Dünyanın en büyük havalimanından 5 kat daha geniş bir arazi üzerine kurulması planlanan İstanbul’daki üçüncü havaalanının kaynağı belirsiz 150 milyon yolcuya ev sahipliği yapacağı iddia ediliyor
Doğu Eroğlu – Grafikler: Baybars Külebi (29 Ocak 2014 BirGün Gazetesi)
Dünyanın en yoğun yolcu trafiğine sahip ABD’nin Atlanta Havalimanı, 1625 hektarlık kurulu alanıyla yılda 95 milyon yolcuya ev sahipliği yaparken, İstanbul’da yılda 150 milyon yolcunun kullanacağı iddia edilen üçüncü havalimanı için Bakanlar Kurulu kararıyla 7 bin 650 hektarlık arazinin kamulaştırılması konusundaki bilinmezlik sürüyor. Yılda 150 milyon yolcuya ev sahipliği yapacağı iddia edilen ve 47 milyar dolara ihale edilen havaalanı projesi, bu haliyle hayata geçirilmesi halinde dünyanın en büyük havalimanı unvanı alacak ancak iddia edilen 150 milyon yolcu rakamına nasıl ulaşacağı belirsizliğini koruyor.
150 milyon yolcu nereden gelecek?
İstanbul’a yapılacak üçüncü havaalanı projesiyle ilgili en büyük soru, 7 bin 650 hektarlık kamulaştırma yapılan havaalanının hizmet vereceği iddia edilen 150 milyon yolcunun nereden bulunacağı. Dünyanın en yoğun trafiğe sahip havalimanlarını olan ABD’deki Atlanta Hartsfield-Jackson Havalimanı’nın yıllık 95 milyon yolcuya hizmet verdiği gerçeği, Avrupa ve Asya havaalanlarınınsa bu kapasitenin hayli altında oluşu, yıllık 150 milyon yolcu trafiği iddiasını sorgulatıyor. Atlanta Hartsfield-Jackson Havalimanı kesinleşmiş 2012 verilerine göre, 95 milyon 462 bin 867 kişiye hizmet verdi. 2013’ün ilk 10 aylık dönemindeyse havalimanı 79 milyon 196 bin yolcu tarafından kullanıldı. Avrupa ve Asya’daki havalimanları ise Atlanta’nın oldukça gerisinde kaldı. Çin’in başkenti Pekin 2012’de 81 milyon 929 bin yolcuyu ağırlarken, Asya’daki bir diğer havalimanı olan Japonya’daki Tokyo Uluslararası Havalimanı 67 milyon 788 bin yolcuya hizmet verdi. Avrupa ile Kuzey ve Güney Amerika arasındaki uçuşların sıklıkla gerçekleştiği Londra ve Paris havaalanları da yıllık 70 milyon yolcunun üzerine çıkamadılar. Lonrda’daki Heathrow Havaalanı 2012’de 70 milyon 38 bin yolcu tarafından kullanılırken, Paris Charles de Gaulle Havalimanı’nın yolcu sayısı 61 milyon 687 bin olarak ölçüldü. Türkiye’nin rekabet etme iddiasında olduğu Dubai ve Frankfurt havalimanları da 2012’yi 50 milyon yolcu sayısının üzerinde tamamladı. Dubai Uluslararası Havalimanı 57 milyon 684 bin yolcu tarafından tercih edilirken, 57 milyon 520 bin yolcu ise Frankfurt Havalimanı’nı kullandı. İstanbul Atatürk Havalimanı ise 2012’de 44 milyon 992 bin yolcuya ev sahipliği yaptı.
En yoğun havalimanından beş kat büyük
İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı, 17 Ocak tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, sahip olacağı 7 bin 650 hektarlık araziyle dünyanın en büyük havaalanı unvanını ele geçirecek. Kesinleşmiş 2012 yılı verilerine göre, 44 milyonu Atatürk Havalimanı, 18 milyonu ise Sabiha Gökçen Havalimanı’na ait olmak üzere, toplamda 62 milyon yolcunun kullandığı İstanbul’a yapılacak dünyanın en büyük havalimanı, dünyanın en yoğun havalimanı olan ABD Atlanta Hartsfield-Jackson Havalimanı’nın 5 katı büyüklüğünde olacak. 1625 hektarlık alana kurulu Atlanta’daki Hartsfield Havalimanı, yıllık 95 milyon yolcuya ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en yoğun trafiğe sahip diğer havaalanlarından Pekin Havalimanı 2330 hektar, Londra Heathrow Havalimanı 1216 hektar, Tokyo Havalimanı 1445 hektar, Chicago Havalimanı 2610 hektar, Paris Charles de Gaulle Havalimanı 3100 hektar, Dubai Havalimanı ise 1445 hektarlık alan üzerine kurulu. İstanbul’a kurulacak üçüncü havalimanının, dünyanın en yoğun trafiğe sahip havalimanlarından katbekat büyük oluşu, kamulaştırılan alanın kentsel rant kaygısıyla büyük tutulduğu iddialarını destekler nitelikte.
Spekülatif Kentleşme: Bangalor Örneği
Dünyadaki kentleşme eğilimleri üzerine çalışan sosyal bilimci Michael Goldman, İstanbul’daki üçüncü havalimanının da bir örneği olarak değerlendirilebilecek kentsel yapılaşma olgularını “spekülatif kentleşme” olarak tanımlıyor. Özelleştirmeler ve toplaştırmalar yoluyla, gelecekte oluşabilecek rantın spekülatif olarak belirlendiği bu tip kentsel olgular, hem toplumun müşterek varlıklarını ortadan kaldırıyor hem de mülksüzleştirmeye yol açarak emlak rantını kuvvetlendiriyor. Yapılan büyük yatırımlar, spekülatif olarak arazilerin değerlerini artırdığından, ilgili alanlardaki yatırımlar kendiliğinden garantileniyor. Goldman, spekülatif kentleşmeyle ilgili Hindistan’ın Bangalor kentini ve 2000’li yıllarda hayata geçirilen mülksüzleştirme projelerini örnek gösteriyor. Bangalor kent yönetimi şehrin genişlemesine karar verince, dev inşaat, altyapı ve kentleşme projeleri gündeme geldi. Yerel ekonomilerin piyasaya bağlanmasını hedefleyen büyüme hareketi, yerellerde büyük bir arazi ve emlak spekülasyonu yarattı. Dev projelerin arasında en dikkat çekenlerden biri havalimanıydı. Proje için Londra’daki Heathrow Havalimanı’nın 2 buçuk katı büyüklüğünde bir arazi ayrıldı. Ancak havalimanı projesinin Siemens gibi firmalarca fonlanması, kamulaştırmaya uğrayan arazilerdeki yerel toplulukların, mahalle ve ilçelerin taleplerinin dikkate alınmamasına yol açtı. Yerel çiftçiler arazilerini devlete satmaya zorlandı. Havalimanı olacağı iddiasıyla kamulaştırılan arazilere 7 yıldızlı oteller, alışveriş merkezleri, plazalar, lüks rezidanslar ve sağlık turizmi hedefiyle yabancı turistler için hastaneler planlandığı sonradan anlaşıldı. İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı projesi için şimdiden, Arnavutköy İlçesi, İmrahor, Tayakadın ve Yeniköy köyleri ile Eyüp İlçesi, Ağaçlı, Akpınar ve İhsaniye köylerinde yer alan arazilerin kamulaştırılması kararı alındı bile.