Doğu Eroğlu (16 Temmuz 2013 BirGün Gazetesi)
Eskişehir Valisi Güngör Azmi Tuna’nın önce “yürüyüşe katılanlar birbirlerine zarar vermiştir” dediği, sonradan “esnaf yapmıştır” açıklamasını yaptığı, 2 Haziran’ın 3 Haziran’a bağlayan gece Ali İsmail Korkmaz’ın darp edildiği olayda yer alanların polisler olduğu belirlendi. Beşik Otel’in güvenlik kayıtlarında eşkâli görünen kişilerden birinin, Eskişehir’deki basın açıklamalarını ve eylemleri takip eden sivil polis memurlarından biri olduğu, yaptıkları demokratik eylemlerde devamlı sivil polislerin taciziyle karşılaşan kişi ve kurumların teşhisiyle ortaya çıktı. Eskişehir’de demokratik protesto hakkını kullanan pek çok kurumun üyeleri, otelin güvenlik kameralarındaki görüntülere yansıyan şahıslardan birinin, Eskişehir’de görev yapan polislerden biri olduğunu doğruladı. Beşik Otel güvenlik kayıtlarında eli sopalı gruplarla hareket eden ve polis olduğu ve Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde görev yaptığı iddia edilen şahsın, 11 Kasım 2012’de Halkların Demokratik Kongresi’nin açlık grevlerinin 67’nci gününde yaptığı basın açıklamasında, 4 Eylül 2012’de Anadolu Üniversitesi’nde öğrenci gruplarının kayıt destek masası açmak istemesi üzerine yapılan polis müdahalesinde ve 18 Aralık 2012 ODTÜ olayları sonrasında Anadolu Üniversitesi’nde yapılan protesto sırasında çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı. Eskişehir’deki demokratik kitle örgütlerinin polis olduğu yönünde açıklamada bulunduğu şahıs, tüm fotoğraflarda eylemleri diğer polis ve sivil giyimli kişilerle belirli bir mesafeden takip ederken görülüyor.
Sivillerin alınması hedef saptırma mı?
Tüm kurumların açıklamalarına, görüntü kayıtlarındaki kişilerin polis olduğuna yönelik şüphelere karşın 15 Temmuz’da başlatılan gözaltı operasyonunda polislerin yer almaması, sivillerin gözaltına alındığı operasyonun kamuoyuna, “Ali’nin failleri yakalandı” biçiminde yansıtılması, akıllara “Emniyet fail polisleri saklıyor mu?” sorusunu getirdi.
Savcılığı talebi üzerine Eskişehir Emniyet Müdürlüğü 2 Haziran’ı 3 Haziran’a bağlayan gece çalışan polislerin listesi yerine, olayın tanıklarının teşhis yapabilmesi için Eskişehir’de görev yapan yaklaşık 500 polisin fotoğraflarını göndermiş, Emniyet tarafından savcılığa iletilenlerin teşhise imkân vermeyecek ölçüde yakın çekim fotoğraflar olduğu ileri sürülmüştü.
Sivil-polis el ele
Eskişehir’de 1 Haziran ve 2 Haziran geceleri yaşanan diğer olaylar da, Eskişehir’de sivil polislerin ellerinde sopa ve coplarla sokağa indiğini doğruluyor. O iki gece sokaklarda resmi üniformalı polislerin ve sivil giyimli şahısların şiddetiyle karşılaşanların BirGün’e yaptıkları açıklamalar, kentteki sivil polis terörünü doğrular nitelikte.
Caner Ertay, Anadolu Üniversitesi öğrencisi: “Ali İsmail’in darp edildiği akşam, aynı sıralarda ben de çevik kuvvet polisler tarafından sığındığım otoparkta darp edildim. Bir süre sonra çevik kuvvet polisleri oradan ayrıldı; yaklaşık yarım saat sonra sivil polisler olay yerine geldiler. Ali İsmail’le yarım saat arayla darp edildik; iki olayın birbirine yakın yerlerde gerçekleşmesinden ve olayların saatleri itibarıyla, ikimizi de aynı kişilerin darp etmiş olma ihtimali mevcut. Ancak bana sopa ve coplarla saldıranlar çok dikkatliydiler. Özellikle sakatlamak maksadıyla belime, bacaklarıma, sırtıma ve dizlerime vurdular. Ali İsmail’i darp edenler arasında sivil polislerin yanı sıra sivil şahısların da olduğunu düşünüyorum zira beni döven sivil polisler kafa ve göğüs gibi hayati bölgelere vurmamak için çok dikkatli davranıyorlardı.”
Görkem Bilenoğlu, Anadolu Üniversitesi Öğrencisi: “1 Haziran sabaha karşı, yani Ali İsmail Korkmaz’ın öldüresiye dövüldüğü gecenin öncesindeki sabah saat 05.30 civarında Yunus Emre Caddesi üzerindeki AKP il binası yakınlarında polis müdahalesi başladı. Polisin şiddetli saldırısı üzerine ara sokağa kaçtık ve yaklaşık 15-20 kişi etraftaki apartmanlara sığındık. Saldırıdan yarım saat sonra, olayların sona erdiğini düşünerek dışarı çıktık ve ana caddede yürümeye başladık. O sırada Eskişehir’i çok iyi bilmeyen bir arkadaşım, civardaki sivil giyimli üç kişiye adres sormak üzere yaklaştı. Biz onlara adres soracakken, onlar bize ardı ardına sorular yönelttiler. Daha, “Siz kimsiniz, niye bunları soruyorsunuz” dememize kalmadan coplarla saldırıya geçtiler. Küfürler eşliğindeki darp birkaç dakika sürdü. Kollarımızı kıvırıp bizi polis araçlarına doğru götürdükleri sırada olan bitene itiraz ettim. Bunun üzerine beni gerisin geriye götürdüler; tekmelerle tekrar saldırdılar. O sırada kim olduğunu göremediğim bir şahıs odunla sırtıma vurdu, bir başkasıysa boğazımı sıktı. Bizi darp eden kişilerin polis olup olmadığını bilmiyorum ancak polisle müthiş bir uyum içerisinde çalışıyorlardı.”
‘Katilleri biz de tanıyoruz, Vali de’
Eskişehir Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı BirGün’e yaptığı açıklamada, katilleri Eskişehir Valisi Güngör Azmi Tuna’nın da, kendilerinin de tanıdığını belirtti. Şanlı, “Vali ilk önce ‘arkadaşları yapmıştır’ dedi, şimdi de ‘esnaf yapmıştır’ diyor. Bu açıklamalardan, Eskişehir Valisi’nin katilleri tanıdığını anlıyoruz. Tanıdığı katilleri adalete teslim etmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu faili meçhulün sorumlusu Vali Tuna’dır. Otelin güvenlik kamerası görüntüleri herkes tarafından izlendi; gençlerin elinde polislere veya diğer vatandaşlara tehdit oluşturabilecek hiçbir şey yok. Ona rağmen büyük bir öfkeyle saldırıyorlar. Görüntülerde yüzünde gaz maskesi olanların hepsi polis, çünkü gençlerin hiçbirinde gaz maskesi yoktu” diye konuştu. Görüntülerde sivil şahıslar olduğu iddia edilen kişilerin de polislerle işbirliği içinde çalıştığını, kayıtlardan birinde polisler bir genci tutarken sivil giyimli bir şahsın elindeki odunla gencin sırtına vurduğunun altını çizen Şanlı, “Demek ki o kişiler sivil veya polis, bu işte birlikteler” açıklamasını yaptı. Şanlı, güvenlik kayıtlarında eşkâli açıkça gözüken şahısların, sendikanın geçmişteki eylem ve basın açıklamalarında da bulunan sivil polisler olduğunu belirtti: “Sendika eylemlerinden görüntülerdeki polisleri sima olarak tanıyoruz. Daha önce gördüğümüz kişiler.”
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt da, yaptığı açıklamalarda kentteki demokratik kitle örgütlerinin iddialarını destekledi. BirGün’e konuşan Kurt, görüntü kayıtlarındaki şahısların yerel bazda siyaset yapan tüm kitle örgütlerinin üyeleri ve basın emekçilerinin tanıdığı kişiler olduğunu söyledi. Kurt, “Hepsinin eşkâlleri, yüzleri belli ancak Emniyet kamuoyundan gerçekleri saklıyor. 2 Haziran’ı 3 Haziran’a bağlayan gece hangi polis memurlarının sivil görev yaptığına ilişkin Eskişehir Emniyet Müdürlüğü’nün elinde bir liste olması lazım. Bu listeyi kamuoyuna ve savcılığa vermediği takdirde Emniyet bu işin üzerini kapatmış, cinayeti faili meçhul hale getirmiş olur” diye konuştu.