ODTÜ’den Finlandiya’ya, oradan da Rakka’ya

ODTÜ Fizik bölümünü bitirdikten sonra, Finlandiya’daki yüksek lisans eğitimini yarıda bırakarak IŞİD’e katılan Raşid Tuğral ODTÜ Mescidinde örgütlenmiş, Finlandiya’daki Müslümanları da örgütlemeye çalışmış

Doğu Eroğlu*

“Hilafet topraklarından selamlar!” diye başlıyor 26 yaşındaki Raşid Tuğral’ın 26 Mart’ta Facebook’ta yayımladığı uzun not. ODTÜ Fizik Bölümünden mezun olup, Finlandiya’daki Jyväskylä Üniversitesi Fizik Bölümünde yüksek lisans eğitimine devam eden Raşid’in Ankara’dan Suriye sınırına nasıl gittiğini, IŞİD’deki ilk günlerini, eğitimini, haftalar boyunca Tel Abyad’dan Humus’a, oradan Rakka’ya savruluşunu, girdiği ilk çatışmayı sayfalar boyunca anlattığı yazı, önce üzerinde uzun uzadıya çalışılmış bir şaka sanıldı. Öyle ki, Raşid’in yakın çevresinden pek çok kişi kendileriyle görüştüğüm tarihlerde olayın iyi tasarlanmış bir espri olduğunda ısrarcıydı. Başarılı bir amatör astronom, ODTÜ mezunu bir bilim insanı adayı, disiplinli bir bisikletçi ve çektiği kareler tanınmış yayın organlarında yer bulmuş bir gökyüzü fotoğrafçısı olan Raşid’in gerçekten de Suriye’de olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Fakat Raşid’in IŞİD’e katılmaya nasıl ikna olduğu belirsizliğini korudu.

Yolsuzluğa da kızdı Gezi’de de vardı

Raşid, arkadaşları arasında hiçbir zaman politik kimliğiyle öne çıkan bir isim olmadı. Pek çok arkadaşı, Raşid’in ağzından şimdiye dek siyasete ilgili hiçbir şey duymadıklarını aktarıyor. Yine de, dışa dönük yapısı sebebiyle Raşid’in 2013’te Ankara’daki Gezi Parkı Eylemlerine katılması da arkadaşlarınca yadırganmamış. 3 Haziran 2013’te, Eskişehir Yolunda Hacettepe Üniversitesinden gelen öğrenci kortejiyle buluşan ODTÜ’lüler, Kızılay Meydanına doğru yürümüşlerdi. Arkadaşlarının ifadesine göre, 3 Haziran yürüyüşüne katılan Raşid de AKP iktidarının pek çok tepki çeken uygulamasına karşı sokağa çıkan kişiler arasındaydı.

ODTÜ ve Hacettepe öğrencileri 3 Haziran 2013’te Kızılay’a yürüyor.

O günün gecesinde kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar, Raşid’in geceleri sokaklarda devam eden eylemlere katıldığını da gösteriyor. ODTÜ yakınlarında bulunan ve öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı 100. Yıl Mahallesindeki eylemlere katılan Raşid, çektiği bir fotoğrafı Twitter’dan paylaşırken polisin attığı yoğun biber gazı bombalarından şikâyet ediyor.

Gezi Parkı Eylemlerinin 6 ay sonrasında gelen 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları dalgası sırasında da Raşid yozlaşmaya öfkesini dile getirdi. Bu dönemde sosyal medya hesaplarından pek çok “tapeyi” paylaştı ve AKP’lilerin kayıtlara yansıyan konuşmalarına tepki gösterdi.

Raşid ‘stereotipe’ mi uymuyor?

Raşid’in IŞİD’e katılımını açıklamasının ardından özellikle ODTÜ’de, Raşid’i tanıyanlarda yaşanan şaşkınlık, bir anlamda toplumdaki karikatürize radikal İslamcı imajını da ortaya koyuyor. Raşid’i tanıyan pek çok kişi, okuldaki dersler dışında Raşid’in kendine uğraş edindiği şeyleri anımsatıp, şaşkınlıklarını aktarıyor. Kadınlardan uzak durmayan, alkol kullanılan ortamlarda bulunmaktan imtina etmeyen, Sincan’daki evinden yaklaşık 20 kilometre mesafedeki ODTÜ’ye her gün bisiklet formasını giyip bisikletle gidip gelen, (Bir ara vücut hatlarını olanca biçimiyle ortaya koyan bisiklet formalarını rahatlıkla giyen Raşid, şimdiyse yazdığı notla IŞİD’e katılacaklara ayak bileklerini kapayan kıyafetler getirmesi tavsiyesinde bulunuyor) astronomi seminerleri veren Raşid’in IŞİD saflarına geçişi farklı yorumlara yol açıyor.

Raşid’le aynı sıralarda lisans eğitimi alan İbrahim Akdilek, IŞİD’e katılan genç fizikçiyi şöyle tarif ediyor: “Yıllar önce İslam’la olan ilişkisini, ‘Ben namazımı kılarım, ibadetimi yaparım Ama sosyal hayat ne gerektiriyorsa onu da yaparım’ sözleriyle anlatmıştı. Yani ümmetçi değil kişisel bir İslam anlayışı vardı. Sakallarını uzatana kadar Raşid’in dindar olduğunu bile bilmezdi insanlar. İnancını, ibadetini yalnızca yakınındakiler bilirdi.” ODTÜ Fizik Bölümündeki yüksek lisans eğitimine devam eden Ertan Sinan Şahin’se, internette IŞİD lehine yaptığı paylaşımlar yüzünden birkaç defa tartışma yaşadığı Raşid’le ilgili daha temkinli bir profil öneriyor: “Muhafazakâr olabileceğini tahmin ediyordum ama sürekli her şeyi tiye alır halde dolaştığından, Müslüman bir ailede yetişip ODTÜ’lü olduğunu, ailesi ve okul arasında çatışma yaşadığını, ister istemez bazı gerçekleri şakaya vurduğunu düşünüyordum.”

Örgütlenme ODTÜ mescidinde mi?

Raşid’i tanıyan ODTÜ’lüler, bilime, spora ve fotoğrafçılığa olan merakının dindar karakterinden önce geldiğini aktarıyor. Hatta Raşid’in çevresinden birçok kişi, Raşid’in son dönemde uzayan sakalını da dindarlıkla veya İslami radikalleşmeyle değil, genç erkekler arasında uzun sakalın moda olmasına bağladıklarını aktarıyor.

ODTÜ’deki mescidin içeriden görünümü. Güncel olmayan bu fotoğrafta, mescidin girdikten sonra solda kalan İHH afişleri ve yardım kampanyalarına ait görseller gözükmüyor.

Pek çoklarının Raşid’in inanışı gereği IŞİD’e katılmasını yadırgamasına karşın, yakın çevresiyle yapılan görüşmeler Raşid’in Selefi cihatçı ideolojiyi, ODTÜ Kütüphanesindeki mescitte yapılan toplantılarda edindiği ihtimali kuvvetleniyor. Tuğral Ailesine yakın bir kaynağa göre, Raşid Nisan 2014’te birkaç arkadaşıyla birlikte mescide kapandı ve Kuran’ı Selefi inanç esasları uyarınca tefsir etti. Tefsir çalışmalarıyla birlikte, Kuran ile hadisler dışında kalan her şeyi dindışı kabul eden Selefi inancını benimseyen Raşid ve arkadaşlarının hayatlarındaki önemli değişiklikler de bu andan sonra başladı.

İHH ve IŞİD gerginliği

ODTÜ’nün sosyalist kültüre sahip öğrenci toplulukları ile iki yıldır düzenlediği etkinliklerle tepki çeken ve henüz resmen tüzel kimlik kazanamamış olan ODTÜ Mescid Topluluğu arasındaki gerginlik, Raşid’in IŞİD’e katıldığının anlaşılmasından hemen önce tepe noktaya çıkmıştı. El Kaide’nin Suriye’de savaşan uzantısı El Nusra’yla ilişkilendirilen İHH’ya ait bir yardım çalışması için bağış standı açılması ODTÜ’deki sol gruplar ile Mescid Topluluğunu karşı karşıya getirmişti.

ODTÜ’deki topluluklar, IŞİD propagandası ve örgütlemesi yapıldığı iddiasıyla Mescid Topluluğuna tepki gösterdi, Mescid Topluluğu bu iddiaları reddetti ancak taraflar arasındaki sürtüşme darp iddialarına uzanacak kadar büyüdü. Ancak Raşid’in IŞİD saflarına geçişiyle bu iddialar kuvvetlenmiş oldu.

Mescitteki IŞİD yanlıları

Raşid’le ODTÜ Fizik Bölümünde tanışan ve şu anda aynı bölümde araştırma görevlisi olarak çalışan Ufuk Taştan’a göre, Raşid ODTÜ Kütüphanesinin altında yer alan mescitte IŞİD sempatizanlarının bulunduğunu açıkça söylüyordu: “Telaffuzu ve hitabeti kuvvetli olduğu için Raşid mescitte ara ara imamlık yapıyordu. Daha sonra IŞİD’çi yabancı öğrencilerin geldiğini, bu kişilerin imamlığı ondan devraldıklarını bana bizzat anlattı.”

Raşid’in 24 Haziran 2014 tarihli bir Facebook paylaşımı, arkadaşlarıyla mescitte gecelediğini gösteriyor.

İsmini vermek istemeyen bir başka ODTÜ Fizik Bölümü öğrencisiyse, Raşid’in 2014 yaz aylarında kendini mescide kapamayı sürdürdüğünü aktarıyor: “Raşit’i, Ramazan ayı sırasında namaz kılmak için mescide gittiğimde gördüm. Kendini bir-iki haftalığına oraya kapatmış, dışarı çıkmıyordu. Kitabını da orada okuyor, diğer işlerini de orada yapıyordu. Birileri bu hareketin sünnet olduğunu söyledi.” Aynı kişi, Raşid’le yaptığı bir konuşmayıysa, “Başka kişilerle IŞİD hakkında tartıştığını duymuştum. Bir defa, benim de olduğum bir konuşmada Türkiye’nin ‘tağut’ olduğunu söyledi ve sebeplerini açıkladı” ifadeleriyle anlatıyor.

‘Selefilik kaynağa dönüştür’

Hem Raşid’in ODTÜ’den bazı arkadaşları hem de mescitteki tefsir çalışmasına katılan isimlerden bir diğeri ODTÜ Fizik Bölümü öğrencisi Adem Kocaöz, radikalleşmenin başlangıç adresinin bu toplantılar olduğunu doğruluyor. ODTÜ’deki mescit içerisinde yaptığımız görüşme sırasında Adem, kendisine Selefi cihat ideolojisiyle nasıl uzlaştıklarını sorduğumdaysa şu yanıtı veriyor: “Selefi ideolojiye uzlaşmadık; bu görüşü benimsememiz zaten kaynağa dönüş anlamı taşıyor. Okumalarımızda bunu anladık. Zaten bir Müslüman inancının kaynağını sorguladığında Selefi ideolojiye, yani Hadis ve Kuran’a varır. İslam, ortaya çıkışından sonra onla birlikte oluşan kültürü de yüzyıllar içinde kapsamıştır. Ancak bu kültür aslında İslam’a dahil değildir, çoğu vesvesedir. Koşullar gerektirdiğinde cihat etmek İslam’da farzdır.”

Adem, Raşid’in IŞİD’e katılma kararını aldığını bildiğini, Finlandiya’da olduğu sırada internetten bu kararını kendisine bildirdiğini aktarıyor. Tuğral Ailesine yakın isimlere göre, Raşid’i IŞİD’e katılmak üzere ODTÜ’den yola çıkarken uğurlayan da Adem’den başkası değil. Raşid ve Adem’i tanıyan ODTÜ Fizik Bölümü öğrencileri, Adem’in de IŞİD’e katılabileceğinden endişe ediyor.

‘Raşid bile radikalleştiyse…’

Ufuk Taştan, Ağustos 2014’te Raşid’le birlikte gök taşı yağmurunu gözlemlemeye gidişinde, arkadaşında pek çok değişim gözlemlediğini söylüyor: “Raşid eskiden de Müslümandı ama radikal değildi. İlk tanıştığımızda bırak radikalliği, kız arkadaşı olsun istiyordu. Bir defasında kız arkadaşı olup olmadığını sorduğumda, ‘Birisi var ama daha tam belli değil’ gibi bir yanıt vermişti. Yine de sevgilisinin olduğunu hiç görmedim, uygun birini bulamamıştı. Gök taşı yağmurunu gözlemeye gittiğimizde sohbet sırasında yine konu özel ilişkilere gelince, ‘Ne kız arkadaşı? Ya evlenirsin ya evlenmezsin. Öyle kız arkadaş falan olmaz’ diye konuştu. IŞİD’e katılma niyeti olduğu sıraydı; hatta o gözleme gittiğimizde IŞİD’e katılma niyetini de açıkça söylemişti. Yine sohbet sırasında yaklaşan seçimlerden laf açılınca ‘Kimseye oy vermeyeceğim. Oy vermek konusunda bir şeriat hükmü yok’ dedi.”

Raşid’in Antalya Saklıkent’te yer alan TÜBİTAK Gözlemevi önünde çektiği otoportresi.

Taştan, saatler süren astronomi gözlemlerinde geleneksel olarak alkol tüketildiğini fakat o sefer Raşid’in alkollü içki satın almasına mani olduğunu ekliyor. Taştan, arkadaşı Raşid’in radikalleşmesinde payı olduğunu düşündüğü kişilere tepkisiniyse gizlemiyor: “Raşid gibi birini bile radikalleştirebilmiş olmaları insanı korkutuyor. Raşid’in aklına girip de benim arkadaşımı çalmış olmaları ihtimalinden tiksiniyorum.” Taştan, aynı geceden bir başka anektoduysa şöle aktarıyor: “O gece din hakkında da tartıştık. IŞİD’in Sünni milliyetçisi olduğunu söylediğimde Raşid karşı çıktı. Tartışma Hadisler ve iman esaslarına uzanınca, benle daha fazla konuşmak istemediğini söyledi; daha çok konuşursak imanını kaybedeceğinden korkmaya başlamıştı. Aklına vesvese sokuyormuşum…”

Aileyle tartışma

Nisan 2014’ten itibaren ODTÜ Fizik Bölümündeki arkadaşlarıyla, dinin yaşamdaki rolüyle ilgili anlaşmazlıklara düşen Raşid, yakın çevresine göre, itikadını yeterli bulmadığı ailesiyle de tartışmalar yaşamaya başladı. Raşid’in babası Süleyman Tuğral, milli görüş geleneğinden gelen inançlı biri. Edebiyat öğretmenliği yaptığı lisenin eski öğrencileri, Süleyman Tuğral’ı rahatlıkla Nazım Hikmet ve daha pek çok sosyalist edebiyatçı hakkında fikri tartışmalara girilebilen, sakin, açık fikirli ve çevresindekilerin yaşam tarzlarına son derece saygılı bir insan olarak tanımlıyor. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimleri anabilim dalından Kelâm doktoralı bir isim. Üstelik doktora tezinden uyarladığı “Kur’an’da Değerler Sistemi” adlı basılı bir kitabı da var.

Sincan’da Raşid’le birlikte büyüyüp aynı ilkokul ve liseye giden bir arkadaşı, Tuğral Ailesine ve Raşid’e ilişkin hatırladıklarını, “İlkokulda sınıf arkadaşıydık, evlerimiz de yakındı. O zaman Süleyman Hoca benim için Süleyman Hocaydı. Raşid’le liseyi de aynı okulda okuduk. Sincan’da yaşayan ailelerimizin yetiştirme tarzı kadar dindardı Raşid de. Birlikte Cuma namazlarına giderdik,o kadar…” sözleriyle anlatıyor. Raşid’in ağabeyinin arkadaşlarıyla birlikte amatör rap müzik albümleri kaydettiğini vurgulayarak Baba Süleyman Tuğral’ın çok hoşgörülü biri ve farklı uğraşılara saygılı biri olduğunu da ekliyor.

‘Cihada gitmezsem günahkarım’

Raşid’i ve Tuğral Ailesini tanıyan biri, genç ODTÜ’lünün radikalleşme sürecini tefsir dersleriyle başladığını, aileninse bu eğilimi önceden sezmesine karşın mani olamadığını anlatıyor: “Selefi usullere göre yaptıkları Tefsir derslerinden sonra Raşid metinlerin esiri oldu, onlara saplanıp kaldı.

Finlandiya’ya gitmeden önce zaten IŞİD’çi olmuştu bile.” Kuran’ı ve Hadisleri hiç yorum katmadan, olduğu gibi uygulama eğilimindeki Selefi inanca Raşid’in kelimesi kelimesine ikna olduğuna kanıt olaraksa, Raşid’in annesiyle arasında geçen bir konuşma örnek gösteriliyor: “Raşid bir defasında annesine gidip, ‘Anne orada cihat var, hicret etmezsem ben de günahkar olacağım’ diyerek göz yaşı dökmüş. Bu örnek Selefi yöntemlerle İslami metinlerin nasıl oldukları gibi algılanabildiğini gösteriyor.” Aynı dönemde Raşid, babasıyla itikat ve ibadet üzerine tartışmalar ve kavgalar yaşamaya başladı; Raşid ailesinin dine olması gerektiği kadar uygun yaşamadığını düşünüyordu.

IŞİD’e giden arkadaşıyla haberleşti

Aynı kaynak, ODTÜ’deki mescitte düzenlenen tefsir derslerine katılan bir arkadaşının Raşid’den önce IŞİD’e katıldığını, ikilinin internetten haberleştiğini aktarıyor. Aile bu haberleşmeyi fark etti ve önlem almak istediyse de başaramadı; hatta Raşid’in eğitimini Finlandiya’da sürdürme fikri de, Raşid’in Suriye’deki savaştan ne denli uzak olursa radikalleşme eğiliminin o kadar azalacağı varsayımıyla aile tarafından desteklendi. Ancak Raşid’in, Haziran 2014’te ODTÜ Fizik Bölümünden mezun olmasının ardından, Finlandiya’daki saygın Jyväskylä Üniversitesi Fizik Bölümünde başladığı yüksek lisans eğitimi de, İslami radikalleşmenin gölgesinde kaldı.

IŞİD sempatisini Finlandiya’da gizlemedi

Raşid’le aynı evde kalan ev arkadaşları, Raşid’in sabaha kadar bilgisayarının başında oturduğunu, öğlene kadar uyanmadığını, derslerine gitmediğini, vaktinin önemli kısmınıysa yaşadığı binanın yakınlarındaki bir camide geçirdiğini aktarıyor.

Finlandiya’da çekilmiş bir başka otoportre.

Raşid’in Finlandiya’daki ev arkadaşlarından biri olan Anbu Posakkannu’nun anlattığı profil Raşid’in Türkiye’de tanındığı karakterden farklı: “Sohbetlerimizde sık sık IŞİD’e katılmak istediğini söylerdi, dolayısıyla Suriye’ye gitmiş olmasına şaşırmıyorum. Derslerine gitmez, camide vakit geçirirdi; bazen bir-iki gün eve gelmediği bile olurdu. İlgilendiği iki şey vardı; birincisi İslam, diğeriyse fotoğrafçılık. Devamlı internetteydi. Bunlarla uğraşmak yerine dersleriyle ilgilenmesi gerektiğini çok söyledim ama beni dinlemedi.”

Eve gelen polis IŞİD’i sordu

Vaktini kendinden önce IŞİD’e katılan arkadaşıyla konuşarak ve IŞİD yanlısı internet sitelerindeki içerikleri paylaşarak geçiren Raşid’in Finlandiya’daki güvenlik ve istihbarat servislerinin dikkatini çekmesi çok sürmedi. ICSR’ın (Uluslararası Radikalleşme ve Siyasi Şiddet Merkezi, The International Centre for the Study of Radicalisation and Political Violence) tahminlerine göre 50 ila 70 yurttaşı Suriye’deki savaşa mücahit örgütlerin saflarında katılan Finlandiya, internette IŞİD’i destekleyen içerikler paylaştığı için Raşid’i izlemeye aldı. Nihayetinde, Eylül 2014’te Jyväskylä’daki bir apartman dairesinde aynı üniversiteden iki öğrenciyle yerleşen Raşid’in polisler tarafından ziyaret edilmesi için yalnızca 1 ay geçmesi gerekti.

Camide IŞİD’e davet

Ev arkadaşına göre, polis geldiği sırada Raşid uyuyordu ve niçin sosyal medya hesaplarından IŞİD yanlısı içerik paylaştığına ilişkin ayaküstü yapılan sorgu sırasında korkmuş veya endişelenmiş görünmüyordu. Raşid ev arkadaşına, ziyaretin sebebinin birinin hakkında şikâyette bulunması olduğunu söyledi.

Jyväskylä’daki Nur Camisinden bir kare.

Fakat Raşid’in Finlandiya’da yalnızca sosyal medya üzerinden propaganda yapmakla kalmadığı, Jyväskylä’da gittiği camide tanıştığı kişileri de IŞİD’e katılmaya davet ettiği, Jyväskylä’daki Nur Camisine gidenlerle yapılan görüşmelerle anlaşıldı. 2 yıldır Finlandiya’da yaşayan 19 yaşındaki Müslüman bir göçmen, camide tanıştıkları andan itibaren Raşid’in kendisini IŞİD’e katılmaya ikna etmeye çalıştığını söylüyor: “Bana Suriye’yle ilgili videolar yolluyordu. IŞİD’den hoşlanmadığımı, cihatla ilgilenmediğimi ona birkaç defa söyledim.”

Gözlem yapmaya değil Suriye’ye

Aile, Raşid’in yaşadığı eve polisin gelmesiyle tekrar tedirgin oldu. Raşid’in sömestr tatili için Türkiye’ye geldiğinde neredeyse Finlandiya’ya götürdüğü tüm eşyaları beraberinde getirmesiyse ailenin gözünden kaçtı. Ankara’daki birkaç günün ardından Raşid, arkadaşı Adem’le birlikte gökyüzü gözlemi yapmak üzere geceyi ODTÜ’de geçireceğini söyleyerek 9 Ocak günü Sincan’daki evinden ayrıldı. Aile, Raşid’in 10 Ocak gecesi Urfa üzerinden Türkiye-Suriye sınırını geçerek Tel Abyad yakınlarında kendisini bekleyen IŞİD’e katıldığını, o gece gelen programlanmış bir e-postayla öğrendi.

Finlandiya bilgi vermedi mi?

Finlandiya’da radikal İslamcı eğilimlerinden ötürü polis tarafından ziyaret edilen Raşid’in, uçakla Türkiye’ye dönüp rahat biçimde Suriye’ye geçebilmesi başka sorunların varlığını gösteriyor. SUPO (Finlandiya Güvenlik İstihbarat Servisi) yetkilileri, IŞİD yanlısı olduğu gerekçesiyle polis tarafından ziyaret edilen bir Türkiye vatandaşı hakkında Türkiye’ye bildirilip bildirilmediği konusunda açıklama yapmaktan çekiniyor.

Münferit dosyalar hakkında bilgi veremeyeceklerini söyleyen bir yetkili, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığına hangi konularda bildirim yaptıklarını açıklamamakta da ısrar ediyor ve şunları söylüyor: “SUPO IŞİD’e katılmak üzere ülkeyi terk eden yabancı savaşçıları çok yakından izliyor. Şimdiye dek kesinleşmiş 60 vaka 19 farklı etnik gruba mensup kişilerden oluşsa da ne yazık ki çoğu Finli. Türkiye’yle de işbirliği halindeyiz ancak işbirliğimizin seviyesi hakkında size bilgi veremem.”

Dışişleri: ‘Önlem alırdık’

Konuyla ilgili açıklama yapan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yetkilisi ise çok daha rahat konuşuyor. Sınırlarını yabancı savaşçıların geçişine kapatmamakla eleştirilen Türkiye, bir süredir yabancı devletlerden gelen istihbaratları daha etkin biçimde değerlendirmeye ve pek çok yabancı savaşçı adayını sınırı geçmeden yakalamaya başladı.

Raşid’in IŞİD taraftarı olduğuna ilişkin soruşturulduğu bilgisine sahip olmaları halinde “doğrudan harekete geçip diğer yurttaşlardan izole etmiş olacaklarını açıklayan yetkili, Avrupa hükümetlerini Türkiye’nin 2012’de kullanmaya başladığı kara liste sisteminden yeterince etkin yararlanmadığı görüşünde. İki tarafla yapılan görüşmeler, Raşid’le ilgili olarak Türkiye’ye herhangi bir bildirim yapılmamış olduğu ihtimalini güçlendiriyor.

Kendi ismiyle duyurdu

Raşid’in dikkati çeken diğer bir özelliği de IŞİD’e katılımını bizzat kendi ismiyle kullandığı Facebook hesabından, oldukça uzun bir notla duyurmuş olması. Raşid’i tanıyanlar, önce bu notun bir şaka olduğunu sandı; zeki, nüktedan ve dikkat çekmekten hoşlanan biri olarak tanınan Raşid’in şaka yaptığını sananlar yanıldıysa da Raşid, IŞİD’e katılmasının arkasında dikkat çekme hevesinin yattığını iddia eden arkadaşlarını bir anlamda doğruluyor.

Raşid ilgiden memnun

Çok konuşulan ve ulusal basında da haber olan notun birkaç gün sonrasında Raşid Facebook hesabında 748 e-posta, onlarca arkadaşlık isteği ve pek çok mesaj aldığını duyurarak memnuniyetini ifade etti. Sonrasında, bir cin çıkarma işlemine şahitlik ettiğini açıkladığı notu da tartışma yarattı. Rakka’da çektiği fotoğrafları paylaşmaya devam eden Raşid, gönderdiği son videoda Rakka’daki lunaparkta IŞİD mensubu silah arkadaşlarıyla çarpışan arabalara binerken görülüyor.

Türkiye’den IŞİD veya El Nusra’ya katılan pek çok mücahit, soruşturmalarla karşı karşıya kalmamak için sosyal medya hesaplarını isimlerini değiştirerek kullanmayı sürdürüyor. Raşid’in kendi adını taşıyan hesap üzerinden IŞİD’e katılımını açıklamasıysa arkadaşlarınca farklı şekillerde yorumlanıyor. Kimileri Raşid’in cihat sırasında zorluklarla karşılaşacağını tahmin edip, geri dönmemek için kendince böyle bir çözüm ürettiği kanısında. Bu görüşe göre Raşid seçimini duyurarak, kendi üzerine bir sorumluluk yüklemiş oluyor. Bazı arkadaşlarıysa basitçe, fotoğraf çeken, fotoğrafları dergilerde yayımlanan Raşid’in yaptığı işin payesini almak için kendini açık ettiğini düşünüyor. Raşid’in ilgi görmekten memnun olduğunu belirten bir arkadaşı, şu sözlerle arkadaşının tercihini eleştiriyor: “Kendi ismi üzerinden bu duyuruyu yapması çok şuursuz bir hareket. ABD’nin, Türkiye’nin bölge politikaları değiştiği anda dünyası değişebilir. Öte yandan bulunduğu yerde önemsiz bir asker, buradaysa herkesi çok şaşırttı ve bu ilgiden çok memnun gözüküyor.”

‘Takipsizlik veririz’

Diğer yandan, soruşturma geçirmek, yargılanmak ve ceza almak gibi bir kaygısı vardıysa bile, bu endişenin yersiz olduğu Tuğral Ailesine yakın isimlerin açıklamalarından anlaşılıyor. İddiaya göre, Tuğral Ailesi fertleri Raşid’in IŞİD’e katıldığını anlatan e-postasını alır almaz önce polise, oradan da savcılığa gitti. Savcı, Suriye’de işlenmiş suçların takibini yapmayacaklarını, sınır ihlali konusunda ceza alabileceğini, diğer hususlardaysa Raşid’in Türkiye’ye döndüğü zaman yaptıklarından pişmanlığını ifade etmesi halinde takipsizlik verebileceklerini söyledi.

Mizah ve eleştiriye devam

Raşid’in kuvvetli mizahı ve IŞİD saflarında olmasına karşın muhafaza ettiği eleştirel yönü, yazdıklarından ve çektiği fotoğraflardan hissedilebiliyor. ODTÜ Fizik Bölümünden mezun olmasının ardından Raşid yakın bir arkadaşıyla birlikte soluğu Sincan’da aldı ve burada gelenekselleşen mezuniyet fotoğrafları çektirmek yerine, o anları kaydetmenin farklı yollarını buldu. Fotoğrafların bazılarında mezuniyet cübbesi Raşid’in üzerinde Uzak Doğu dövüş sporlarında kullanılan karate-gi benzeri üniformalara dönüştü.

Fotoğraflardan birindeyse Raşid, Sincan’daki bir caminin minberine çıkıp, üzerinde cübbesi, başında mezuniyet cübbesinin kuşağıyla sardığı poşusuyla, IŞİD lideri El Bağdadinin Musul Ulu Camide verdiği meşhur vaaz pozlarını ti’ye aldı (Raşid’in IŞİD’e katıldığını açıkladığı notu yayımlamasının ardından çıkan haberlerde, bu mizahi fotoğraf ne kadar radikalleştiğinin kanıtı olarak kullanıldı). İki buçuk aydan fazla süre iptidai mekanlarda, mağaralarda yaşamak da Raşid’in mizah duygusunu köreltmedi.

Raşid’in mezuniyet cübbesiyle yapılabilecekleri fotoğraf serisinin bu karesi, basında çıkan haberlerde IŞİD’e katılan fizik öğrencisinin ne kadar radikalleşmiş olduğuna kanıt olarak sunuldu.

‘O da Toyota değildi!’

IŞİD’e katıldıktan iki buçuk ay sonra yayımladığı meşhur yazısında, Tel Abyad kırsalında kendini karşılamaya gelen IŞİD mensuplarıyla ilk temasını şöyle anlatıyor: “Fakat bende bir hayal kırıklığı vardı, araba Toyota değildi! 500 metre daha gittikten sonra araba durdu ve orada bekledik. Sonra bizi almaya bir minibüs geldi. Ancak bu da Toyota değildi!”

Raşid, ilk olarak Batı Afrika’daki savaşlarda ortaya çıkan, ilerleyen dönemdeyse tüm Kuzey Afrika ve Orta Doğuda proto-ordular tarafından kullanılan, dorsesine monte edilen doçkalarla (Sovyet yapımı DShK ağır makineli tüfeğin yaygın ismi) ünlenen ve her arazide kullanılabilen bir savaş aygıtına dönüşen Toyota Hi-Lux araçlara atıf yapıyor. Raşid’in IŞİD’in örgütlenme yapısına ve mücahitlerin yaşam koşullarına getirdiği eleştiriler de yazdıklarında sık sık yer buluyor. Raşid, şikâyet ettiği konulardaki (başta hijyen, IŞİD’in şerri ve askeri eğitim programlarının belli olmaması, asgari yaşam koşullarının devamlılığının bulunmaması gibi konular geliyor) iyileşmelerin yine kendileri tarafından hayata geçirileceğini de ekliyor.

İlk temas Şubat’ta

Raşid Türkiye’de durumunu merak eden yakınlarıyla ilk defa Suriye’ye geçişinin yaklaşık bir ay sonrasında temas kurdu. 26 Mart tarihinde yayımladığı kişisel bildiri niteliğindeki nota kadarsa yalnızca yakın çevresi Suriye’de IŞİD saflarında olduğunu biliyordu. Raşid aralıklarla sosyal medya hesabına girerek Suriye’deki durumunu, başından geçenleri ve şu anda bulunduğu Rakka’daki yaşamını anlatmayı sürdürüyor.

Raşid muhtemelen Finlandiya’dan aldığı montundan Suriye’de de vazgeçmiyor. Soldaki fotoğraf Aralık’ta Finlandiya’da çektiği otoportre, sağdakiyse IŞİD saflarında çatışan Hasan Ekşi tarafından geçtiğimiz haftalarda paylaşıldı.

Feynman: ‘İnsan en kolay kendini kandırır’

Raşid’in en sevdiği fizikçi olan ve sıkça tanrı kavramının bilimin henüz kanunlaştıramadığı bilinmezlikleri açıklamada kullanılan yararlı bir mefhum olduğunu vurgulayan, tanınmış ateist bilim insanı Richard Feynman, 1974’te Kaliforniya Teknoloji Enstitüsündeki (Caltech) konuşmasında şöyle diyor: “İlk şart kendinizi kandırmamaktır ve ne yazık ki insan en kolay kendini kandırır.” Raşid’in, sayıları binlerle ifade edilebilecek kadar çok olan, Türkiye’den Suriye’ye gitmiş diğer isimsiz mücahitlerden farklı görülmesi bir anlamda onun Batı medeniyetinin ve Türkiye toplumlarının tipik Müslüman stereotipine uymamasından kaynaklanıyor. Raşid’in IŞİD’e katılmayı seçmesinin yarattığı endişe ve korkunun politik karşılığıysa daha büyük bir açmazı işaret ediyor. Genç fizik öğrencisini tanıyan pek çok kişi kısa şaşkınlıklarının ardından “O bile cihada gidiyorsa…” cümlesini üzüntü ve korkuyla kuruyor. Çok yakından tanıdıkları bir kişinin bir başka savaşçının silahından çıkacak kurşunla, bir ABD uçağından atılan bombayla veya örgütün alamet-i farikalarından birine dönüşen iç infazlardan birinde ölebileceği korkusuna, etraflarında her an radikalleşmeye hazır, tanımadıkları bir çok kişinin bulunuyor olabileceği endişesi eşlik ediyor. Raşid’in fiziğin konusu olan bilimsel arayıştan vazgeçip metafiziğin cismani tezahürü için ölümü göze alması bilim insanlarına Feynman’ın sözlerini anımsatıyor, Raşid’in çevresindekilerse dini inancı gereği her an eline silah alabilecek kişilerle ortak yaşamın mümkün olup olamayacağını düşünüyor.

* Bu araştırma, Noah Blaser’la birlikte kaleme alınan Newsweek’te yayımlanan makaleye de konu olmuştur.