davanın iddianamesinde bir skandal daha ortaya çıktı. 15 Haziran’da evleri basılarak gözaltına alınanlardan biri olan Demet Yılan’ın evinde bulunan, “Türkiye’de Sol Örgütler: Bölüne Bölüne Büyümek” isimli eserle birlikte verilen Türkiye soluna ilişkin tarihsel şemanın, iddianamedeki en ciddi “terör bağlantısı” olarak sunulduğu anlaşıldı. Hüseyin Aykol’un eserinde Osmanlı döneminden bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren sol örgütler aktarılırken, kitapla birlikte verilen şemada ise sol örgütlerin 1918’den 2010’a kadarki gelişimi grafik olarak sunuluyor.
Konuyla ilgili Cumhuriyet’e konuşan Demet Yılan, ilgili dökümanın bilimsel bir belge olduğunu, söz konusu kitabın ise her kitabevinden satın alınabilen yasal bir yayın olduğunu belirtti. Yılan, “Evimde kitapla birlikte verilen şemayı bulmuşlar. Şema, sonradan iddianameye de girmiş. Rastgele bir yerden mavi kalemle ok çıkartılıp şemaya ‘Halkevleri’ ibaresi eklenmiş. Şemadaki bu tahribatı polislerin yaptığını düşünüyoruz. Bizim şemaya böyle bir not düşmüş olmamız son derece saçma. Bir kitap kapsamında yayınlanan doküman, bizim terör bağlantımızla ilgili kanıt olarak sunuluyor. Bu tip ‘komik’ deliller yüzünden 6,5 ay hapis yattık” açıklamalarında bulundu.
Terör bağlantısının temel kanıtı
Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, hazırladığı iddianamede şemaya özellikle dikkat çekmişti. Yüksel’in iddianameye, “Şüphelilerin ikametlerinde ele geçirilen dökümanlar, özellikle Demet Yılan’ın ikametinden ele geçen ‘Ülkemizde faaliyet gösteren terör örgütleri ile legal uzantılarını gösterir şemadan’ Halkevleri’nin temelde silahlı terör örgütü olan THKP/C terör örgütü silsilesinden geldiğinin belirtilmesi” biçiminde yansıyan değerlendirmesi, sanıkların terör örgütleriyle en ciddi bağlantısı olarak ileri sürülmüştü.