Adana’daki yolsuzluklarla ilgili haber ve yazıları yüzünden Adana Valisi Coş’un talimatıyla evi basılan Taner Talaş, kentteki “Vali Terörü”nü BirGün’e anlattı

Doğu Eroğlu (20 Kasım 2013 BirGün Gazetesi)

AdanaMedya.com internet haber portalının editörlüğünü yapan Taner Talaş, Adana İl Özel İdaresi’ne ait yolsuzluk iddialarını gündeme taşımaya başladı. Vali Coş’a yakın bazı isimler, Talaş’a dikkatli olması gerektiği, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un “düşmanlığının çok sert ve tehlikeli olduğu” yönünde uyarılarda bulundular. Bu uyarılara kulak asmayan Talaş, Adana İl Özel İdaresi’nin karıştığı yolsuzluklar hakkında haber ve yazılar yayınlamaya devam etti. Talaş’ın Vali Coş, Adana Emniyeti ve Valiliğe bağlı diğer birimlerle yaşadığı amansız savaş da bundan sonra başladı.

Önce AdanaMedya.com editörü Taner Talaş’ın ağabeyi Bülent Talaş’ın evi basıldı. 15 Şubat 2013 sabaha karşı 03.00’te Bülent Talaş’ın evine baskın yapan emniyet mensupları, kendilerine telefonla yapılan bir ihbar uyarınca, “Vali Coş hakkında iftiralar içeren isimsiz bir mektup” aradılar. Bülent Talaş’ın evine yapılan baskında hiçbir suç unsuruna rastlanmadı. Taner Talaş’ın yaptığı haberler üzerine ağabeyinin evinin basılması ulusal basında yer buldu. Buna rağmen Talaş’a yapılan baskılar son bulmadı. İlk baskından bir hafta sonra, 22 Şubat tarihinde bu kez Taner Talaş’ın evine ve işyerine baskın yapıldı. Yapılan aramaların ardından Taner Talaş ifade vermek üzere Adana Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne (KOM) götürüldü. Savcının salıverilmesine ilişkin talimatına karşın, Talaş 8 saat Emniyet’te tutuldu. Daha sonra Talaş’a Vali Coş’a hakaret içeren isimsiz bir mektup kaleme aldığı iddiasıyla dava açıldı. Buna ek olarak Talaş’ın editörlüğünü yaptığı AdanaMedya.com adresi kapatılmaya çalışıldı, Talaş’ın sahibi olduğu ticari işletmeye ise ceza yağdırıldı. Talaş, Vali’nin aleyhinde açtığı bir hakaret davasından beraat etti, isimsiz mektuplarla ilgili dava ise sürüyor. Taner Talaş, Adana Valiliği hakkındaki yolsuzluk haberleri sonrasında yaşadıklarını BirGün’e anlattı.

Ağabeyinizin ve sizin ev ile işyerlerinizin basılmasına yol açan isimsiz mektupta ne yazıyor?

Operasyonlara sebep mektup, ağabeyimin evine yapılan baskının bir ay öncesinde Sözcü Gazetesi’nde yer aldı. Bu isimsiz mektubun benim tarafımdan yazıldığı ve TBMM’ye, hükümet yetkililerine ve yargı organlarına gönderildiği iddia ediliyor. Mektupta Vali Coş’un karıştığı yolsuzluklardan, Vali’nin işlediği iddia edilen suçlardan bahsediliyor. Ancak mektupta yazanlar zaten hakkında haberler yapılmış, kamuoyunca bilinen olaylar. Dolayısıyla mektupta bir suç unsuru yok, ben yollasaydım bile suç işlememiş olurdum yani. Benzer iddiaları AKP Adana milletvekili Ali Küçükaydın’da gündeme getirdi ve İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Ama Vali Coş korkup Küçükaydın hakkında suç duyurusunda bulunamadı.

Ağabeyiniz Bülent Talaş’ın evinin basılması, Emniyet’e telefonla yapılan bir ihbarla ilişkilendiriliyor. Sizse böyle bir ihbarın aslında olmadığını söylüyorsunuz. İddia edilen ihbara ilişkin yapılan araştırmadan ne sonuç çıktı?

Emniyet yetkilileri bir vatandaşın telefonla ihbarda bulunduğunu, ağabeyimin evinde Vali Coş hakkında hakaretler içeren mektuplar bulunduğunu, mektupların imha edilmek üzere olduğunu söylüyor. Bu ihbar polis fezlekesine, “Bülent Talaş isimli şahsın, Adana Valisi’ne yapmış olduğu iftira mektuplarını ikametinde bulundurduğu” biçiminde giriyor. Anlayacağınız Emniyet daha mektupları görmeden “iftira” içerdiklerine hükmetmiş bile! Kim tarafından yapıldığı bile bilinmeyen, böyle saçma sapan bir ihbar üzerine ev basılır mı? İlgili kişi Vali’nin hedefinde olunca basılıyor işte! Baskın olunca hemen ağabeyimin evine gittim, oradaki polislere ne olduğunu sorduğumda bana cevap bile veremediler. Başlarını öne eğdiler, gözümün içine bakamadılar. Böyle bir ihbar üzerine ev aramasına onay veren savcı Mehmet Çömük hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu soruşturma başlattı. HSYK 2. Dairesi yakında soruşturmayla ilgili kararını açıklayacak. İhbarı yürürlüğe koyan emniyet amirleri hakkında da dava açtık. Mahkeme, ihbarın doğruluğunun ispatlanamadığı yönünde görüş bildirdi. Yargılama sonucunda KOM Şube Müdürü ve Emniyet Müdürü ceza almadılar, yine olan gariban nöbetçi emniyet amirine oldu. Tek cezayı o aldı… 

Ağabeyinin evine yapılan baskının bir hafta sonrasında sizin ev ve işyeriniz basılarak arandı. O baskınlarda hakkınızda herhangi bir suç deliline ulaşılabildi mi?

22 Şubat’ta operasyon yapıp “mektup” aradılar. Üzerinde ıslak imzam bulunan, adım-soyadımla kaleme aldığım, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na gönderdiğim, kamuoyunca ve resmi makamlarca bilinen mektuplara el koydular. Bunları hâkimlere anlatırken, mahkemede “Suç unsurunda rastlanmadı” diye ifade verirken gerçekten utanıyorum. Baskından sonra beni Adana Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne götürdüler. Organize suç demek çete demek; hâlbuki bana yönelttikleri suçlama “mektup yazmak.” Organize Suçlar Şubesi’ne daha sonra başvuruda bulunup şubenin görev ve yetkilerinin tarafıma bildirilmesini istedim. Benle dalga geçerek, “İnternet sitemizde var, oradan bak” dediler. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a şikâyette bulunduktan sonra düzgün bir cevap verdiler. Görevleri, kaçakçılıkla, uyuşturucuyla, yolsuzlukla mücadeleymiş. Bana isnat edilen suç hangisine giriyor? Hiçbirine! 

Adana Emniyeti bakanlara, TBMM üyelerine gitmiş bir mektup için niçin baskın yapıyor?

Acayip bir güç sarhoşluğu içerisindeler. Coş göreve gelip kentteki herkese gözdağı vermeye başladıktan sonra, haklarında haber yapan bir tek ben kaldım. Dertleri mektup değil; kentte kendisine muhalif kimsenin olmasını istemiyor. Zorla insanlara hakkımda ifade verdiriyorlar. Telefonlarımı yasadışı bir biçimde dinletiyorlar. Üstelik hâkim, hakkımda Emniyet’in yaptığı telefon detay talebini reddettiği halde telefon görüşmelerimi, mesajlaşmalarımı inceliyorlar.

Vali’nin sizin üzerinizden yaptığı güç gösterisi yerel basın üzerinde etkili oldu mu?

Artık Adana’da kimse Vali Coş hakkında haber yapamıyor, tüm gazeteciler korkuyor. Ancak 10 Kasım’daki hakaret olayının ardından işler değişebilir. Ulusal basında Coş’un gündeme gelmesiyle Adana’da da bir gevşeme olacaktır. Bazıları Başbakan desteğiyle Vali Coş’un iyice azacağını düşünüyor ama ben bundan sonra daha dikkatli olacağı kanaatindeyim.

Vali Coş’un kentteki kişiler hakkında bilgi toplattığı, kimi kişilere ait görüntülere sahip olduğuna ilişkin iddialarda sizin de ismini geçiyor. Bu iddiaların somutlaştığı oldu mu? Vali görüntü veya bilgiler üzerinden kimseye baskı yaptı mı?

Kardeşimin ve benim evime yapılan baskınları açıklama yaparak kınayan kişileri Valilik Özel Kalem Müdürü Vahdettin Sakallı arayıp, “Neden böyle bir açıklama yaptınız” demiş ve aba altından sopa göstermiş. Valiliğin Vahdettin Sakallı aracılığıyla bilgi toplattığı söylentisi bir süredir mevcut ama bu durum şimdilik söylem seviyesinde. Valilik Özel Kalemi tarafından bu iddia psikolojik harp malzemesi olarak kullanılıyor. Bu iddianın Adana dışından gelecek memurlar tarafından soruşturulması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunduk. Valinin tebaası olan polisler, özel kalemde arama yapabilirler mi? Nasıl bulacaklar kanıtları? Emniyet Müdürü’nün bile karşısında el pençe divan durduğu böylesi kudretli bir valinin odasını polis memurları sağlıklı bir şekilde arayabilecekler mi?

Adana halkı Başbakan Erdoğan’ın Vali Coş’u sahiplenmesi hakkında ne düşünüyor?

Erdoğan keşke konuya objektif yaklaşıp, güvendiği birilerini meseleyle ilgilenmek üzere Adana’ya göndermiş olsaydı. Bunun yerel seçimlere de etkisi olacaktır. Adana bir getto değildir; Konya veya Kayseri’ye benzemez. Herhangi bir partinin kalesi değildir. Vali’nin bu davranışlarından en büyük zararı AKP görecek. Bu yanlışlar yerel seçimlerde AKP’ye yazılacak. Erdoğan’a Başbakanlık yolunu açan haksız biçimde hapse atılmasıdır. Seçilmişlere atanmışların zulmetmesine halk hiçbir zaman olumlu yaklaşmadı. Vali Coş kişisel bedel ödemedi ama Adana’da AKP bedel ödeyecek. Başbakan “Vali’yi yedirtmeyiz” sözünü söyledikten sonra Vali artık memur kimliğinden çıktı, AKP’li kimliği kazandı.