Marmara Üniversitesi’nde özel güvenlik görevlilerin verdiği asılsız ifadelerle haklarında soruşturma açılan iki araştırma görevlisinin üniversiteden atılması istemini YÖK yarın görüşecek
Doğu Eroğlu (21 Mayıs 2014 BirGün Gazetesi)
Gezi Parkı eylemlerinin başladığı 31 Mayıs 2013 tarihinde, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde çıkan olaylarda “öğrencilere taş, kemer ve sopayla saldırdıkları,” “solcu öğrenci gruplarıyla birlikte izinsiz afiş astıkları ve illegal oy kullandıkları” gerekçeleriyle araştırma görevlileri Dr. Tolga Şirin ve Eren Paydaş hakkında başlatılan soruşturmanın yalan ifadeye dayandığı anlaşıldı. Öğretim görevlileri hakkındaki soruşturmanın açılmasına yol açan ifadeleri veren özel güvenlik görevlilerinden biri olan İsmail Kahveci, savcılıktaki ifadesinde Paydaş ve Şirin hakkında verdiği ilk ifadesinin, “görgüye dayanmadığını” itiraf etti. Buna rağmen YÖK Genel Kurulu yarınki toplantısında, iki araştırma görevlisinin üniversiteden atılması ve kamu hizmetinden çıkarılması istemini görüşecek.
Savunma almadan atmak istiyorlar
Akademik çevreleri ve hukuk örgütlerinin tepkisine yol açan soruşturma skandalı, Gezi Parkı eylemlerinin başladığı 31 Mayıs 2013’te yaşananların ardından başladı. Tüm Türkiye’de eylemlerin yapıldığı gün Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi’nde de olaylar çıktı. Farklı öğrenci gruplarının attığı sloganların ardından çevik kuvvet ekipleri yerleşkeye giriş yaptı. Çıkan gerginlikten etkilenense, hakkında soruşturma başlatılan araştırma görevlileri oldu. Hukuk Fakültesi’nde çalışan araştırma görevlileri Dr. Tolga Şirin ve Eren Paydaş ile pek çok Eğitim-Sen mensubu hakkında bazı öğrencilerin şikâyette bulunması sonrasında soruşturma başlatıldı. Araştırma görevlilerinin “öğrencilere taş, kemer ve sopayla saldırdığı” iddiasıyla başlayan soruşturmada ifadelerine başvurulan özel güvenlik görevlileri İsmail Kahveci ve Ebubekir Kılıçarslan, araştırma görevlilerinin ellerinde sopalar bulunan sol görüşlü grupla birlikte hareket ettiğini, Şirin ve Paydaş’ı daha önce bu gruplarla beraber izinsiz afiş asarken ve illegal oy kullanırken gördüklerini belirttiler. Soruşturulan Eğitim-Sen üyesi diğer araştırma görevlileri hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiyse de, Paydaş ve Şirin soruşturmaya yeni eklenen “olaylardan önce solcu öğrencilerle görüştükleri” ve “olaylar sırasında cep telefonuyla çekim yaptıkları” gibi gerekçelerle üniversiteden atılmaları talebiyle YÖK Genel Kurulu’na sevk edildiler. Üstelik soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan araştırma görevlilerinin ilk ifadelerinin ardından soruşturmaya konu olan iddialar değişmesine rağmen, Paydaş ve Şirin’den bu yeni iddialar hakkında savunma da alınmadı.
‘İfadem görgüye dayalı değildir!’
Paydaş ve Şirin hakkında üniversiteden atılmaları istemine kadar varan soruşturma sürecini başlatan ifadelerin dayanaksız olduğu ise ifade sahibi özel güvenlik görevlileri hakkında yapılan suç duyurusu sonrasında ortaya çıktı. Araştırma görevlilerinin, yalan beyanda bulunduğu gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunduğu özel güvenlik görevlisi İsmail Kahveci savcılıktaki ifadesinde, “Görgüye dayalı herhangi bir bilgisi olmadığını,” yani olayları görmediğini itiraf etti. İfadesinde geçen “Görüntü itibarıyla bu grupları yönlendirme ve destekte bulunma amacıyla Şirin ve Paydaş’ın öğrencilerin yanında bulundukları izlenimini edindim” sözlerini yalanlayan Kahveci, ifadesini alan soruşturmacı Doç. Dr. Yusuf Yaşar’ın anlattıklarını bu şekilde kayda geçtiğini belirtti. Güvenlik görevlisi Kahveci savcılıktaki ifadesinde, “Beyanım ifadeyi alan incelemeci tarafından yazılmıştır, görgüye dayalı bir beyan değildir” diye konuştu. Savcılıktaki ifadesinde Kahveci’nin geri adım atmasının ardından üniversite soruşturmasındaki iddialar yön değiştirdi. İlk iddiaların yerine “olaylardan önce solcu öğrencilerle görüştükleri” ve “telefonla kayıt yaptıkları” gibi ithamlarla karşılaşan Paydaş ve Şirin, üniversiteden atılarak kamu hizmetinden çıkartılmaları istemiyle YÖK Genel Kurulu’na sevk edildiler.