İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2013 olaylarını değerlendirdiği yıllık raporunun Türkiye kısmına, orantısız güç, terör gerekçeli davalar ile sivil hakların ve ifade özgürlüğünün önüne konan engeller damga vurdu
Doğu Eroğlu (22 Ocak 2014 BirGün Gazetesi)
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2013 yılında dünyada yaşanan önemli olaylara yer verdiği 2013 Dünya Raporu’nu açıkladı. Raporda Türkiye için ayrılan kısımda ağırlıklı olarak Gezi olaylarına yer verilirken, terörle mücadele adı altında yapılan yargılamalar ve tutuklamalar, ifade özgürlüğüne getirilen engeller, devlet görevlilerinin işlediği suçlarda cezasızlık geleneği ve kolluk kuvvetlerinin uyguladığı orantısız güç raporda göze çarptı. Raporun Türkiye’yle ilgili kısımlarına damga vuransa, AKP’nin toplumsal muhalefete, siyasal rakiplere ve eleştirel basın kuruluşlarına tahammülsüz olduğu değerlendirmesinin birkaç defa altının çizilmesi oldu.
‘AKP tahammülsüz’
Raporun Türkiye’yle ilgili kısmı, “2002’den beri parlamentoda önemli bir çoğunluğu elinde bulunduran iktidardaki AKP, bu süreçte siyasi muhalefete, toplumsal eylemliliğe ve eleştirel basına artan bir hoşgörüsüzlük gösterdi” ifadeleriyle başlıyor. Mayıs ayında Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve Türkiye’nin kalan kısımlarına yayılan protestolar karşısında, HRW’ye göre hükümet insan hakları duyarlılığına sahip bir yönetim gösteremedi ve protestolar güç kullanılarak bastırıldı.
Demokratikleşme paketi ve Barış Süreci
30 Eylül’de açıklanan Demokratikleşme Paketi HRW uzmanları tarafından Türkiye’deki antidemokratik geleneği hedef alan olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Kamuda başörtü serbestisi, yüzde 10 seçim barajının iptali ihtimali ve anadilde eğitime getirilmiş yasakların yumuşatılması kurum gözlemcileri tarafından olumlu karşılandı. Buna karşın yeni anayasa sürecinin tıkanması da HRW raporuna girdi. Kürt halkına yönelik sürdürülen barış sürecinde atılan adımlar da Türkiye’deki olumlu gelişmeler olarak gösterildi. PKK lideri Abdullah Öcalan’la barış görüşmeleri kapsamında masaya oturulması ve bu bağlamda ateşkes sağlanarak, TSK ile PKK arasındaki çatışmalardan kaynaklanan ölüm olayı olmamasına da raporda değinildi.
Rapordaki en kritik kısımlardan biriyse Suriye’deki iç savaşın Türkiye’ye olan etkileri üzerineydi. Kasım itibarıyla Türkiye’nin yaklaşık 500 bin göçmene ev sahipliği yaptığı vurgulanırken, Şubat ayında Cilvegözü’ndeki bir saldırıda 18, Mayıs ayında Reyhanlı’daki patlamalarda ise 52 yurttaşın hayatını kaybettiğine dikkat çekildi.
Türkiye sivil haklarda sınıfta kaldı
Gezi Parkı protestolarına verilen yanıtın, hükümetin barışçıl gösteri ve ifade özgürlüklerine olan hoşgörüsüzlüğünü gösterdiğini ifade eden raporda, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’de yüzlerce göstericinin izinsiz gösteri, polise mukavemet, kamu malına zarar gibi suçlarla hâkim karşısına çıktığına da vurgu yapıldı. Raporda, bazı göstericilerin terör suçlarıyla yargılandığı ve hala 50 göstericinin tutuklu bulunduğu belirtilirken, Taksim Dayanışması’na üye 128 sivil toplum örgütünün soruşturmalar geçirdiğine de değinildi.
Basının sessizliği çok şey anlattı
Gezi Parkı eylemleri sırasında pek çok basın kuruluşunun olayları görmezden gelmeyi veya hükümet yanlısı biçimde aktarmayı tercih etmesinin son derece “anlamlı” olduğunun ifade edildiği raporda, olaylar sırasında pek çok tanınan yazar ve gazeteci ile basın emekçisinin hükümetinkilerle örtüşmeyen görüşleri sebebiyle işlerinden olduğu kaydedildi. Bu yıl da Türkiye’de gazetecilerin yargılanmaya devam edildiği aktarılırken, 20’si tutuklu 44 gazetecinin KCK Basın davası kapsamında yargılanmasına devam edildiği belirtildi.
‘Terörizm kavramı istismar ediliyor’
HRW’ye göre, hükümet 2013’te de ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalara karşı önlemler almaya devam etti. Dördüncü yargı paketi yoluyla AİHM’de Türkiye’yi mahkûm eden bazı alanlarda düzenlemeler yapılırken, bu düzenlemeler Terörle Mücadele Kanunu’ndan doğan binlerce soruşturma ve yargılamaya çare olmadı. HRW uzmanları, AKP hükümetinin terörizm algısını şu şekilde tarif ettiler: “Hükümetin terörizm yasalarını istismarını kanıtlar biçimde, yüzlerce Kürt siyasi aktivist, seçilmiş belediye başkanları, parlamenterler, BDP üyeleri, öğrenciler ve avukatlar kimisi 4 buçuk yılı aşkın süredir KCK davası kapsamında tutuklu bulunuyorlar.”
HRW’nin 2013 yılına dair öne çıkarttığı olaylar arasında ifade özgürlüğü tartışmaları ve kişilere açılan davalar da yer aldı. Piyanist Fazıl Say’ın dini duyguları aşağıladığı gerekçesiyle 10 ay ertelenmiş hapis cezası alması ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün henüz reşit olmamış biriyle evlendiğini ifade eden Avukat Canan Arın’ın yargılanması da rapora girdi.
Orantısız güç kullanımı
Gezi Parkı olayları sırasında barışçıl gösterilerin tazyikli su, plastik mermi, biber gazı ve kaba dayakla engellediğini ifade eden HRW yetkilileri, polisin doğrudan göstericileri hedef alarak attığı gaz ve plastik mermilerin pek çok kişiyi yaraladığını da belirtti. Türk Tabipleri Birliği’nin verilerine göre 11 kişinin gözünü kaybettiği vurgulanırken, 6 göstericinin ve 1 polis memurunun ölümü ile başına isabet eden gaz bombası ile yaralanan ve hala komada olan Berkin Elvan’ın durumuna raporda ayrı bir parantez açıldı. Eskişehir’de polis memurları tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz cinayeti davasında 4 polisi memurunun yargılanmasına Şubat ayında başlanacağı, Ethem Sarısülük’ü vuran polis memurunun yargılandığı davanınsa sürdüğü belirtildi. İstanbul ve İzmir’de orantısız güç kullandıkları iddiasıyla 164 memur ve 32 amirin soruşturulduğunun bilindiği ancak bu soruşturmaların hangi aşamada olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmadığı da rapora geçti.
Cezasızlık geleceği
1990’lı yıllarda devlet görevlilerinin işlediği yargısız infaz gibi suçların 20 yıllık zaman aşımı neticesinde cezasız kaldığı vurgulanırken, Roboski’de 34 yurttaşın öldüğü hava saldırısının Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nden askeri mahkemeye sevkinin ve ilerleyen süreçte etkin soruşturma yapılmayışının, cezasızlık geleneğini sürdürdüğü belirtildi. HRW yetkilileri, Hrant Dink davasında yeniden yargılama kararı alındıysa da, hala yeterli soruşturma yapılmıyor oluşunun olayda devletin parmağı olduğuna işaret ettiğini ileri sürdüler. AKP’ye darbe teşebbüsü iddiasıyla yargılanan Ergenekon sanıklarının 259’unun ağır hapis cezaları aldığı ifade edilirken, bu gibi dev davalardaki toplu yargılama süreçlerinin insan hakkı ihlallerine yol açtığı vurgulandı.
Gezi’deki polis yolsuzluk polisine karşı
HRW’nin 2013 Raporu’na, kaleme aldığı “Kitlesel mezalimi, kalabalıklara zulmü ve anti-terörizm istismarını önlenmesi” isimli makaleyle katkı sunan araştırmacı Kenneth Roth, Gezi olaylarının Erdoğan’ın uzlaşı öngörmeyen yönetim anlayışından kaynaklandığını savunurken, Gezi olaylarının bitmesine karşın iktidarın otokratik yöneliminin son bulmadığına dikkat çekti. Roth makalesinde Türkiye’ye ayırdığı kısımda şu ifadeleri kullandı: “Erdoğan üst üste parlamentonun çoğunluğunu kazanan Erdoğan’ın yönetim tarzı gittikçe otokratikleşti ve zamanla muhalifleri ve kendisine yönelen eleştirileri daha az dikkate alır oldu.” Gezi olaylarının sona ermesinin ardından şiddetin bitmediğini ifade eden Roth, “Protestolar bitmesine rağmen Erdoğan ve yakın çevresinin muhalefete yakın duran basın kuruluşlarına uyguladığı kuvvetli baskı sürdü. Gezi olayları sırasındaki performansından ötürü polisin en büyük destekçisi olan Erdoğan, ortaya çıkan yolsuzluk skandalıyla birlikte düzinelerce yüksek rütbeli polisi ve yürüttüğü soruşturmalarla kabinedeki bakanları ve hatta kendi oğlunu tehdit eden savcıları görevden almaktan imtina etmedi” diye not düştü.