Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hukukçuların iptal ettirdiği maddeleri yeniden ÇED yönetmeliğine koyuyor, Bakanlık ile doğa savunucuları arasındaki savaş sürüyor

Doğu Eroğlu (8 Mart 2014 BirGün Gazetesi)

Doğa savunucularının itirazları sonucunda Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin iptal edilen maddeleri, her defasında hiçbir şey olmamış gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yönetmeliğe yeniden ekleniyor. Çevre hukukçuları ile Bakanlık arasında savaş süredursun; ÇED Raporu’ndan muaf tutulan maden, petrol ve jeotermal arama faaliyetleri kamuoyundan kaçırılıyor.

Şubat 1993’te yayınlanan ve yürürlüğe girdiği tarihten itibaren defalarca değişikliğe uğrayan ÇED Yönetmeliği, doğa sermayesini kullanırken pek çok çevresel ve toplumsal maliyeti görmezden gelen Çevre ve Şehircilik ile çevre hukukçuları arasındaki en büyük savaş alanı olmayı sürdürüyor. Bakanlık ve çevre hukukçularını, daha önce iki defa karşı karşıya getiren, maden, petrol ve jeotermal arama faaliyetlerine ÇED muafiyeti getiren madde, numarası değiştirilerek önceki günlerde yeniden yönetmeliğe dâhil edildi. Çevre hukukçularının, adı değiştirilerek ÇED Yönetmeliği’ne eklenen maddeye yeniden dava açması ve ilgili maddenin yeniden iptal edilmesi bekleniyor.

ÇED muafiyetine ilk iptal

Bakanlık 29 Aralık 2009’da, ÇED Yönetmeliği’nde değişiklik yapmadan bazı faaliyetleri ÇED kapsamı dışında bıraktı. Maden ve Çevre Kanunu’nun 28’nci maddesinde yapılan değişiklikle, petrol, jeotermal kaynak ve maden arama faaliyetlerini ÇED kapsamı dışına çıkarıldı. Değişiklikle birlikte, daha önceden ÇED’e tabi olan kimi projeler, herhangi bir gerekçe olmaksızın ÇED’den muaf tutuldu. Yönetmelikteki değişikliğe göre, Bakanlığın yapacağı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” değerlendirmesi, projeleri ÇED zorunluluğundan kurtaracaktı. Çevre projelerini tamamen Bakanlığın arzusuna göre ÇED kapsamı dışına çıkartan madde, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonrasında iptal edildi.

Madde aynen girdi, Danıştay ‘Denetim şart’ dedi

25’inci maddede yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED Yönetmeliği’nde 30 Haziran 2011’de bir defa daha değişikliğe gitti. 25’nci maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” değerlendirmesi yoluyla, maden, petrol ve jeotermal arama faaliyetlerinin ÇED’den muaf tutulmasının yolu yeniden açıldı. Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği ve Ekoloji Kolektifi Derneği’nin yürütmenin durdurulması istemiyle açtığı davada, Danıştay 28 Şubat 2013’te şikâyetçileri haklı buldu. Danıştay 14. Daire, tüm arama faaliyetlerinin hiçbir sınırlamaya tabi tutulmaksızın Bakanlık denetiminde gerçekleşmesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu.

Madde üçüncü defa yönetmelikte

Maden, petrol ve jeotermal arama faaliyetlerine ÇED muafiyeti getiren ve iki defa iptal edilen madde, 3 Ekim’de üçüncü defa ÇED Yönetmeliği’ne eklendi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yönetmelikte yaptığı değişiklikle, daha önce 25’inci madde olarak anılan maddeyi bu defa 26’ncı madde adı altında yönetmeliğe yeniden dâhil etti. İptal edilen 25’inci maddede yer alan tüm tedbirler ve ifadelerin 26’ncı maddede bulunmasıyla birlikte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı maden, petrol ve jeotermal arama faaliyetlerine yeninden ÇED muafiyeti getirmiş oldu. 

ÇED süreci nedir?

ÇED, yani Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci, kentsel ve çevresel projelerin belirlenen kıstaslar çerçevesinde değerlendirilmesi için işletiliyor. Otoyollar, termik santraller, HES’ler, barajlar, madenler, petrol ve jeotermal arama faaliyetleri, nükleer santraller gibi projeler için şart koşulan değerlendirmede, kamu yararı, proje alanı, teknik unsurlar, halkın bilgilendirilmesi gibi etmenler değerlendirilmeye alınıyor. “ÇED OLUMLU” raporu alamayan projeler uygulamaya konulmuyor. Bakanlığın ÇED Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikler ise bu sürecin baypas edilmesi anlamına geliyor.