Doğu Eroğlu (9 Ağustos 2013 BirGün Gazetesi)

Eskişehir’de 2 Haziran gecesi Ali İsmail Korkmaz’ın siviller ve sivil giyimli polis memurlarından oluşan eli sopalı çetelerce darp edilmesi sonucu beyin kanaması geçirdiğine ilişkin iddialara Eskişehir Valisi Güngör Azmi Tuna önce “yürüyüşe katılanlar birbirlerine zarar vermiştir” cevabını vermiş, sonradan “esnaf yapmıştır” açıklamasını yapmıştı. Ancak önceki gün 4’ü polis 8 kişinin gözaltına alınması, aralarında Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli polis memuru Mevlüt Saldoğan’ın da olduğu 4 kişinin kasten adam öldürme suçundan tutuklanması, Vali Tuna’nın iddialarını çürüttü. Tutuklanan fırın çalışanlarınınsa, “Polis bize eylemcileri durdurmamız talimatını verdi” ifadeleri, Eskişehir’deki sivil görünümlü çete şiddetinin arkasında polisin olduğunu ortaya çıkardı. KESK Eskişehir Şubeler Platformu adına BirGün’e açıklamalarda bulunan Ali Paşa Şanlı Eskişehir halkının, dün yaptığı açıklamalarla daha önceki sözlerinin arkasında olduğunu belirten Vali Tuna’nın istifasını beklediğini söylerken, İHD Eskişehir Şube Başkanı Ahmet Uluçelebi, suçluları saklamanın bir devlet geleneği olduğunu ifade etti. Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz ise Vali Tuna’ya, “Vicdanı sızlamıyor mu?” diye seslendi.

Polis 1 Haziran’da taktik değiştirdi

Beşik Otel’in güvenlik görüntülerinde Sanayi Sokak’ta eylemcileri darp eden kişilerden üçünün polis olduğunun BirGün tarafından tespit edilmesi Gezi eylemleri sırasındaki sivil-polis işbirliği ihtimalini güçlendirmişti. Harman Fırın’ın “kurtarılamaz durumda” denilen görüntü kayıtlarının Jandarma Kriminoloji’de incelenmesi sonucunda, Ali İsmail’in darp edilmesi olayındaki faillerin üçünün sivil, birininse Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli polis memuru Mevlüt Saldoğan olduğunun anlaşılması, bu kanlı işbirliğini iyice somutlaştırdı. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Çetingül önceki gün basına yaptığı açıklamada, Hüseyin Kadir E.’nin Korkmaz’ın darp edilmesi olayına hiç karışmadığının tespit edildiğini ileri sürmüş, Hüseyin Kadir E.’nin de bulunduğu görüntü kayıtlarının başka bir olaya ait olduğunu söylemişti. Çetingül’ün bu ifadesi, 1 Haziran’dan itibaren kente dağılmış eli sopalı polis ve sivil çetelerinin varlığını ihtimalini kuvvetlendirdi.

Aydınlık Gazetesi’nin 19 Temmuz tarihli haberinde, gazete muhabirlerine konuşan bir polis Eskişehir’de ‘Balyoz Timi’ adı verilen bir ekip kurulduğunu iddia etmiş, Emniyet’in Terörle Mücadele ve Güvenlik Şube birimlerinden seçilen 30-40 kadar polisin sivil kıyafetler giyerek ara sokaklara konuşlanıp eylemcileri dövdüğünü belirtmişti. Aydınlık’ın haberi üzerine açıklama yapan Eskişehir Valiliği iddiaların hayal ürünü olduğunu savunsa da, sivil giyimli polisler ile sivil şahısların oluşturduğu çetelerin, Eskişehir halkının tepkisinin yükseldiği günlerde kusursuz bir uyumla çalışmış oluşu, Balyoz Timi iddialarını kuvvetlendiriyor.

Vali’den ‘sözümüzün arkasındayız’ açıklaması

Ali İsmail Korkmaz’ın faillerinden birinin polis olduğunun ortaya çıkması, 2 Haziran gecesi eylemcileri darp eden pek çok sivil giyimli şahsın ise emniyet mensubu olduklarının ispatlanmasına karşın Vali Tuna, dün yaptığı açıklamalarda sözlerinin arkasında olduğunu belirtti. Bayram programı kapsamında yaptığı bir huzurevi ziyaretinde basının sorularını yanıtlayan Vali Tuna, “Adli yargılama süreci devam ediyor. Birilerinin iddia ettiği gibi, belki öyle olmasını arzu ediyordu o insanlar, örtbas edelim, suçu devlete atalım diye bir şey olmadığı ortaya çıktı. Biz bunu polis yapmadı demiştik, yine o sözümüzün arkasındayız. Burada ağırlıklı olarak sivil kişiler işin içinde. Teşkilatın içinde, buna karışmış, maksadını, haddini aşan görevlilerimiz olabilir ve bununla ilgili gereken yapılır demiştik. Hem idari soruşturma açılarak görevinden uzaklaştırıldı, hem de adli mekanizmalarca tutuklama yapıldı. Süreç belki yavaş ilerliyor ama emin adımlarla ilerliyor. Teknoloji biliyorsunuz çok ilerledi. Bir şeyi ne kadar karatmaya çalışırsanız karartamazsınız. Kim ne yaptıysa yaptı ve karşılığını bulacaktır. Bu konuda vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Devletimiz mağduriyetleri önleyecektir” diye konuştu.

Valilik Balyoz Timi’ni bilmiyor mu?

BirGün’e daha önce açıklamalarda bulunan kent sakinleri, 2 Haziran sabahı polis ve sivillerden oluşan eli sopalı çetelerce nasıl darp edildiklerini anlatmışlardı. Eskişehir’de protestoların 31 Mayıs’tan 3 Haziran’a kadarki bölümüne katılan diğer yurttaşların ifadeleri de, polisteki ani taktiksel değişimi gözler önüne seriyor. Protestoların başladığı 31 Mayıs gecesinde çevik kuvvet birimlerinin çemberler kurarak kentlileri hapsettiği, ardından ara sokaklarda pek çok kişinin darp edilerek gözaltına alındığı belirtiliyor. Çevik kuvvetin 31 Mayıs’ta kimi göstericilerin kollarını kırarak ve kafa travması yaşamalarına sebebiyet vererek, aralarında avukatların da bulunduğu 168 kişiyi gözaltına alması, Emniyet ve Valiliğe karşı büyük tepki oluşmasına yol açtı. O akşam 45 avukat emniyete gitti, polis şiddeti demokratik kitle örgütleri arasında ise infiale yol açtı. 31 Mayıs gecesi yapılan müdahalelerin kentte büyük tepki yaratması üzerine yöntem değişikliğine giden emniyet, 1 ve 2 Haziran gecelerinde sivil giyimli polisleri sokaklara sürdü. İki gece boyunca 100’den fazla kişi sivil giyimli şahıslarca darp edildi; çevik kuvvet ise alıkoyduğu kişileri darp etti ancak neredeyse kimseyi gözaltına almadı. Dövülenler sokaklarda terk edildi.

‘Eyleme izin yok’ demişti

Vali Güngör Azim Tuna Eskişehir’deki Gezi Parkı eylemlerini 17 Haziran’da yerel basına değerlendirmiş, polisin süreç boyunca tahriklere kapılmadığını belirterek Eskişehir’de bundan böyle eylemcilere izin verilmeyeceğini ifade etmişti. Tuna, şöyle konuşmuştu: “Polis, bu zamana kadar bekledi ve izledi. Herkes hassasiyet gösterdi, daha titiz davrandı. Sevindirici olan burada fazla zarar ziyan olmamasıdır. Azınlık bir grubun, onları ötekileştirmek istemiyoruz ancak yaptıklarının yanlış olduğunu kesinlikle söylemek lazım. Temennimiz, gençlerimizin akıllarını başlarına almasıdır.”

Şahap Korkmaz, Ali İsmail’in babası: “Her şey baştan ortadaydı. Çıkan ilk görüntülerden polisin bu olayda başrolde olduğu belliydi. Vali olayda esnafın payının daha büyük olduğunu söylüyor. Olayda esnafın payı varsa, oradaki sivil polislerden güvence aldıkları içindir. Sivil bir şahıs, polisin kovaladığı bir kişiye herhangi bir güvence almadan müdahale edebilir mi? Polis, “yakalayın” demese yapamazlardı. Olayın üzerini örtmeye çalışacaklarını, polisi koruyacaklarını biliyorduk. Ama bu iş tek bir polislik iş değil. Tek bir polis kendi başına eylemcileri sivillerle kovalama kararı alamaz. Aynı sokakta başka polislerin de eylemcileri darp ettikleri açık. “Polisim destan yazdı” diyen Başbakan’ın, “Arkadaşları yapmıştır” diyen Vali’nin vicdanları sızlıyor mu? Bu olay kendi evlatlarının başına gelseydi yine polisi gizleyecekler miydi? Yeni görüntüler kamuoyuna gösterilince bizim televizyonda her görüşümüzde yine canımız yanacak ama gerçek de ortaya çıkacak.” 

Ahmet Uluçelebi, İnsan Hakları Derneği Eskişehir Şube Başkanı: “Türkiye polisinin geleneksel tutumlarından birisi, her şeyi çok iyi bildiğini, vatanı en çok kendilerinin sevdiğini sanmaktır. Polisler, Ali İsmail gibi gencecik bir çocuğu ülkenin çıkarları için öldürdüklerini sanıyorlar. Vali daha ilk günden beri yurttaşları ve emekçileri suçladı Eskişehirlilerin tümü bu işin arkasında polisin olduğunu biliyordu. Devlet bürokrasisinin çarpıtma, özeleştiri vermeme, suçluyu başka yerde arama kültürü Vali’nin açıklamalarıyla ortaya çıktı. Devlet görevlilerini koruyup yurttaşları suçlamak utanılacak bir şey. Ali İsmail’in katillerinin bulunması Eskişehir halkının başarısıdır; halk bitmez bir enerjiyle adalet talep etti ve katili söküp aldı.”

Ali Paşa Şanlı, Eskişehir KESK Şubeler Platformu dönem sözcüsü: “Polis olduğundan başından beri emindik ama silinen görüntüler yüzünden bir muğlaklık vardı. Saldırılarda yer aldıkları kesinleşen diğer polisler ve serbest bırakılan Serkan Kavak’ın yargılanması gerekiyor ancak darp edilen gençler şikâyetçi olmadıkları için soruşturmalar havada kaldı. Cinayetin ardından Vali Tuna, tıpkı Başbakan Erdoğan gibi, Eskişehir polisinin kendi polisi olduğunu söyledi. Önce “Arkadaşları yapmıştır” dedi, görüntüler gelince hedefine esnafı koydu. Dün kalabalıklar attıkları sloganlarla Vali’yi istifaya davet ettiler. Kentteki eylemlilik sonuna kadar sürecek; Eskişehir halkı faillerin cezalandırılmasını ve Vali’nin istifa etmesini istiyor.”