Çoban Tekçi’nin askerlerce öldürüldüğü olayla ilgili davanın dün görülen duruşmasında, mahkeme heyetinin AİHM’in Tekçi cinayeti yüzünden Türkiye’ye verilen cezadan habersiz olduğu anlaşıldı
Doğu Eroğlu (14 Aralık 2013 BirGün Gazetesi)
Çobanlık yapan Nezir Tekçi’nin 1995’te iki rütbeli subayın emriyle kurşuna dizilip öldürülmesinin ardından mayınla patlatılmasına ilişkin davada, üç gün önce çıkan AİHM kararına rağmen sanıkların tutuksuzluk hali devam ediyor. 2012’de Hakkâri’de başlayan ve güvenlik gerekçesiyle Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen davanın dün yapılan duruşmasında sanıkların tutuklu yargılanması istemini reddeden mahkeme heyetinin, Türkiye aleyhine sonuçlanan AİHM kararından habersiz olduğu ortaya çıktı.
1995 yılında Hakkâri’de gözaltına alındıktan sonra Albay Ali Osman Akın ve Yarbay Kemal Alkan’ın verdiği emirle kurşuna dizildiği ve daha sonra cesedi mayınla patlatıldığı iddia edilen Nezir Tekçi davasının dün görülen duruşmasında, sanıklar için yapılan tutuklu yargılama talebi reddedildi. Duruşmaya damga vuran olay ise, davaya bakan Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin 10 Aralık’ta açıklanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararından habersiz olduğunun anlaşılmasıydı. AİHM Tekçi Ailesi’nin başvurusu üzerine, Türkiye’nin Nezir Tekçi’nin yaşam hakkının ihlal ettiğini ve olayla ilgili etkin soruşturma yürütmediğini belirlemiş, aileye 65 bin Avro tutarında tazminat ödenmesini kararlaştırmıştı.
AİHM kararını görmemişler
Duruşmada AİHM kararını mahkeme heyetine hatırlatan Tekçi Ailesi avukatları, beklemedikleri bir yanıtla karşılaştılar. Mahkeme heyetinin AİHM kararından haberdar olmadığını belirtmesi üzerine başvuru sürecini, Türkiye’nin savunmasını ve AİHM kararını heyete özetleyen Avukat Ramazan Demir, duruşmada yaşananları BirGün’e anlattı. Demir, “Mahkemenin görüştüğü davayla ilgili üç gün önce çıkan AİHM kararını bilmemesi korkunç bir durum. Kararı özetledim, durumu anlattım. AİHM, kararın 108’inci maddesinde Eskişehir’deki yerel mahkemeye de çağrıda bulunuyor ve dosyayı titizlikle, AİHM’in işkence ve yaşam hakkı ihlalleri halinde uygulanmasını öngördüğü soruşturma ve kovuşturma usullerini takip ederek sürdürmesini salık veriyor. Ancak mahkemenin bunu yapabilmesi için önce kararı okuması gerekiyor. AİHM çok net bir karar aldı, ‘Tekçi’nin yaşam hakkının ihlal edildiği açıktır. Artık bu çocuğun öldürülüp öldürülmediğini tartışmanız yersizdir’ mesajı verdi” diye konuştu. Davanın bir sonraki duruşması 14 Mart 2014’te görülecek.
Ne olmuştu?
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yekmal Köyü’nde çobanlık yapan Tekçi, 26 Nisan 1995 tarihinde bölgede görev yapmakta olan Bolu Dağ Komando Taburu askerleri tarafından gözaltına alındı. Aynı gün gözaltına alınanlar daha sonra serbest kalırken, Tekçi’den ise bir daha haber alınamadı. Baba Halit Tekçi’nin başvurusu üzerine askeri savcılığın 1997’de başlattığı soruşturma, “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilerek kapatıldı. Tekçi Ailesi iç hukuk yolları kapanınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. AİHM incelemesi sürerken 2010 yılında sürpriz bir gelişme yaşandı. Tekçi’nin gözaltına alındığı sırada zorunlu askerlik hizmetini yerine getiren Yunus Şahin, Tekçi’nin ölümüne tanıklık ettiğini, ölüm emrinin Albay Ali Osman Akın ve Yarbay Kemal Alkan tarafından verildiği ileri sürdü. Akın ve Alkan’ın, “Canavarca bir his sevki ile veya işkence ile kasten öldürme” suçuyla yargılandığı dava Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2012’de başladı. Görgü tanıkları Tekçi’nin kurşuna dizildiğini, cesedin daha sonra mayınla patlatıldığını anlattılar. Güvenlik gerekçesiyle Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen dava kapsamında 22 Kasım tarihinde yapılan olay yeri keşfinde ise çok sayıda insan kemiği ve mermi parçaları bulundu. Olay yerinde tespit edilen buluntular hakkındaki inceleme Adli Tıp Kurumu’nda sürüyor.
AİHM ne dedi?
Tekçi Ailesi’nin yaptığı başvuruyu değerlendiren AİHM, 10 Aralık’ta aldığı kararda Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından güvence altına alınan yaşam hakkını ihlal ettiğini ve olayla ilgili etkin soruşturma yapmadığına karar verdi. Yargısız infazın iki komutanın gözetimi altında gerçekleştiğini belirten AİHM, Türkiye devletinin iç hukuk yollarının henüz tükenmemiş olduğuna ilişkin savunmasını geçerli bulmadı. AİHM, Eskişehir’deki mahkemeden soruşturmanın etkin bir biçimde yürütülüp bir an önce neticelendirilmesini istedi.