Nükleer santral için Mersin-Karaman planı tutmayınca Mersin-Adana planını yürürlüğe koyan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na TMMOB karşı çıktı
Doğu Eroğlu (7 Kasım 2013 BirGün Gazetesi)
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) de yer aldığı Mersin-Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre planının iptalinin ardından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından jet hızıyla iptal edilen plan yerine yürürlüğe konan Mersin-Adana planına TMMOB’den itiraz geldi. İtirazı kamuoyuna duyuran TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı itiraz gerekçelerini, “Marmaray projesi, ‘Japon teknolojisinin Ortadoğu’ya açılan köprüsü’ olurken, Akkuyu Nükleer Projesi’nin cehenneme açılan kapımız olmasını istemediğimizden plana itiraz ediyoruz” diye açıklarken, Bakanlıklar ile nükleer karşıtlarının giriştiği hukuk savaşını BirGün’e değerlendiren Avukat Cömert Uygar Erdem, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ‘Nükleeri kuruyoruz’ garantisi veriyor. Mersin-Adana çevre düzeni planı, devletin hukuksal engelleri engelden saymadığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Karaman olmadı Adana
TMMOB’nin hukuksuzluklar barındırdığı gerekçesiyle, içerisinde Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin de yer aldığı Mersin-Karaman Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre planına yaptığı iptal istemli başvuru Danıştay Altıncı Daire’si tarafından 19 Haziran’da görüşülmüş, karar TMMOB yönetimine 21 Ekim’de tebliğ edilmişti. Planda, “Büyük alan kullanımı gerektiren kamu kuruluş alanı” olarak belirtilen alanın nükleer güç santrali için ayrıldığı anlaşılmış, planın ekolojik kararların bir arada yürütülmesine olanak vermediğini ve sağlıklı çevrenin oluşturulması için strateji üretmediği tespitini yapan Danıştay, mevzuata ve kamu yararına aykırı bulduğu planı iptal etmişti. Danıştay’ın iptal kararının üzerinden çok geçmeden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önce 3 Ekim’de Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı. Mevzuatta yapılan değişikliğin üç gün sonrasında, yani 7 Ekim’deyse Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin de yer aldığı yeni Mersin-Adana 1/100.000 ölçekli çevre planını askıya çıkarttı. Bakanlık, böylece kamu yararı olmadığı ve ekolojik ilkelere uymadığı gerekçesiyle iptal edilen Mersin-Karaman planındaki aykırılıkları, mevzuatı değiştirerek hazırladığı Mersin-Adana çevre planına aynen soktu.
‘Akkuyu cehenneme açılan kapı olmasın’
TMMOB’nin itirazını kamuoyuna duyuran Yönetim Kurulu Başkanı Soğancı, Danıştay’ın iptal kararını işine geldiği gibi algılayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sert eleştiriler yöneltti. Danıştay’ın iptal kararının gerekçesinin basit bir usul hatası olmadığının altını çizen Soğancı, “İptal gerekçesi Mersin-Karaman, Mersin-Adana il sınırları ile ilgili değildir. Danıştay, çevre düzeni planından beklenen amacı şekli düzeye indirgememiş, planın mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığına karar vermiştir. Çevre düzeni planının il sınırlarını değiştirmekle sorunun çözülmeyeceği açıktır. Marmaray projesi, ‘Japon teknolojisinin Ortadoğu’ya açılan köprüsü’ olurken, Akkuyu Nükleer Projesi’nin cehenneme açılan kapımız olmasını istemediğimizden plana itiraz ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Nükleeri kuruyoruz’ garantisi
Mersin-Karaman planına dava açan avukatlardan Cömert Uygar Erdem ise, iptal edilen planın ardından yapılan yeni düzenlemenin, devletin nükleer konusundaki hukuk tanımaz inadını ortaya koyduğu görüşünde. Yeni planın, Danıştay’ın iptal kararı beklenmeden hazırlandığını belirten Erdem, BirGün’e şu açıklamayı yaptı: “Akkuyu NGS’nin ÇED Raporu’nda, Mersin-Adana 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının son aşamasına geldiği, planın kabul edilip yürürlüğe girmesi beklendiği belirtiliyordu. Danıştay Altıncı Daire’nin kararı henüz tebliğ edilmemişti. Halkın ve ilgili kurumların görüşlerinin alınması bir yana, Danıştay kararı beklenmeden bu plan hazırlanmıştı bile! Zaten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı hâlihazırda durmuş ÇED sürecini hiçbir şekilde önemsemiyor, üçüncü şahıslara ve şirketlere ‘Nükleeri kuruyoruz’ garantisi veriyor. Mersin-Adana çevre düzeni planı, devletin kararlılığını, hukuksal engellerin devletçe engelden sayılmadığını gösteriyor.”