Doğu Eroğlu (6 Ağustos 2013 BirGün Gazetesi)

Bozüyük’ün İçköy köyü yakınlarındaki taş ocakları, köylüleri isyan ettirdi. Köy arazisi içerisinde kalan evlere 20 metre, pek çok çocuğun öğrenim gördüğü ilköğretim okuluna ise 200 metre uzaklıkta bulunan taş ocaklarının yarattığı kirlilik ve yıkım, bölgede yaşamayı imkânsız hale getiriyor.

Bilecik’in Bozüyük ilçesinde bulunan İçköy ve Kovalıca köyleri yakınlarına kurulan taş ocaklarının yol açtığı çevresel etkiler, köy sakinlerinin yaşamlarını cehenneme çevirdi. Taş ocaklarında patlatılan dinamitlerin çevreye yaydığı toz tabakası bölgedeki tüm bitki örtüsünü kapladı. Taş ocağından yayılan toz, tarımsal üretimi ve hayvancılığı olumsuz etkilediği gibi, devamlı tozlu havayı soluyan köylülerde sağlık sorunları da baş gösterdi. Köyün içme ve kullanma sularının büyük bir kısmının da üretimde kullanılmak üzere taş ocaklarına yönlendirilmesi, köylülerin gündelik yaşamlarını da derinden etkiledi. Çoğunluğu inşaat işçisi olan köylüler, ellerini yıkayacak su bile bulamazken, çamaşır ve bulaşık yıkayacak su bulunamaması da şikâyet konusu.

Köylere son derece yakın mesafelerde bulunan taş ocaklarında kullanılan dinamitler, köydeki evlerde de büyük hasara yol açtı. Dinamit patlamalarının yaklaşık 5 şiddetindeki depreme eşit bir sarsıntı yarattığını belirten köylüler, yapılarda oluşan derin çatlaklar yüzünden evlerine girmekten korkar oldular. İçköy’deki durumu BirGün’e anlatan Hüseyin Ağlar, resmi makamlara yaptıkları başvuruların, taş ocaklarının ruhsatlı olduğu gerekçesiyle dikkate alınmadığını, ekolojik dengeyi bozan ve köylülerin yaşamlarına olumsuz etki yapan taş ocaklarının yargı tarafından görmezden gelindiğini aktardı. Ağlar, “Yaptığımız suç duyuruları hakkında takipsizlik kararı verdiler. Yıllardır bu mücadeleyi veriyorum ve sürekli tehdit telefonları alıyorum. Bizim şikâyetlerimiz dikkate alınmadığı gibi, imar kirliliği yarattığım iddiasıyla Bozüyük Belediyesi tarafından mahkemeye verildim. Bölgedeki taş ocaklarını işleten Hasan Sümer’e Bozüyük’te kurulmak üzere 27 tane daha ocak ruhsatı verildiğini biliyoruz. Devlet ve şirketler bizi resmen aşağılıyorlar. Ne olacak, kapitalist sistem bizi yiyecek mi?” diye konuştu.