İstanbul’a yapılacak havalimanının 47 milyar dolarlık ihalesi ve ÇED Raporu’yla ilgili ‘el yakan’ davalara bakacak mahkeme bulunamıyor, dava dosyaları Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyor
Doğu Eroğlu (30 Ocak 2014 BirGün Gazetesi)
Proje büyüklüğü 47 milyar doları bulan İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanıyla ilgili davalara bakacak mahkeme bulunamıyor. Başta TMMOB’ye bağlı Çevre Mühendisleri Odası’nın (ÇMO) açtıkları olmak üzere, havaalanı projesi hakkında açılan davalarda, Ankara ve İstanbul’daki mahkemeler topu birbirlerine atıyorlar. ÇMO’nun 3 Mayıs 2013’te yapılan havaalanı ihalesiyle ilgili açtığı iki davada, önce Ankara İdare Mahkemesi yetkisizlik kararı verip dosyaları İstanbul’a yolladı, İstanbul’daki mahkemelerse yetkilinin Ankara Mahkemeleri olduğunu belirtip yetkisizlik kararı verdi. İki dava dosyası da yetkili mahkemenin belirlenmesi için Danıştay Başkanlığı’nda beklerken, havaalanı projesinin ÇED Olumlu Raporu’nun iptali istemiyle Ankara’da açılan dava ise yetkisizlik kararları yüzünden İstanbul’dan Ankara’ya gönderildi.
Yetki kimde bilmiyoruz!
ÇMO ilk davayı, üçüncü havaalanı ihalesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci tamamlanmadan yapıldığı gerekçesiyle, ihaleyi gerçekleştiren Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na açtı. Havaalanıyla ilgili ÇED sürecinin başladığı, 26 Mart 2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından duyuruldu. İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nun 9 Nisan’daki toplantısında ÇED Raporu nihai hale getirildi ve yönetmelik gereği halkın görüş ve önerilerinin alınması için 10 günlük süreyle askıya çıkarıldı. ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü 22 Nisan 2013’te raporun askıya çıkarıldığını duyurdu. Ancak mevzuata göre, ÇED Raporu 10 iş günü süresince askıda tutulması gerekirken, bu süre dolmadan proje ihaleye çıktı. Bakanlık, 22 Nisan 2013 Pazartesi gününden sonraki hafta sonu tatillerini ve 23 Nisan ile 1 Mayıs’taki resmi tatilleri görmezden gelerek ihaleyi 2 Mayıs’ta gerçekleştirdi. ÇMO, mevzuattaki “10 iş günü” hükmünün “10 gün” biçiminde uygulanmasını, yani resmi tatillerden ötürü en erken 7 Mayıs’ta yapılması gereken ihalenin 2 Mayıs’ta gerçekleştirilmesini yargıya taşıdı. ÇED mevzuatı gereği, yasal süreler tüketilmeden ÇED Olumlu kararı alınamayacağı, dolayısıyla ÇED Olumlu kararı olmadan işin ihalesinin gerçekleştirilemeyeceğini belirten ÇMO, havalimanı ihalesinin iptalini istedi. ÇMO’nun talebini görüşen Ankara 11. İdare Mahkemesi, iptal talebine konu olan ihalenin, İstanbul’daki bir araziyle alakalı olduğu gerekçesiyle, konunun İstanbul İdare Mahkemesi’nin yetki alanına girdiğini belirterek, 24 Mayıs 2013 tarihinde yetkisizlik kararı verdi.
Ankara 11. İdare Mahkemesinin verdiği yetkisizlik kararının ardından dosya İstanbul’a gitti. Ancak bir yetkisizlik kararı da, ÇMO’nun istemini değerlendiren İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nden çıktı. İptal isteminin taşınmaza değil ihaleye ilişkin olduğunu, ihaleninse Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapıldığını kaydeden İstanbul 7. İdare Mahkemesi, Ankara İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğu sonucuna vararak yetkisizlik kararı aldı. Ancak dava zaten Ankara İdare Mahkemesi tarafından İstanbul’a gönderilmiş olduğundan, dosya yeniden Ankara’ya dönmek yerine yetkili mahkemenin belirlenmesi için 15 Kasım 2013’te Danıştay Başkanlığı’na gönderildi.
İkinci dava da el yaktı
ÇMO 2 Temmuz 2013’te, ihale işleminin hukuksuz olduğu gerekçesiyle Ulaştırma Bakanlığı ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne (DHMİ) bir dava daha açtı. Projenin ÇED Olumlu kararı almadan ihale edilmiş olduğunun altını çizen ÇMO, hem ihalenin hem de Limak, Kolin, Cengiz, Mapa ve Kalyon inşaat şirketleri ile DHMİ arasında 20 Mayıs 2013’te yapılan uygulama sözleşmesinin yürütmelerinin durdurulmasını ve iptalini istedi. ÇMO’nun istemini görüşen Ankara 6. İdare Mahkemesi, taşınmazın İstanbul’da bulunduğu gerekçesiyle 18 Eylül 2013 tarihinde yetkisizlik kararı vererek, dava dosyasını İstanbul İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Ancak dosyayı görüşen İstanbul 7. İdare Mahkemesi de yetkisizlik kararı aldı. Uyuşmazlığın ihale ve ihale sonucu imzalanan sözleşmeye ilişkin olduğunu, bu işlemleri yapan idarenin Ankara’da olduğunu öne süren İstanbul 7. İdare Mahkemesi, yetkisizlik kararı aldı. Ankara’dan gelmiş olan dosyaya İstanbul’da yeniden yetkisizlik kararı çıkınca, dosya yetkili mahkemenin belirlenmesi için 27 Aralık 2013’te Danıştay Başkanlığı’na gönderildi.
ÇED davası İstanbul-Ankara seferi yaptı
ÇMO, İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanıyla ilgili üçüncü davayı, TMMOB’ye bağlı Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Harita Kadastro Mühendisleri Odası, Orman Mühendisleri Odası ve Jeoloji Mühendisleri Odası’yla birlikte, ÇED Olumlu kararını onaylayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 9 Eylül 2013’te açtı. Üçüncü havaalanı projesinin tarımsal alanları yok edeceği, kuş göç yolları üzerindeki projenin doğal hayatı olumsuz etkileyeceği, mikro klima etkisi yaparak iklim değişikliğini hızlandıracağı, gürültü kirliliği ve elektromanyetik kirlilik yaratacağı, orman alanlarını yok edeceği, içme suyu havzalarına zarar vereceği gerekçeleriyle, ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulmasını ve iptali istendi. Dava dosyasını görüşen İstanbul 7. İdare Mahkemesi, iptali istenen ÇED Olumlu kararının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nce verildiğini, bu birimin de Ankara’da olmasından ötürü davanın Ankara İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini belirtip yetkisizlik kararı aldı. Böylelikle ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli dava dosyası 15 Kasım 2013 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya gönderildi. Dosyaya Ankara 16. İdare Mahkemesi bakacak.
Baran Bozoğlu (Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı): “Bu davalarda ne kadar haklı olduğumuz son dönemde gündemde olan konularda da açıkça görülüyor. Siyasi iktidar, rant kapısı olarak doğanın yok edilmesini görmekte. Emlak alım satımlarındaki spekülasyonlar, imar planı değişiklikleri Üçüncü Havalimanı projesinde de şaibeler yaratmakta. ÇED olumlu kararını bile beklemeden, tüm uyarılara kulak tıkayarak, hukuku, kanunları ve yönetmelikleri yok sayarak “yangından mal kaçırırcasına, alelacele” yapılan bu ihale, imar planları, çevre düzeni planları, kamulaştırma çalışmaları bu şaibeleri güçlendiriyor. Açtığımız 3 davada da yaşanan süreç ve geciktirme çabaları ise, günümüzdeki tartışmalarla ne yazık ki örtüşür nitelikte. ‘Bağımsız yargı, bağımsız savcı ve yargıçlar var mı yok mu?’ konusu, geniş bir coğrafyayı ve nüfusu etkileyen, holdingleri, şirketleri etkileyen bu davalarda verilen kararlarda da irdelenebilir.”