IŞİD’in ikmal rotaları daraldı, Suriye’de Kürt etkisi arttı

AKP iktidarının ‘Fırat’ın Batısı kırmızı çizgimiz’ söylemi yine delindi, Menbiç’in IŞİD elinden çıkmasıyla cihatçıların ikmal rotaları iyice daraldı. Menbiç’ten kaçan cihatçıların Türkiye’ye tehdit oluşturup oluşturmayacağınıysa Cerablus’un geleceği belirleyecek

Doğu Eroğlu (15 Ağustos 2016, Birgün Gazetesi)

Türkiye’nin Suriye sınırının özellikle doğu kısmında Rojava egemenliğinin pekişmesiyle birlikte, 2011’den beri pek çok defa makas değiştiren AKP dış politikasının güncel sloganlarından biri, ‘Fırat’ın Batısı kırmızı çizgimiz’ olarak belirlenmişti. Kürt güçlerinin Fırat’ın batısında egemenlik alanları oluşturmaması çağrısını özellikle Rojava’yla iyi ilişkiler geliştiren Washington yönetimine defalarca tekrarlayan AKP iktidarı, 2014’te durduğu pozisyon itibarıyla Suriye politikasının önemli dayanaklarını bugünlerde yitiriyor. Kürt birliklerin önemli yer tuttuğu Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) Menbiç’in IŞİD’den tamamen temizlendiğini ilan edişi Suriye’de Kürt etki alanını artırırken Suriye’deki cihatçı grupların en önemlisi IŞİD, kritik ikmal rotalarından birini kaybetmenin eşiğine geldi. Türkiye daha şimdiden, Menbiç’teki Arap ağırlıklı demografinin Kürt güçleri tarafından dönüştürülmemesi gerektiğine dikkati çekerek ABD’yle münakaşalara girişti ancak geçtiğimiz sene Tel Abyad’ın IŞİD’in elinden çıkmasıyla ülkeye yönelen cihatçı akınının bir benzeri, Menbiç’in kaybından sonra kuzeye yönelen cihatçıların bir savunma hattı daha oluşturduğu Cerablus’taki gelişmelerin ardından tekrarlanabilir.

IŞİD ikmal rotalarına bir darbe daha

Menbiç’in IŞİD’den alınmasının cihatçı örgüte en büyük etkisi, Rakka’ya yönelen arz zincirlerindeki göreceli kesinti olacak. Türkiye’nin Suriye sınırı boyunca, doğudan batıya doğru Cizire, Kamışlı, Tel Abyad ve Kobane’ye doğru uzanan Kürtlerin kontrolü altındaki bölge, bir süredir Fırat’ın batısındaki Cerablus’a komşuluk ediyordu. Menbiç’in IŞİD’den temizlenmesi, yakında Cerablus’un da baskı altına alınması anlamında büyük önem teşkil ediyor. Fırat’ın yaklaşık 25 kilometre batısındaki Menbiç, bu alandaki IŞİD hakimiyetini kırmak, Cerablus’un Türkiye topraklarındaki komşusu Karkamış üzerinden kurulan tedarik zincirlerinin kırılması için önemli bir operasyon üssü olacak.

‘IŞİD diğer örgütlerin bölgelerini kullanabilir’

Daha önce ağırlıklı olarak Tel Abyad (Akçakale’nin karşısında) üzerinden yapılan IŞİD’e silah, cephane ve insan kaynağı sevkiyatı, Kürt güçlerinin Kobane ve çevresindeki egemenliğinin perçinlenmesinden sonra, Kilis’in Elbeyli kasabası ile Karkamış arasındaki bölgeye sıkışmıştı. Bu bölgelerde de IŞİD üzerine kurulacak baskı arttığı takdirde, Türkiye sevkiyat yolu kapanacak, IŞİD’in tek bağlantısı Irak toprakları veya rejim karşıtı diğer örgütler ve öteki cihatçı gruplar üzerinden gerçekleşebilecek.

IŞİD’in Menbiç’i yitirmesiyle karşılaşacağı zorluklar, araştırmacı Fehim Taştekin’e göre tali yolların devreye sokulmasıyla kısmen çözülebilir: “IŞİD Türkiye’yle bağlantılı önemli bir pozisyonu yitirdi. Haritaya baktığımızda bağlantılar kesilmiş gibi dursa da sahadaki işleyiş başka türlü oluyor. Türkiye sınırına sıfır pozisyondaki Tel Abyad’da YPG kontrolü sağlandığında burası lojistik bir hat olmaktan kesin olarak çıktı ama sınırın diğer noktalarında aynı kesinliği görmek güç. Şunu biliyoruz; paranız varsa Türkiye sınırlarından Nusra veya ÖSO bölgelerinden istediğiniz şeyi sokup, 1,500 kilometrelik bir hatta dolaştırabilirsiniz. Sevkiyatlar IŞİD bayrakları sallayan örgüt mensuplarınca değil, profesyonel kişilerce yürütülüyor. Dolayısıyla diğer örgütlerin kullandığı Hatay-Kilis hattı açık olduğu sürece IŞİD lojistik akışını sürdürecektir.”

Cihatçılar Türkiye’ye mi?

Cerablus’un, geçtiğimiz yıl Tel Abyad’da yaşananların bir benzerine sahne olması da olası. Menbiç sakinlerine göre, yaklaşık 2 bin arabadan oluşan bir IŞİD konvoyu, SDG ilerleyişinin mutlak zafere doğru olduğunun anlaşılması üzere Cuma günü Menbiç’i terk ederek kuzeye, yani Cerablus yönüne kaçtı. Menbiçliler, bu konvoyda cihatçıların kendi aileleri ile saldırılar karşısında canlı kalkan olarak kullanılmak üzere beraberinde götürdükleri sivillerin de bulunduğunu aktarıyor. IŞİD konvoyunun kentten kaçışını, harekata destek veren ABD insansız hava araçları da teyit ediyor.

Geçtiğimiz yıl IŞİD’in Tel Abyad’ı kaybetmesinin ardından, savaştan ötürü Türkiye’ye yönelen sığınmacı akını sırasında pek çok cihatçı da Türkiye’ye giriş yapmıştı. Özellikle Tel Abyad’dan girişlerden sonra Türkiye’de artan IŞİD eylemleri, kamuoyunda aynı örüntünün tekrarlayabileceği yönünde endişe oluşturuyor. Ancak Taştekin’e göre, Türkiye veya diğer coğrafyalarda eylemler mümkünse de, hala IŞİD kontrolündeki Cerablus’un savunulması IŞİD için daha büyük bir öncelik: “Menbiç’ten kaçanlar Türkiye’ye geçip, buradan IŞİD kontrolündeki başka Rakka veya Musul’a geçiş yapmayı deneyebilir ancak öneminden ötürü Cerablus’un savunulması daha ciddi bir hedef.”

‘IŞİD’in Türkiye’yle ilişkisi farklı’

Taştekin, Menbiç’in kaybıyla IŞİD’in Türkiye’de eylem ihtimali arasında paralellik kurulmasınınsa örgütün stratejik hedefleriyle çok da uyumlu olmadığını aktarıyor: “Tel Abyad’ın kaybedilmesinden sonra, Suruç ve Ankara’da gerçekleştirilen saldırılara benzer eylemler denenmesi sürpriz olmaz ama IŞİD’in zaten her an her yerde eylem yapabilecek durumdaki yapısının altı çizilmeli. Yalnızca bir olayla doğrudan bağlantılı eylemler beklemek doğru olmayabilir. IŞİD’in Türkiye için çok özel bir stratejisi var. Hala Türkiye’deki boşluklar ve imkanlardan faydalandığı için devlet ve toplumla doğrudan düşmanlaşmadan eylemler yapıyor. Türkiye devleti her şeye rağmen bazı şeyleri esnek ve tutarsız yürüterek IŞİD’in işini kolaylaştırıyor; tutuklamalar ve soruşturmalardaki delil yetersizliği salıvermeleri gibi… Türkiye’nin politika değiştirmesini önlemek için eylemler ortaya koyuyor ama gerçekleştirilen eylemlerden IŞİD’in Türkiye’yi Fransa gibi görmediği anlaşılıyor.”