TİHV Gezi Parkı işkence başvurucuları raporunu açıkladı. Raporla birlikte kolluk kuvvetlerinin biber gazı fişeklerini hedef alarak silah olarak kullandıkları iddiası perçinlendi

Doğu Eroğlu (16 Mart 2014 BirGün Gazetesi)

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Gezi Parkı eylemleri sırasında kolluk görevlilerinin saldırısına uğrayan, işkence ve kötü muamele gören başvurucuların bilgilerinden oluşan “Gezi Parkı Süreci Kapsamında THİV Olgularının Tıbbi Değerlendirmesi” raporunu açıkladı. 31 Mayıs ile 30 Ağustos 2013 tarihleri arasında TİHV’e travmaya maruz kaldığı gerekçesiyle başvuruda bulunan 297 kişiden toplanan bilgilerin yer aldığı rapor, kolluk kuvvetlerinin kurumsallaştırdığı işkence gerçeğini ve toplumsal olaylarda meydana gelen kişisel ve toplumsal travmaları gözler önüne serdi. Raporda, Gezi Parkı eylemlerine katılan yurttaşların devlet fişlemesi sebebiyle sağlık kurumlarına başvurmaktan kaçındıkları görülürken, özellikle biber gazı kapsülü ve plastik mermi kaynaklı yaralanmalarda tespit edilen tıbbi ve adli bulgular, kolluk kuvvetlerinin bu cihazları can yakma aracı olarak kullandığını ortaya çıkardı.

Gezi Parkı profili: Eşit cinsiyet, yüksek eğitim

Rapor, Gezi Parkı olayları süresince TİHV’in İstanbul, Ankara, Adana ve İzmir kentlerindeki temsilciliklerine, travmaya maruz kaldığını ve tedavi veya rehabilitasyon görmek istediğini belirten 297 yurttaşla yapılan çalışmalardan derlendi. 15 ila 71 yaş arasındaki başvurucuların yaş ortalaması 33,85 olarak hesaplanırken, 297 başvurucunun 175’i erkek, 121’i kadın, bir tanesi de trans bireydi. Raporu kamuoyuna açıklayan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Türkiye’de 1980’den sonra insan hakları ihlallerine maruz kalan yurttaşların büyük kısmının erkeklerden oluştuğunu ancak Gezi Parkı sürecinde TİHV’e yapılan başvurulardaki cinsiyet uçurumunun çok daha az olmasının eylemlerin niteliğine ilişkin ipuçları verdiğini aktardı. TİHV başvurucularının yüzde 23,6’sı lise mezunu iken, üniversitede okuyan veya üniversite mezunu başvurucuların oranı yüzde 58,1 olarak hesaplandı.

Biber gazı işkence aracı oldu

TİHV başvurucularının rapor ettiği travmalar arasında en çok öne çıkan, Gezi Parkı olaylarından beri yasaklanması yönünde pek çok toplumsal kampanya yürütülen biber gazı oldu. 297 başvurucunun 269’u (yüzde 90,6’sı) göz yaşartıcı kimyasal ajanlara maruz kaldıklarını belirtirken, bu başvurucuların yüzde 36,4’ünde kimyasal gaza maruz kalmayla ilişkilendirilen fiziksel bulgular tespit edildi. 234 kişinin en az bir travmatik yaralanma şikâyetinde bulunurken, 127 yurttaşın gaz fişeği çarpmasına bağlı olarak yaralanması (başvurucuların yüzde 42,8’i) şok etkisi yarattı. 59 yurttaş kaba dayak, 30 yurttaş ise basınçlı suya maruz kaldıkları gerekçesiyle TİHV’e başvuruda bulundular. Özellikle gaz fişeği çarpması kaynaklı yaralanmalardaki yoğunluğun endişe verici olduğunu belirten TİHV Başkanı Korur, 2004’teki NATO olaylarıyla kıyaslandığında Gezi Parkı olaylarında gaz fişeklerinin işkence aletine dönüştüğünün daha iyi anlaşıldığını kaydetti. 2004’te İstanbul’da NATO toplantısının protesto edildiği ve kolluk kuvvetlerinin kalabalıklara kimyasal ajanlarla müdahale ettiği olaylardan sonra TİHV’e 64 başvuru yapıldığını, bu başvurulardan yalnızca 2’sinde biber gazı fişeği çarpması tespit edildiğini belirten Korur, Gezi Parkı olaylarında bu oranın yüzde 42,8’e çıkmasının kolluk kuvvetlerindeki yapısal bir değişikliğe işaret ettiğini söyledi. Biber gazı fişeklerinin yere paralel atıldığını ve kolluk kuvvetlerinin biber gazı fişeklerini hedef alarak ateşlediğini gösteren pek çok tıbbi değerlendirme ve olgu fotoğrafı da rapora girdi.

Fişlenme korkusundan hastaneye gidemediler

TİHV’in raporunda yurttaşların fişlenmekten korktukları için sağlık kuruluşlarına başvuruda bulanamadıkları da ortaya çıktı. 297 başvurucunun yüzde 36,4’ünün sağlık kuruluşlarına hiç gitmedikleri, yüzde 29’unun eğitim hastanelerine gittiği, yüzde 13,1’inin mobil sağlık birimlerine başvurdukları anlaşılırken, devlet hastanelerine gidenlerin oranı yüzde 2,7’de kaldı. Başvurucuların yarısı yaralandıklarına ilişkin tıbbi rapor aldı, geri kalanı ise yaşadıkları travmayı belgelemedi.

‘Görme kaybına kullanılan cihazlar yol açtı’

TİHV’e yapılan başvurular arasında 13 yurttaşın kalıcı görme kaybı yaşadığı, 8 kişininse darp edildikleri sırada başlarına aldıkları darbeler yüzünden geçici görme bozukluğuna uğradıkları belirtildi. 31 başvurucunun plastik mermiyle yaralanma gerekçesiyle başvuru yaparken, plastik mermiyle vurulan 2 yurttaş gözlerini kaybettiler. Özellikle bir olguda plastik mermi içerisinde bulunan milimetrik çaptaki metal cisimlerin göz içine dağılması sebebiyle gözün kurtarılamaması TİHV kayıtlarına geçti. TİHV raporunda, ilgili başvurucunun gözünü kaybetmesine yol açan plastik mermi tipi de incelendi.

Yurttaşların algısı değişti

Raporda, Gezi Parkı olayları sırasında yurttaşların yaşadığı psikolojik travmalara da değinildi. Toplumun politik olaylara katılmayan kısmında, “İşkence ve kötü muamele birilerinin başına geliyorsa hak ettikleri içindir” algısının hakim olduğunu ifade eden psikiyatri uzmanı Sezai Berber, daha önce hiçbir toplumsal olaya katılmamış yurttaşların Gezi Parkı eylemlerinde sokağa çıktıklarını ve kolluktan gördükleri şiddet sonrasında bu algılarının bozulduğunu ileri sürdü. Psikiyatri konsültasyonu yapılan başvurucuların bir kısmında depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu gibi olgular gözlenirken, yalnız kalamama, işe gidememe veya günlük hayat faaliyetlerini yürütememe gibi bulgular ortaya çıktı.