Üçüncü havaalanının ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulması karşısında iktidar ‘Proje devam edecek’ mesajı verdi, ÇMO ve hukukçular ise tek bir çivi bile çakılmaması için iktidarı uyardı
Doğu Eroğlu (12 Şubat 2014 BirGün Gazetesi)
İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin üçüncü havaalanı projesinin ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurmasına karşın, iktidar cephesinden proje çalışmalarına devam edeceği yönünde açıklamalar yapılıyor. Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) ve hukukçular ise kararla birlikte havaalanı projesi için çakılacak tek bir çivinin bile hukuksuz olacağı noktasında uyarılarda bulunuyorlar. Kararın ardından açıklama yapan Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, mahkeme kararının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı ilgilendirdiğini, proje ile ilgili sürecin devam ettiğini belirtti. Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan, “Bu sadece ÇED’in geçici durdurmasına yönelik bir karardır. Hiçbir şekilde havalimanı çalışmasını engellemeyecektir” derken, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ise mahkemenin kararında maddi yanlışlıklar bulunduğunu ileri sürdü. İktidarın mahkeme kararının tanınmayacağına işaret eden açıklamalarına karşın kamuoyunda oluşan soru işaretlerini BirGün araştırdı.
- Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararının yürütmesi niçin durduruldu?
Üçüncü havaalanı projesinin tarımsal alanları yok edeceği, doğal hayatı olumsuz etkileyeceği, iklim değişikliğini hızlandıracağı, orman alanlarını yok edeceği ve içme suyu havzalarına zarar vereceği gerekçeleriyle yapılan başvuruyu değerlendiren mahkeme, hem bu gerekçelerle hem de ÇED süreci tamamlanmadan ihaleye çıkıldığı itirazını dikkate alarak ÇED Olumlu kararının yürütmesini durdurdu.
- Yürütmeyi durdurma kararını niçin kimse beklemiyordu?
ÇMO’nun ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali, ihalenin iptali ve ihale sonrasında şirketler ve DHMİ arasında yapılan protokolün iptali için açtığı üç ayrı davada da, mahkemeler defalarca “yetkisizlik” kararları almış, yetkili mahkeme bulunamayan dava dosyaları Danıştay’a gitmişti. ÇMO’nun İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin tarafından “yetkisizlik” kararı verilen ÇED Davası’nın dilekçesiyle İstanbullu yurttaşların açtığı davada İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı alması herkesi şaşırttı. Mahkemelerin çevre davalarındaki çelişkili kararlarıysa bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
- Cengiz-Kolin-Limak konsorsiyumunun aldığı ihale, ihaleye dayanarak DHMİ ile yapılan protokol ve acele kamulaştırmaya ne olacak?
Çevre Kanunu’nun 10’uncu, ÇED Yönetmeliği’ninse 6’ncı maddesine göre, ÇED süreci tamamlanmamış bir proje hakkında idari işlem yapılması kanunlara aykırı. Dolayısıyla ÇED Olumlu kararı alamamış bir projenin ihale edilmesi ve ihaleye dayanılarak projeyle ilgili çeşitli protokollerin yapılması yasadışı. İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin ÇED Olumlu kararının yürütmesini durdurması, Cengiz-Kolin-Limak konsorsiyumunun kazandığı ihaleyi ve bu şirketlerin DHMİ ile yaptığı protokolü de etkileyecek. İdare hukukçuları ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulmasıyla birlikte, ihale ve protokolün de askıya çıkmış sayılması gerektiğini belirtiyorlar. Aynı şekilde, ihaleye ve protokole dayanak oluşturan ÇED Olumlu kararının yürütmesi durdurulduğu için, Bakanlar Kurulu’nun aldığı 7 bin 650 dönümün acele kamulaştırılması kararı da dayanaksız kaldı.
- Yürütmeyi durdurma kararına karşın proje faaliyetleri devam ederse ne olacak?
Havaalanı projesiyle ilgili tüm işlemler (Havaalanı ihalesi, DHMİ ile yapılan protokol ve acele kamulaştırma kararı), projeyle ilgili verilen ÇED Olumlu kararına dayandığı için, bu aşamadan sonra projeyle ilgili yapılacak tüm faaliyetler kanundışı sayılacak. ÇMO Genel Başkanı ve ÇED Olumlu kararının iptalini sağlayan davanın avukatı Alp Tekin Ocak, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin aldığı yürütmeyi durdurma kararı kalkmadığı takdirde, havaalanıyla ilgili bir çivi bile çakılamayacağı yönünde uyarılarda bulunuyorlar.
Bozoğlu: ‘Hafriyatı İstanbul Boğazına döksünler, yeni köprüye gerek kalmaz’
Yürütmeyi durdurma kararıyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen ÇMO Başkanı Baran Bozoğlu, “Arsa spekülasyonları ve Sabah Gazetesi ve ATV’yi almakla görevlendirilen işadamlarının telefon kayıtlarında görülen rant odaklı yaklaşım haklılığımızı ortaya koydu” diye konuştu. Projenin, yüzde 80’i orman alanı olan 7 bin 650 hektarlık alanda 2 milyon 513 bin ağacın kesilmesine yol açacağının altını çizen Bozoğlu, “Milyonlarca kuşun göç yolları incelenmedi, yanlış istasyonlardan rüzgar ölçümleri kullandılar ve havacılık standartlarına uygun bir proje hazırlayamadılar. Üçüncü havaalanı ölü bir yatırımdır ve yargı kararlarına karşın uygulanmakta ısrar edildiği takdirde kamu kaynaklarını zarara uğratacaktır” ifadelerini kullandı. Bozoğlu çılgın projenin oluşturacağı hasarı ise şöyle özetledi: “Bölgeden çıkartılacak hafriyat, İstanbul Boğazı’nı doldurmaya yetecek kadar çok. Dolayısıyla üçüncü havaalanını bu koşullarda yapmakta ısrarcı olurlarsa İstanbul Boğazı’na üçüncü köprüyü inşa etmelerine gerek kalmaz; tüm boğazı Kuzey İstanbul’dan çıkan hafriyatla doldurabilirler!”
Ağaç sayısı ÇED Raporundan çıkarıldı
ÇED Raporu’nu hazırlayan firmanın, Orman Genel Müdürlüğü’nden aldığı verilere dayanarak, projenin gerçekleştirilmesi halinde 2 milyon 513 bin ağacın kesileceğini ilk ÇED Raporu’nda belirttiğini, nihai raporda ise bu ifadenin katledilecek ağaç sayısının metinden çıkartıldığını söyleyen Bozoğlu, “Ağaç sayısı yerine kesilecek ormanların hektar cinsinden genişliğine yer verildi ve kamuoyunda eksik bir algı yaratıldı” diye konuştu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ÇED Raporu’nun hazırlandığı sırada raporun hızlandırılması için baskı yaptığını da sözlerine ekleyen Bozoğlu, “Raporun alelacele onaylandığını, hazırlık sürecinde ise Bakanlığın baskı yaptığını raporu hazırlayan firmayla yaptığımız görüşmelerden öğrendik” dedi.