Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini izleyen AGİT ve Avrupa Konseyi heyeti, seçim sürecinde Başbakan Erdoğan’ın resmi yetkilerini kullandığını, basınınsa Erdoğan lehine yayın yaptığını açıkladı

Doğu Eroğlu (12 Ağustos 2014 BirGün Gazetesi)

Türkiye’de ilk defa halkın sandık başına gittiği cumhurbaşkanlığı seçimlerini izleyen Avrupa örgütleri, seçim sürecine ilişkin ön raporunu yayınladı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu, AGİT Parlamento Asamblesi ve Avrupa Konseyi Parlamento Meclisi temsilcilerinin hazırladığı rapor, Ankara’da düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı. Kurum ve partilerden alınan bağışların finansal destek sistemini muğlaklaştırdığı, basında Başbakan Erdoğan lehine ciddi bir görünürlük üstünlüğü bulunduğu ve yine Erdoğan’ın başbakanlık görevini kullanarak kampanyası boyunca kamu kaynaklarını kullandığı hususları raporda öne çıktı.

Başbakan mı cumhurbaşkanı adayı mı?

Başbakanın resmi konumunu ve medyayı kendi lehine kullanmasının çok ciddi bir avantaj oluşturduğunu kaydeden heyet, devlet imkânlarının kötüye kullanımı ve kampanya faaliyetleri ile resmi işlerin açık bir şekilde ayrılmamasının Venedik Komisyonu standartlarına aykırı olduğunu belirtti. Adaylık için 20 milletvekili desteği şartı eleştirilirken, adaylık koşullarının da AGİT Kopenhag Belgesine aykırı olduğu ifade edildi.

En fazla eleştiri YSK’ya

Raporda, 2012’de muhalefetin eleştirilerine karşın AKP’nin istediği biçimde kabul edilen Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunun (CSK) mevzuatla uyumlu olmamasının ciddi tutarsızlıklara yol açtığı vurgulandı. CSK’ya göre 11 Temmuz olan kampanya başlangıç tarihinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından eski kanuna atıf yapılarak 31 Temmuz olarak değiştirildiğini vurgulayan heyet, bu karardan Erdoğan’ın olumlu etkilendiğini, 20 günlük denetimsiz dönemde resmi imkânları kullanarak propaganda yaptığını ifade etti. YSK karalarının yargı denetimine açık olmayışı da heyet tarafından eleştirildi. YSK toplantılarının kamuya ve basın denetimine kapalı oluşu ile bazı YSK kararlarında gözlenen yetki aşımı endişe verici noktalar olarak öne çıktı.

Televizyon kanalları Erdoğan’ı kayırdı

Heyet, takip ettiği 5 televizyon kanalından 3’ünün Başbakan yanlısı haber yaptığını tespit etti. Heyetin araştırmalarına göre TRT 1’de Erdoğan’a yüzde 51, İhsanoğlu’na yüzde 32, Demirtaş’a ise yüzde 18 oranında yer ayrıldı. Erdoğan hakkındaki TRT 1 yayınlarının neredeyse tümü olumlu tondayken, İhsanoğlu hakkında yüzde 25 oranında olumsuz yayın yapıldı. ATV ve NTV’de Erdoğan’ın görünürlüğü yüzde 70’e ulaştı. ATV İhsanoğlu hakkında yüzde 49 olumsuz yayın yaptı. Erdoğan’a yüzde 54 yer ayıran CNNTÜRK bu yayınların yüzde 28’ini olumsuz tonda gerçekleştirirken, Samanyolu TV’de yüzde 62 oranında yer bulan Erdoğan hakkındaki yayınların yüzde 92’si heyet tarafından olumsuz içerik biçiminde değerlendirildi. Basın toplantısı sırasında TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’le görüşme yaptıklarını belirten heyet, adayların TRT ekranlarında aldığı sürelerle ilgili olarak Şahin’in, “Biz Başbakanın faaliyetlerini ekrana getirmekle sorumluyuz” ifadelerini kullandığını aktardı.

‘Bağış sistemi belirsiz’

Raporda adaylara yapılan bağışlarla ilgili düzenlemelerin belirsiz oluşuna da değinildi. Kişiler için bağış sınırı getirildiğini ancak kurum ve partilerin bağış miktarlarına kısıt konmadığını anımsatan heyet, bu durumun şeffaflığı ve hesap verilebilirliği engellediğini açıkladı. Kürtçe propaganda yapılabilmesi, yurtdışında oy kullanımına izin verilmesi, seçim günü güvenlik sorunları yaşanmaması, seçmen kayıtlarının güvenilir oluşu, sandıkların yurttaşlar ve parti temsilcileri tarafından denetlenebilir olması ise heyet tarafından olumlu noktalar olarak öne çıkarıldı. Heyet, YSK’nın oy sayım sistemi SEÇSİS’i incelemediğinin ve gözlem faaliyetlerinin belirli illerdeki az sayıda sandıkla sınırlı kaldığının altını çizdi. Nihai rapor Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin 4 Ekim tarihinde Strasburg’da gerçekleştireceği oturumda açıklanacak.