Doğu Eroğlu (20 Haziran 2013 BirGün Gazetesi)
Son 20 günde polis memurlarının uyguladığı şiddetten, demokratik haklarını kullanan vatandaşlar kadar milletvekilleri de nasiplendiler. Muhalefet partilerinin AKP’yi yıllardır kaldırmaya davet ettiği milletvekili dokunulmazlıkları, fiili olarak sokakta bozulmuş oldu. Polis şiddetinin birebir muhatabı olan ve yurttaşlara uygulanan şiddete tanıklık eden milletvekilleri, Gezi Parkı Direnişi boyunca yaşadıklarını BirGün’e anlattılar.
Aylin Nazlıaka, CHP Ankara Milletvekili: “Bu süreçte her türlü hak ihlali gibi, milletvekili dokunulmazlıkları da görmezden gelindi. 1 vekilimizin burnu kırıldı, ben dâhil pek çok vekil tartaklandı. Bulunduğumuz yerlere biber gazları atıldı, kimyasal içerikli sular sıkıldı. Ben de, polis şiddetinin en dizginsiz haline Kızılay AVM’deki gözaltılar sırasında şahitlik ettim. Polis müdahaleleri sırasında hem kendim, hem de eylemciler adına endişe duydum. Ancak cesaretin tanımı korkmamak değil, korkuya rağmen inandığımız değerler adına mücadele etmektir. Gençler bu direnişte fişlenmeyi, gelecekte iş bulamamayı göze alarak demokratik hakları için mücadele ediyorlar. Milletvekilleri olarak biz daha fazlasını yapmalı, şiddet içermeyen eylemlerde pasif direnişçileri korumalıyız.”
Hasip Kaplan, BDP Şırnak Milletvekili: “Devlet terörü diyebileceğimiz bu olayları geçmişte Şırnak’ta, Diyarbakır’da, Batman’da yaşadık. Ahmet Türk, Sevahir Bayındır saldırıya uğradığında meclisteki partiler sessiz kaldılar. Demokratik hakların kullanımı karşısına dikilen şiddetin kendilerine bumerang gibi dönebileceğini hesaba katmadılar. Yasal haklarını kullanan yurttaşlara uygulanan orantısız şiddet derhal son bulmalıdır. Savaş zamanında bile hastanelere, evlere gaz bombası atılmazken, İstanbul ve Ankara’da revir olarak kullanılan otellere, hastanelere polis gaz bombaları atıyor. Polise bu emirleri siyasal iktidar veriyor. 1 Haziran’da Taksim’e giren ilk kitlenin içerisindeydim ve alanda biber gazından başka bir şey yoktu. Ethem Sarısülük’ün cenazesine yapılan müdahale sırasında da oradaydım. Polis her yere, her etkinliğe saldırıyor. Artık buna ‘Dur’ demenin zamanı geldi.”
Ramis Topal, CHP Amasya Milletvekili: “Durumun kritik olduğunu, polis müdahalesi olacağını öğrenince Gezi Parkı’na gittim. Vardığımda müdahale gerçekleşmiş, Divan Oteli’nin önünde kargaşa vardı. Kapının önünde bekleyen polislerden, oteldekilerin çok tedirgin olduğunu, beş metre geriye çekilmelerini rica ettim. Milletvekili olduğumu söyleyip kimliğimi göstermeme rağmen önce biri tekme savurdu, ardından da polisler kolumdan çekerek beni aralarına aldılar. Bir tanesi kaskıyla yüzüme vurdu. Bu darbe sonucunda burnum kırıldı ve ameliyat olmak zorunda kaldım. Belki orada beni korumaya çalışan basın mensupları olmasaydı, vatandaşların ve kızımın gözleri önünde polisler tarafından linç edilecektim. Görüştüğüm partili arkadaşlarıma ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na artık fiili olarak milletvekili dokunulmazlığı diye bir şey olmadığını, halkı korumak üzere eylemlere gidecek tüm vekillerin kendilerini korumak için gerekli önlemleri alması gerektiğini söyledim. Başbakan ve iktidar bu işi sakin kafayla yeniden değerlendirsinler, ülke onların inadı yüzünden farklı bir noktaya doğru gidiyor.”
Pek çok vekil etkilendi
Eylemlerdeki polis şiddetinden etkilenen milletvekilleri Kaplan, Topal ve Nazlıaka’dan ibaret değil. Yurttaşları korumak isteyen CHP milletvekilleri İlhan Cihaner ve Sezgin Tanrıkulu ile BDP’li Sırrı Süreyya Önder de biber gazından etkilenenler arasındaydı.