Adana’nın Ceyhan ilçesinde yer alan Kurtpınarı beldesinin yakınlarına kurulan 4 kömür depolama tesisi yurttaşları, hayvanları ve çevreyi yavaş ama kesin bir ölüme doğru sürüklüyor

Doğu Eroğlu (21 Kasım 2013 BirGün Gazetesi)

Adana’nın Ceyhan ilçesinde bulunan Kurtpınarı beldesi sakinleri, ilki 2011’de kurulan ve iki yıl içinde sayısı dördü bulan kömür depolama ve eleme tesislerine karşı yaşam savaşı veriyorlar. Ham kömürün kırıldığı ve paketlenerek satışa hazır hale getirildiği tesislerinden yayılan zehirli duman ve eleme işleminden ötürü ortaya çıkan toz bulutu yüzünden, yeni doğan çocuklar daha birinci yaş günlerini kutlamadan bronşit ve astım hastalıklarının pençesine düşüyorlar. Kurtpınarı’nda, kürkleri siyaha çalmaya başlayan koyun ve keçiler bile öksürüyor. Her sabah uykularında zehirlenmemiş olduklarına şükreden belde sakinlerinin psikolojisi ise ortalığı saran kömür tozunu temizlemekten bozulmuş durumda.

Kurtpınarı’nın yaşam mücadelesi 2009’daki yerel seçimlerin ardından göreve gelen Mehmet Göregen’in başlattığı yatırım hamlesi sonrasında başladı. Belde halkının iddiasına göre Başkan Göregen önce un fabrikası, sonrasındaysa beton santrali inşa edileceğini ileri sürerek kömür depolama ve eleme tesislerinin önünü açtı. Halk kömür tesislerinden ilk defa, kurulan şantiyeye dikilen levhaları gördüğünde haberdar oldu. Kısa sürede faaliyete geçen ilk tesis, Kurtpınarı sakinlerine dünya üzerindeki cehennemi yaşatmaya başladı; İskenderun Körfezi’nden güney-kuzey doğrultusunda esen rüzgârın kömür tesislerinde ortaya çıkan tüm tozu köye taşıdığı anlaşıldı. Beldenin üzerine çöken kömür tozuna, depolardaki kömürün tutuştuğu günlerde yoğun karbon monoksit dumanı da eşlik ediyor. Kurtpınarı sakinlerinden Nesrin Öner, geçtiğimiz hafta kömürlerin yine tutuştuğu bir günü şöyle anlatıyor: “Sabah kalktık ki, nefes alamıyoruz. Hepimiz perişan olduk, çocuklarsa hastalandı. Zehirlenenleri ayran içirip kusturarak kendilerine getirebildik. Köyün kadınları belediye binasını basıp Başkan’a hesap sordular. Adam, ‘Ben para yedim, gidin bildiğiniz yere şikâyet edin!’ diyor. İşte burada böyle bir düzen var!”

‘Tesisler rüşvetle geldi’ iddiası

Kurtpınarı halkının iddiası, kömür tesislerinin faaliyete geçmesi için gereken yasal izinlerin rüşvet yoluyla edinildiği yönünde. Belediye başkanı seçilmeden önce BOTAŞ’ta işçi olan Göregen’in göreve geldikten sonra kömür şirketlerinin taşeronu olarak çalışan nakliye şirketlerine ortak olduğunu ileri süren Kurtpınarı halkı durumu, “Başkan’ın yeni satın aldığı evi görseniz nasıl zenginleştiğini anlarsınız. Bir de gelip bizim evlerimizi görsünler. Onlarca yıllık emeklerimizle yaptığımız evlerin üzerinde artık ‘satılık’ yazıyor ama bir kişi dönüp bakmıyor bile” diye özetliyor. Kurtpınarlı Nazif Elmas, beldedeki sorunun Adana gündemine taşınması sonrasında da kirli işlerin devam ettiği görüşünde. Adana İl Genel Meclisi’nden tesisler hakkında kapatma kararı çıktığını ancak Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un kararın altına imza atmamasından ötürü kömür tesislerinin faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten Elmas, denetimlerdeki usulsüzlüklere de dikkat çekiyor. Elmas, “Ceyhan Kaymakamı da, Adana Valisi Coş da bizle görüşmüyor, Kurtpınarı’nı duyan ‘Yokum, içeri almayın’ diyor.

Halk kömür tozu ve lağım soluyor

Kömür tesislerinin yaydığı toz ve zehirli duman, köyün içme suyu kaynaklarını da olumsuz etkiliyor. Tesislerin faaliyet geçtiği tarihten bu yana kirlenen içme suyu sorununu ev tipi arıtıcılarla çözmeye çalışan Kurtpınarı sakinleri, bu yönteme artık para yetiştiremiyorlar. 12 ay boyunca iş görmesi gereken arıtma filtreleri, beldenin durumu yüzünden 3 ayda doluyor. Kirlilik, filtre cihazlarının sürekli bozulmasına yol açıyor. Köyün kadınlarından Dürdane Erdoğuk yaşadıkları zorlukları ve yaşam haklarını tehdit eden tesislerin etkisini şöyle anlatıyor: “Yaprak sarması yapıyoruz, tencerenin altında simsiyah kömür birikiyor. Bütün evlerde su arıtıcısı var, normalde bir yıl çalışması gereken filtreler 3 ayda bozuluyor. Parasını verip suyu süzüyoruz. Peki ya havayı nasıl süzeceğiz?”

Bir başka sorun da kömür tesislerinde kullanılan atık sulardan kaynaklanıyor. İstiflenen kömürlerin tutuşmaması için kullanılan soğutma suyu, beldenin kanalizasyon şebekesinden alınıyor. Kızgın kömürlerin üzerine döküldükten sonra buharlaşan lağım suyu yine Kurtpınarı sakinleri tarafından solunuyor.

Çocuklar nefes alamıyor

Karbon monoksit dumanı ve kömür tozu Kurtpınarı’ndaki yetişkinlerin sağlık sorunlarını artırıyor. Ancak kömür tesislerinin en korkunç etkisi bebekler üzerinde görülüyor. Yeni doğmuş çocuklar bir yaşlarına bile gelmeden astım ve bronşit belirtileri göstermeye başlıyorlar. Köydeki çocukların neredeyse tamamı haftada bir gün çevre hastanelere giderek buhar tedavisi görüyorlar. Buhar tedavisini aksatan çocukların göğüslerinde ve ciğerlerinde hırıltı başlıyor. Köydeki hayvanlar ise solunumları doktor müdahalesiyle düzelen çocuklar kadar şanslı değiller. Kürkleri havadaki kömür tozundan kararmaya yüz tutan keçi ve koyunların tamamı hasta. Geçtiğimiz ay Kurban Bayramı için kesilen birkaç küçükbaş hayvan ise kömür tesislerinin korkunç etkisini gözler önüne sermiş; kesilen hayvanların ciğerlerinin kömür tozundan kapkara kesildiğini gören Kurtpınarlılar dehşete düşmüşler. Kurtpınarı’nda son aylarda prematüre doğum olaylarında gözlenen artış da dikkat çekiyor. Doktorlar bu artışı kömür tozunun ve karbon monoksitin yol açtığı sağlık sorunlarına, sürekli etrafı temizleme çabasından ileri gelen yorgunluğa ve strese bağlıyorlar.

Zehirlenmeye devam

Kurtpınarı halkı beldede faaliyet gösteren madencilik şirketlerinin, çevrenin kasten kirletilmesi, zehirli madde katma, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçlarını işledikleri iddiasıyla yargıya başvurdu. Madencilik faaliyetlerinin kamu sağlığını tehdit edecek biçimde kurulmasına izin veren Kurtpınarı Belediye Başkanı, Adana Valiliği görevlileri ve Ceyhan Kaymakamlığı’ndansa görevi kötüye kullanma ve kamu görevinin yapılmaması suçlarından şikâyetçi olundu. Davanın ilk duruşması geçen hafta içerisinde görüldü ancak yargıdan karar çıkıp uygulamaya konana dek Kurtpınarı sakinleri zehirlenmeye devam edecekler.

Köylüler ne diyor?

  • Başkan burayı halletti, yaşamlarımızı kararttı, şimdi Ceyhan ilçesine AKP’den belediye başkanı adayı olmak istiyor.
  • Dumanın içinde yaşıyoruz. Gece kalkıp yaşıyorlar mı diye çocuklarımızı kontrol eder olduk. İnsanlar nasıl sobadan zehirleniyorsa, biz de bir gün ölüp gideceğiz. Kimselerin de umurunda olmayacak. Bizi zehirle yavaş yavaş öldürüyorlar.
  • Amirler kontrole geldiğinde şirketler hemen önlem alıyorlar, toz olmasın diye su sıkıp branda geriyorlar. Bizim evlerimizdeki, ciğerlerimizdeki tozları nasıl saklayacaklar? Polat Madencilik’in avukatı, ‘Gereken izinleri aldık’ diyor. Tamam da, bu tozu izinler mi ortadan kaldıracak?
  • Kanunen halkla ÇED’leşmeleri gerekirken yapmadılar. Gelip tek tek, ‘Biz buraya kömür kuruyoruz, razı mısınız’ demeleri lazımdı.
  • Hükümet sigarasız hava sahası yaratıyor. Bizim köy ne olacak?
  • Tayyip anayasaları değiştireceğine köylünün karayazılarını değiştirsin!
  • 9 aylık çocuğum astım oldu. Buhar makinesi olmadan yaşayamıyoruz.
  • Elek gürültüsünden çocuklarımızın, her gün temizlik yapmaktan bizim psikolojimiz bozuldu.
  • Burası da Çernobil’in etkilediği Karadeniz kıyıları gibi olacak. Belki biz bir şekilde hayatta kalacağız ama çocuklarımız bundan 20 sene sonra kanser olacak, belki 20’li yaşları bile göremeyecekler.
  • Tüm köy ara vermeden, 24 saat maden ocağında çalışıyor gibiyiz. 
  • Kömür tesislerinin sahipleri gelsin, bir hafta 10 gün gelsinler burada yaşasınlar. Bakalım dayanabilecekler mi! Duruşmada şirketin avukatı hanımefendi savunma yaparken ‘Kurtpınarı’na gittim, tertemiz gidip tertemiz döndüm. Üstüm batmadı bile!’ dedi. Buraya geldi, klimalı arabadan inip klimalı odaya girdi. Niye batsın üstü!
  • Başkan ‘başkan’ olmazdan önce namazında, abdestinde bir adamdı. Başkan olduktan sonra hepsi bitti; meğer sahte Müslümanmış… Haram yiyen hiçbir zaman iflah olmaz, kendinde çıkmazsa çoluğunda çocuğunda çıkar bu yaptıklarının acısı.
  • Devletin derdi bizi Kurtpınarı’ndan kovup, burayı tamamen yatırım alanı haline getirmek. Biz buraya fazlayız anlayacağın. Peki, nereye gideceğiz? Tüm köylü hayatını buraya harcadı, evlerimizi buraya kurduk. Nereye gidip, nerede yaşayacağız?