Bodrum Kaymakamlığı, şikâyetleri gerekçe göstererek ilçedeki ve köylerdeki tüm ahır ve kümeslerin kapatılması yönünde karar aldı. Karar, 2013’te kabul edilen Büyükşehir Yasası’nın köyler üzerindeki etkilerinin ilk somut örneklerinden biri olarak değerlendiriliyor

Doğu Eroğlu (9 Ocak 2014 BirGün Gazetesi)

Bodrum Kaymakamlığı gelen şikâyetleri bahane edip, toplum sağlığına etki edebileceği gerekçesiyle ilçedeki tüm ahır ve kümeslerin yerleşim alanı dışına taşınmasını istedi. Kararla birlikte, geçtiğimiz yıl onaylanan Büyükşehir Yasası yeniden tartışmaya açıldı. Yasayla birlikte binlerce köyün mahalleye dönüştürüldüğünü, köyleri yok etme ve tarım ile hayvancılığı şirketleştirme çalışmalarının yerel seçimler sonrasında hız kazanacağını belirten Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Abdullah Aysu, Büyükşehir Yasası’nın kaldırılması gerektiğini söyledi.

Bodrum Kaymakamlığı, ilçedeki tüm beldelerin belediye başkanlıklarına ve köy muhtarlıklarına gönderdiği kararla, ahır ve kümeslerin kaldırılmasını istedi. Bodrum Kaymakamlığı İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü imzalı kararda, yerleşim alanlarına yakın hayvancılık yapılmasıyla ilgili olarak kaymakamlığa ve Başbakanlık İletişim Merkezi’ne çok sayıda şikâyet ulaştığı belirtilerek, köy ve beldelerdekiler de dâhil olmak üzere, tüm ahır ve kümeslerin kaldırılıp yerleşim alanları dışına taşınması istendi. Karara dayanak olarak, Bodrum Kaymakamlığı Toplum Sağlığı Merkezi’nin yaptığı inceleme ve 22 Kasım 2013 tarihli yazı gösterildi. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün ahır ve kümes yasağı kararı, 17 Aralık 2013’te muhtarlıklara ve belediye başkanlıklarına tebliğ edildi.

‘Seçimlerden sonra saldırı artacak’

Bodrum Kaymakamlığı’nın aldığı kararı BirGün’e değerlendiren Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Abdullah Aysu, ahır ve kümeslerin uzaklaştırılmasının Büyükşehir Yasası’yla köylerin mahalle haline getirilmesiyle önü açılan şirketleşme hamlesinin bir tezahürü olduğu görüşünde. Geçimlik üretim biçimlerinin köylülerin elinden alınmasıyla tarım ve hayvancılığın piyasanın kontrolüne itildiğini ifade eden Aysu, “İnsanlar evlerinin çevresinde ineğe, tavuğa bakarak kendi kullanım amaçlarını giderirlerdi ve dışarıya muhtaç olmazlar, ihtiyaç fazlasını da satarak aile bütçesine katkı koyarlardı. Köyün ortak malı olan meralar ve otlakları alırsanız, köyü köy olmaktan çıkartırsınız. Büyükşehir Yasası’yla yüzyıllardır köylülerin malı olan ortak malları doğrudan belediyenin tasarrufuna geçti. Şimdi idare toplum sağlığını gerekçe gösterip hayvancılığa karşı çıkıyor” diye konuştu. Aysu’nun öngörüsüne göre, yerel seçimlerden sonra bu alandaki baskı da artacak: “Yasayla tarım ve hayvancılıkta şirketleşme arzu edildiği için ‘Burada yetiştiremezsiniz. Hayvanlarınızı uzağa götürün’ diyorlar. Ahır ve kümesler yerleşim alanı dışına çıkartıldığı zaman da ‘Meralar bana ait. Ruhsatın yok, tavukçuluk yapmak istiyorsan organize tavukçuluk bölgesinde yap’ denilecek. Müşterek varlıklar özelleştirilip 40-50 bin lira karşılığında projelendirilerek satılacak. 2 koyun, 15-20 tavukla geçinmeye çalışan insanların bu meblağları karşılayacak durumları yok. Bu alanları şirketler kullanacak ve devletten alacakları teşviklerle tarım ile hayvancılığı ele geçirecekler. Köyler ve özgür mera hayvancılığı ortadan kalkıp geriye katkı maddeli, toplaştırılmış, GDO’lu bir tarım ve hayvancılık kalacak. Köylerin mahalle haline gelmesiyle ilk defa büyükşehir belediyeleri için köylüler de oy kullanacaklar. Yerel seçime giren tüm unsurların bu kanunla ilgili düşüncelerini netleştirmelerini, iradelerini belli etmelerini bekliyoruz ve kanunun iptal edilmesini istiyoruz.”

‘Mahalle demekle köy mahalle olmaz!’

Büyükşehir Yasası olarak bilinen 6360 sayılı Kanun’la ilgili eleştirilerine Legal Hukuk Dergisi’ne yazdığı makalede yer veren hukukçu Kemal Gözler, köylerin yasa değişikliğiyle mahalle haline getirilmesi hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: “Şehirden 50 km uzaklıkta dağ başında 200 kişinin yaşadığı 50 evden oluşmuş bir yerleşim birimine kanun koyucunun ‘bir belediyenin mahallesidir’ demesi, beş çocuklu bir erkeğe ‘bu erkek kadındır’ demesi kadar saçma bir şeydir. Kanun koyucunun bir erkeğe kadındır demesi durumunda bu erkek kadın hâline gelmeyeceği gibi, böyle bir köye mahalle demesi durumunda da bu köy mahalle hâline gelmez. Bir köy tüzel kişiliğinin kaldırılıp bir şehrin mahallesi hâline dönüştürülmesi ancak şu durumda Anayasamıza aykırı olmaz: Şehir merkezine yakın olup, aşırı şehirleşme neticesinde zamanla şehirle bitişmiş ve fiilen bu şehrin mahallesi hâline gelmiş bir köyün tüzel kişiliğini kanun koyucu kaldırıp, bunu o şehrin mahallesi hâline dönüştürebilir. Çünkü böyle bir durumda ortada köy değil, gerçeklikte şehir vardır. 6360 sayılı Kanunun yaptığı şey bu değildir. Bu zaten daha önce 10 Temmuz 2004 tarih ve 5216 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesiyle yapılmıştı. 6360 sayılı Kanun, şehre uzak yakın ayrımı yapmaksızın, yirmi dokuz ildeki il sınırları içindeki bütün köylerin tüzel kişiliklerini kaldırmaktadır. Şehir merkezinden 50 km uzaklıktaki bir köy, köydür ve Anayasa, m.127/1’e göre, karar organları kendi halkı tarafından seçilen üyelerden oluşan bir kamu tüzel kişisi tarafından yönetilmeye hakkı vardır.”