Doğu Eroğlu (5 Ağustos 2013 BirGün Gazetesi)
Emniyet’in teşhis oyununu BirGün bozdu. Eskişehir’de 2 Haziran’ı 3 Haziran’a bağlayan gece Ali İsmail Korkmaz’ın eli sopalı kişilerce ölesiye darp edilmesiyle ilgili şüpheliler ve 6 polis memuru 23 Temmuz’da, yani olaydan tam 51 gün sonra, tanıkların karşısına teşhis için çıkartılmıştı. Yüzleşmede, aradan geçen sürede eşkâlleri değişen polisleri teşhis edemeyen tanıklar, olayda yer alan polisleri BirGün’ün ulaştığı fotoğraflardan teşhis ettiler. Ali İsmail ve pek çok göstericinin darp edildiği anları gösteren Beşik Otel güvenlik kayıtlarına da yansıyan şahısların, Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polis memurları Hüseyin Kadir E., Selçuk B. ve Şaban G. olduğu anlaşıldı.
16 ve 17 Temmuz tarihlerinde BirGün’de çıkan haberlerde, Ali İsmail Korkmaz’ın darp edildiği güvenlik kaydı görüntülerindeki sivil giyimli şahıslardan ikisinin polis olduğu belirtilmiş, soruşturmanın seyri de bu haberlerle birlikte değişmişti. 16 Temmuz tarihli haberin Korkmaz Ailesi’nin avukatları tarafından soruşturma dosyasına sunulmasının ardından savcılık, tanıklar ile şüphelileri Jandarma İl Komutanlığı’nda yüzleştirmek zorunda kalmıştı. Aralarında 16 Temmuz tarihli haberde ismi geçen Hüseyin Kadir E. ve 5 polisin daha olduğu 22 kişi tanıkların karşısına çıkartılmış ancak aradan geçen 51 günün ardından tanıklar teşhis yapmakta zorlanmış, 4 kişinin o gece gördükleri şahıslara “benzediğini” belirtmişlerdi. Güvenlik görüntülerine de yansıyan polislerin eşkâllerinde yaptıkları değişiklikler yüzünden, tanıklar hiçbir polisi teşhis edememiş, teşhis edilen 4 kişinin polis olmadıkları anlaşılmıştı.

Oyunu fotoğraflar bozdu
Yüzleşmedeki bu oyunu bozansa BirGün’ün ele geçirdiği fotoğraflar oldu. Polisin el koymasının ardından 18 dakikalık kısmının silindiği tespit edilen Beşik Otel güvenlik kayıtlarında ekrana yansıyan şahısların fotoğraflarına ulaşan BirGün, bulguları yüzleşmeye katılan tanıklardan biriyle değerlendirdi. Olayın tanığı, fotoğraflardaki Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polis memurları Hüseyin Kadir E., Selçuk B. ve Şaban G.’nin olay gecesi Sanayi Sokak’taki müdahaleyi gerçekleştiren şahıslar olduğunu doğrularken, Hüseyin Kadir E. ve Şaban G.’nin yüzleşmede yer aldığını ancak aradan geçen 51 günden, pek çok birbirine benzer kişinin karşılarında olmasından ve şahısların eşkallerinin değişmiş oluşundan ötürü polisleri teşhis edemediğini belirtti. Beşik Otel güvenlik kayıtlarında eşkâli çok net biçimde gözüken bıyıklı polis memuru Hüseyin Kadir E.’nin teşhiste bıyıksız olduğunu, saçlarının ise boyanmış olabileceğini söyleyen tanık, Şaban G.’nin de eşkâlinde çeşitli değişiklikler olduğunu, Selçuk B.’nin ise teşhise getirilmediğini söyledi. Tanık, “Bu gördüğümüz fotoğraflar, o gece orada olanlara ait. Ancak teşhis sırasında bu şahıslar çok farklılardı. O kadar zaman sonra teşhiste birbirine çok benzeyen şahıslar arasından Ali İsmail’in ölümünden sorumlu polisleri tanımamız mümkün olmadı” diye konuştu.
Güvenlik kayıtlarındaki polis teşhise getirilmedi
2 Haziran gecesine ait Beşik Otel güvenlik kayıtlarının basına sızan kısmında, dört şahsın eylemcileri cop ve sopalarla darp ettiği görülüyor. Kayıtlarda göstericilere en sert müdahalelerde bulunan kişininse, görüntülerin bir kısmında yüzünde gaz maskesi bulunan, kimi yerlerinde ise yüzü gözüken Selçuk B. olduğu görülüyor. 2 Haziran’ı 3 Haziran’a bağlayan gece 00.15’te iki göstericiye elindeki copla saldıran Selçuk B., daha sonra kendisine yaklaşmakta olan bir diğerine vurmak için pozisyon alıyor. Selçuk B.’nin göstericiyi yakaladığı sırada olay yerine Şaban G. yaklaşıyor. Copladıkları göstericiyi kollarından ve kıyafetlerinden tutan Şaban G. ve Selçuk B., sivil olduğu zannedilen bir başka şahsın elindeki odunla göstericiye vurmasına izin veriyorlar. Daha sonra elinde gaz maskesi ve copla Hüseyin Kadir E. de görüntüye giriyor.
Basına yansıyan görüntü kayıtlarında en çok dikkat çeken şahıslardan biri olan ve fiziksel görünümü daha önceki tanık ifadeleriyle de örtüşen Selçuk B., teşhise gönderilmedi. Eskişehir’de görev yapan bir avukat konuyla ilgili BirGün’e şu açıklamalarda bulundu: “Selçuk B. isimli şahsı tanıyoruz. Kendisi terörle mücadele şubede görevli diğer polisler kadar sokaklarda gezen, basın açıklamaları veya eylemler sırasında görev yapan bir memur değil. Ancak son dönemdeki gözaltılarda, insanları en çok hırpalayan, ismi kötü muamele ve işkenceyle en çok anılan polislerden biri. Tanık ifadelerinde, ‘kır ve hafif uzun saçlı’ olarak tarif edilen sivil giyimli şahıs, polis memuru Selçuk B.’den başkası değil.”
Herkes polisi işaret ediyor, polisler ifade vermiyor
Ali İsmail’in polislerce darp edilmesi sonucu beyin kanaması geçirdiğine ilişkin iddialara Eskişehir Valisi Güngör Azmi Tuna önce “yürüyüşe katılanlar birbirlerine zarar vermiştir” cevabını vermiş, sonradan “esnaf yapmıştır” açıklamasını yapmıştı. AKP’li Hüseyin Çelik ise basında yer alan haberlerin kışkırtıcı olduğunu belirtmiş ve “Polisi ve yargıyı itibarsızlaştırmak için özel bir gayret sarf edilmesini anlamlı bulmuyorum” demişti.
Ali İsmail’in ağabeyi Gürkan Korkmaz olayların başından itibaren polisi işaret etmiş, olayın otobüs şoförü Serkan Kavak’la ilişkilendirilmesi üzerine, “Faillerin arasında polisler de var. Bundan artık eminiz. Bize günah keçisi vermesinler, failleri versinler. Medyada bilgi kirliliği yaratıp, hedefleri saptırıp, günah keçileri yaratmasınlar” ifadelerini kullanmıştı. Görüntülerdeki kişilerin polis olduğunun BirGün tarafından tespit edilmesi üzerine açıklamalarda bulunan baba Şahap Korkmaz ise “Emri veren Başbakan olayların üzerini örtmeyi sürdürüyor ve poliste güven kaybı olmaması için katillerin adalete teslim edilmelerini engelliyor. Görüntüleri sildikleri gibi şimdi de katilleri saklıyorlar” diye konuşmuştu.
Daha önce BirGün’e konuşan isimlerden Eskişehir Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı, güvenlik kayıtlarında eşkâli açıkça gözüken şahısların, Eğitim-Sen, KESK ve kentteki diğer demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği eylem ve basın açıklamalarında da her daim bulunan sivil polisler olduğunu belirtmiş, “Sendika eylemlerinden görüntülerdeki polisleri sima olarak tanıyoruz. Daha önce gördüğümüz kişiler” demişti.
Polis 1 Haziran’da taktik değiştirdi
Beşik Otel’in güvenlik görüntülerinde Sanayi Sokak’ta eylemcileri darp eden kişilerden üçünün polis olduğunun kesinleşmesi, BirGün’ün daha önce öne sürdüğü sivil-polis işbirliği ihtimalini güçlendirdi. Aydınlık Gazetesi’nin 19 Temmuz tarihli haberinde, gazete muhabirlerine konuşan bir polis Eskişehir’de ‘Balyoz Timi’ adı verilen bir ekip kurulduğunu iddia etmiş, Emniyet’in Terörle Mücadele ve Güvenlik Şube birimlerinden seçilen 30-40 kadar polisin sivil kıyafetler giyerek ara sokaklara konuşlanıp eylemcileri dövdüğünü belirtmişti.
Aydınlık’ın haberi üzerine açıklama yapan Eskişehir Valiliği iddiaların hayal ürünü olduğunu savunsa da, sivil giyimli polisler ile sivil şahısların oluşturduğu çetelerin, Eskişehir halkının tepkisinin yükseldiği günlerde kusursuz bir uyumla çalışmış oluşu, Balyoz Timi iddialarını kuvvetlendiriyor. BirGün’e daha önce açıklamalarda bulunan Caner Ertay ve Görkem Bilenoğlu isimli Eskişehirli öğrenciler de çetenin varlığını doğrulamış, Ertay 2 Haziran gecesi, Bilenoğlu ise 2 Haziran sabahı polis ve sivillerden oluşan eli sopalı çetelerce nasıl darp edildiklerini anlatmışlardı. Eskişehir’de protestoların 31 Mayıs’tan 3 Haziran’a kadarki bölümüne katılan diğer yurttaşların ifadeleri de, polisteki ani taktiksel değişimi gözler önüne seriyor. Protestoların başladığı 31 Mayıs gecesinde çevik kuvvet birimlerinin çemberler kurarak kentlileri hapsettiği, ardından ara sokaklarda pek çok kişinin darp edilerek gözaltına alındığı belirtiliyor. Çevik kuvvetin 31 Mayıs’ta kimi göstericilerin kollarını kırarak ve kafa travması yaşamalarına sebebiyet vererek, aralarında avukatların da bulunduğu 168 kişiyi gözaltına alması, Emniyet ve Valiliğe karşı büyük tepki oluşmasına yol açtı. O akşam 45 avukat emniyete gitti, polis şiddeti demokratik kitle örgütleri arasında ise infiale yol açtı. 31 Mayıs gecesi yapılan müdahalelerin kentte büyük tepki yaratması üzerine yöntem değişikliğine giden emniyet, 1 ve 2 Haziran gecelerinde sivil giyimli polisleri sokaklara sürdü. İki gece boyunca 100’den fazla kişi sivil giyimli şahıslarca darp edildi; çevik kuvvet ise alıkoyduğu kişileri darp etti ancak neredeyse kimseyi gözaltına almadı. Dövülenler sokaklarda terk edildi.
Fırıncı meselesinin altından da polis çıktı
Görgü tanıklarının ve kentlilerin BirGün’e yaptıkları açıklamalar, Ali İsmail’in darp edildiği sokakta bulunan Harman Fırın hakkındaki tartışmaları da aydınlığa kavuşturdu. Harman Fırın hakkında pek çok iddia ortaya atılmış, Ali İsmail’in öldüresiye dövüldüğü Sanayi Sokak’ta yaşananlarda fırın sahibi ve çalışanlarının payı olduğu, bu kişilerin Ali İsmail ve diğer pek çok göstericinin darp edilmesinde aktif rol oynadığı öne sürülmüştü. Ancak görgü tanıklarının ve Eskişehirlilerin BirGün’e anlattıkları, fırının kamuoyun hedefi haline gelmesinde de polisin parmağı olduğunu ortaya çıkardı. Görgü tanıklarına göre, polisler o gece açık olan fırından aldıkları çok sayıda odunu hem kendileri kullandılar, hem de beraber çalıştıkları sivil şahıslara dağıttılar. Polis ve sivillerden oluşan çeteler, 2 Haziran’ı 3 Haziran’a bağlayan gece pek çok kişiyi darp ettiler. Ali İsmail’in Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yoğun bakıma alınmasının ardından sivil giyimli polisler 4 Haziran sabahı fırını bir defa daha ziyaret ettiler. Sabah 09.00 sularında fırına giden polisler, fırının görüntü kayıtlarını istediler. 6 adet güvenlik kamerası bulunan Harman Fırın’daki görüntü kayıtlarını kopyalayan polis, 5 Haziran günü yeniden fırına gelerek görüntü kayıtlarının yer aldığı hard diske el koydu. Sanayi Sokak’ta yaşananlar tamamen Balyoz Timi’nin eseri olsa da, Eskişehirlilere göre kentteki tepkinin fırına yönelmesini sağlayan da, polisin kasıtlı olarak fırın hakkında söylentiler. Ali İsmail’in yaşamını yitirmesinin ardından Harman Fırın’ın adı öne çıkmış, pek çok kişi fırın sahibine ve çalışanlarına tepki göstermişti.
Ne olmuştu?
Ali İsmail Korkmaz, 2 Haziran gecesi Eskişehir’de Gezi olayları kapsamında başlayan yürüyüşe katılmış, Yunus Emre Caddesi’ndeki AKP İl Başkanlığı’nın önüne gitmek isteyen korteje çevik kuvvet sert müdahale etmişti. Polis, biber gazıyla yaptığı müdahale ile göstericileri ara sokaklara kaçmaya zorlamış, göstericiler kaçtıkları sokaklarda ise sivillerden ve sivil giyimli polis memurlarından oluşan eli sopalı çetelerle karşılaşmışlardı. Bu gruplarca iki defa darp edilen Ali İsmail Korkmaz başına çok sayıda darbe almış, daha sonra gittiği hastanede ise tedavi görememişti. Olaydan 20 saat sonra tam teşekküllü bir hastanede muayene edilen ve tedavisine başlanan Ali İsmail, 37 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşamını yitirmişti. Ali İsmail’in ölümüyle ilgili yalnızca otobüs şoförü Serkan Kavak tutuklanmış, hiçbir polis hakkında işlem yapılmamıştı.