İki farklı çevre davası hakkında aynı karar metnini kullanan Mersin 1. İdare Mahkemesi, karar metinlerinde dava konularını değiştirmeyi unuttu
Doğu Eroğlu (10 Aralık 2013 BirGün Gazetesi)
İki farklı çevre davasında ehliyet yönünden ret kararı veren Mersin 1. İdare Mahkemesi, kopyala-yapıştır yöntemiyle iki davada da aynı karar metnini kullandı. Mahkemenin kopyala-yapıştır tekniği, karar metninde davaya konusunun yanlış yazılmasıyla ortaya çıktı. Mahkeme, Mersin Akkuyu’daki taşocağı hakkındaki “ÇED Gerekli Değildir kararının iptali” istemiyle açılan davada, “ÇED Olumlu kararının iptal istemini reddettiği” yönünde karar aldı. Skandalla birlikte Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin dava dosyalarını gerekli özen ve titizlikle incelemediği, dilekçeleri değerlendirmeye almadan ret kararları verdiği iddiaları ortaya çıktı.
Üç Mersinli yurttaş, Mersin’in Çamlıyayla ilçesindeki Kadıncık Çayı üzerine kurulması planlanan Akhan I-II Regülatörü ve HES projesinin aldığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararını yargıya taşıdı. HES projesinin yasal olarak önünü açan ÇED Olumlu kararının iptali istemiyle açılan davayı Mersin 1. İdare Mahkemesi görüştü. Mahkeme, davayı açan yurttaşların HES projesinin planlandığı ilçede ikamet etmediklerini göz önünde bulundurarak, davacıların dava konusu olaydan etkilenmediğine kanaat getirdi. Mahkeme heyeti, Danıştay 14. Dairesi’nin 20 Aralık 2012 tarihli kararını dayanak göstererek, 18 Temmuz tarihinde davanın ehliyet yönünden reddine karar verdi.
İstem başka karar başka
Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin dava dilekçelerini okumadan, standart hale getirilen metinler üzerinden çevre davalarına ret kararları verdiği, aynı mahkemenin 26 Eylül tarihinde aldığı bir başka kararla ortaya çıktı. 14 Mersinli yurttaş, Mersin’in Gülnar İlçesi Büyükeceli Köyü’nde, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) yakınlarındaki taşocağı için çıkan “ÇED Gerekli Değildir” kararı hakkında yargıya gitti. Akkuyu NGS projesinin sahibi ROSATOM’a bağlı bir şirketin başvurusu üzerine, taşocağında ÇED raporu almaksızın faaliyet yürütülebileceği kararına itiraz eden Mersinliler, Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin kararının kendilerine tebliğ edilmesiyle büyük bir sürpriz yaşadılar. Mahkeme, “ÇED Gerekli Değildir kararının” iptali için açılan davaya ilişkin aldığı kararda, “ÇED Olumlu kararının iptali istemiyle açılan davanın ehliyet yönünden reddettiğini” bildirdi.
Metinler virgüllere kadar aynı
Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin açtıkları davayla ilgili değil, başka bir konuda ret kararı verdiğini gören avukatlar büyük şok yaşadı. Tesadüfen Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin Akhan I-II Regülatörü ve HES projesi kararına ulaşan avukatlar, karar metninin taşocağı davasındaki metinle birebir aynı olduğunu fark ettiler. İki karar metninin tamamen aynı olduğunu, Akhan I-II Regülatörü ve HES projesine ilişkin karar metninde bulunan anlatım bozuklukları ve imla yanlışlıklarının olduğu gibi taşocağı davası karar metninde de yer aldığını gören avukatlar, Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin dava dilekçelerini okumadan, kopyala yapıştır yöntemiyle karar alıyor olabileceğini ihtimali üzerinde duruyor. Öte yandan, iki farklı kararın da aynı isimlerden oluşan mahkeme heyetleri tarafından alınmış olması bu ihtimali artırıyor. Akhan I-II Regülatörü ve HES kararını alan heyetin başkanı ve bir üyesi, Akkuyu taşocağı kararına imza atan üç kişilik heyette de yer alıyor.
Çevre hukuku yok hükmünde
Akkuyu NGS yakınlarındaki taşocağı hakkında açılan davanın avukatlarından Cömert Uygar Erdem BirGün’e yaptığı açıklamada, başka bir davanın karar metninin karşılarına çıkmasıyla şaşkınlık yaşadıklarını belirtirken, bu durumun çevre davaları söz konusu olduğunda rutin bir hale gelmiş olabileceğinden endişelendiğini söyledi. Alınan karardaki hataların yalnızca dava konusunun yanlış belirtilmesiyle sınırlı kalmadığını belirten Erdem, şu açıklamayı yaptı: “Açtığımız davada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı hasım mevkiinden çıkaran Mahkeme, davamızı Mersin Valiliği’ne karşı açılan ÇED Olumlu kararının iptali davasına dönüştürmüştür. Oysaki ÇED Olumlu kararı, Bakanlık tarafından verilen bir karardır. Mahkeme, davamıza gerekli özen ve dikkati göstermedi ve hak arama özgürlüğümüzü matbu bir karar ile engelledi. Çevre davalarında dava koşulları ne olursa olsun, ilk aşamada ehliyet veya süre yönünden ret kararlarının çıkması sıradanlaştı. Bu örnekteyse artık mahkemelere sunulan dava dilekçelerinin okunmadan reddedildiğini görüyoruz. Davalar temyiz aşamasındayken dava konusu faaliyetler alıp başını gidiyor ve çevreye geri dönüşü olmayan zararlar veriliyor. Çevresel yıkıma müdahale edemeyen yargı kararları da kadük hale geliyorlar. Hukuk, çevre davalarında bu gibi uygulamalarla etkisizleştiriliyor” değerlendirmesinde bulundu.