Gezi olayları sırasında fenalaşıp ölen temizlik işçisi İrfan Tuna’nın midesinde biber gazı etken maddesi, ciğerindeyse ödem tespit edildi ancak Adli Tıp raporunda ‘ölüm sebebi kalp damar sorunları’ denince soruşturmaya bakan savcı takipsizlik kararı verdi

Doğu Eroğlu (17 Şubat 2014 BirGün Gazetesi)

Ankara’daki Gezi olaylarına polisin çok miktarda biber gazıyla müdahale ettiği günlerde çalıştığı dershanede yaşamını yitiren temizlik işçisi İrfan Tuna’nın ölümü soruşturmasında takipsizlik kararı verilmesine yol açan Adli Tıp raporları ortaya çıktı. Ankara Adli Tıp’taki ilk incelemede Tuna’nın vücudunda biber gazı etken maddelerine rastlandı ancak ölüm sebebi belirlenemedi. İstanbul’da yapılan incelemede ise İrfan Tuna’nın ölümünden 3 gün önce eşine kalp sıkışmasından şikâyet etmesi gerekçe gösterilerek, ölüm sebebinin kalp damar sorunları olduğu belirtildi. Öte yandan İstanbul Adli Tıp kurumunun Ankara’dan gelen bir CD’yi incelemeden kanaat oluşturduğu, savcılığın da bu rapor doğrultusunda takipsizlik verdiği anlaşıldı.

Savcı, ‘Olay yeri güvenli değil’ dedi, inceleme yapmadı

48 yaşındaki İrfan Tuna, Gezi eylemleri sürdüğü sırada Ankara, Kızılay’da bulunan özel bir dershanedeki işine gidip gelmeye devam ediyordu. Temizlik işçisi olarak çalışan Tuna, olayların sürdüğü 6 Haziran gecesi çalıştığı dershanede fenalaşarak yaşamını yitirdi. Aynı gece mesaide olan bir arkadaşı, Tuna’nın fenalaşması üzerine 112 Acil’i aradı ancak sağlık ekipleri olay yerine gelmeden Tuna hayatını kaybetti. 112 sağlık ekipleri olay yerine ulaştıktan sonra Tuna’nın cansız bedeni üzerinde yaptıkları ilk incelemede olayı “şüpheli ölüm” olarak kayıtlara geçirdiler. Savcı, Tuna’nın yaşamını yitirdiği dershanenin Kızılay’da bulunduğu ve polisin müdahalelerinden ötürü bölgenin güvenli olmadığını ileri sürerek olay yeri incelemesi yapmadı. Polis tarafından yapılan olay yeri tespitinin ardından Tuna Numune Hastanesi’nin morguna kaldırılırken, ölüm sebebinin belirlenmesi Adli Tıp Kurumu’na kaldı. Polisin olay yeri inceleme tutanaklarına düştüğü, “Koridorda çöp kovası içiresinde 4 adet Efes ibareli içerisi boş teneke kutu olduğu” notu ise kafa karıştırdı.

‘Biber gazı var, ölüm sebebini anlamadık!’

Tuna’nın biber gazına maruz kaldığı için yaşamını yitirdiği iddiaları üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. İlk aşamada, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan otopsi raporu istendi. Ankara’daki Adli Tıp 25 Kasım 2013 tarihinde otopsi raporunu tamamladı. Tuna’nın vücudunda biber gazı muhteviyatı olup olmadığına ilişkin incelemeyi yapan Kimya İhtisas Dairesi, Tuna’nın midesinde biber gazının etken maddelerinden Kapsaisin ve Dihidrokapsaisin bulunduğunu tespit etti. Ankara’da yapılan incelemede Tuna’nın akciğerlerinde ödem olduğu da görüldü. Ankara’da yapılan otopsi ve incelemelerde, herhangi bir hastalıktan ötürü tedavi görmeyen Tuna’nın kolunda bulunan enjeksiyon, yani iğne izi ise kafaları karıştırdı. Bu bulgulara karşın Ankara Adli Tıp Başkanlığı ölüm sebebini tespit edemediğini ifade etti ve ikinci bir inceleme için dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmesini istedi.

İstanbul kalp krizini işaret etti

İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Ankara’da yapılan otopsi ve inceleme sonuçlarını yeniden değerlendirdi. Bulguları, olay yeri raporunu ve İrfan Tuna’nın eşi Nuran Tuna’nın polise verdiği ifadesini inceleyen İstanbul Adli Tıp 21 Ocak tarihli raporunda, İrfan Tuna’nın kalp damar hastalığı sonucu öldüğü sonucuna vardı. Nuran Tuna’nın polise verdiği ifadesinde sarf ettiği, “Eşim ölmeden 3 gün önce (2 Haziran 2013 tarihinde) kalbinin sıkıştığını söylüyordu” ifadesi, İstanbul Adli Tıp kurumunun bu sonucu varmasında etkili oldu. Adli Tıp, 1 Haziran 2013 tarihinden itibaren Ankara’daki Gezi Parkı eylemlerine polisin biber bol miktarda biber gazıyla müdahale etmesini ve İrfan Tuna’nın kalp şikâyetlerinin ilk olarak polis müdahalelerinin sürdüğü 2 Haziran’da ortaya çıkmasını dikkate almadı. Öte yandan, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun kendisine Ankara’dan iletilen tüm delil ve bulguları incelemeden kanaat oluşturduğunu itiraf etmesi şok etkisi yarattı. İstanbul’daki raporda yer alan “Dosyaya eklenen CD’nin bulgu poşetine zımbalanırken kırıldığından incelenemediği” ifadesi, Tuna’nın yakınlarının tepkisini çekti.

Zehirlenme bulgusu aradılar

Biber gazının kalp sorunlarını tetikleyebileceğine ilişkin bir değerlendirme yapmayan Adli Tıp uzmanları, biber gazı ile zehirlenme arasında bağ kurmaya çalıştı ve Tuna’nın vücudunda pek çok farklı zehirli madde arandı. İstanbul’dan çıkan son raporda, “Kişinin mide muhtevasında biber gazı etken maddesi Kapsaisin ve Dihidrokapsaisin bulunduğu, aranan toksik maddeler bulunmadığı, ölümün meydana geliş şekli de dikkate alındığında kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı” ifadeleri yer aldı. Adli Tıp, böylelikle biber gazının kalp krizinden ölüme sebebiyet verebileceği yönündeki değerlendirmeleri dikkate almamış oldu. Gezi olayları sonrasında biber gazı kullanımının kamuoyunda tartışılması üzerine bir açıklama yapan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), biber gazının ölümcül olabileceğini, kalp krizine yol açtığına ilişkin bulguların mevcut olduğunu belirtmişti. TÜSAD açıklamasında şu ifadeler yer almıştı: “Biber gazının ölüme yol açtığına dair literatürde birkaç bilgi bulunmaktadır. Biber gazı spreyi bir oyuncak değildir, çok çok zorunlu olmadıkça kesinlikle kullanılmamalıdır. Biber gazına maruziyet sonucu kalp krizi geçiren bir olgu ülkemizden uluslararası literatüre girmiştir. Biber gazının halka açık alanlarda ve özellikle de kapalı yerlerde kullanılması kimyasal silah etkisi yaparak kalp-akciğer başta olmak üzere duyarlı kişilerde korkunç facialara yol açabilecek bir tehlikedir.”

‘Bu rapora el değdi!’

İrfan Tuna’nın ağabeyi Ünsal Tuna, Adli Tıp’ın hazırladığı raporlardaki çelişkilerle ilgili BirGün’e değerlendirmelerde bulundu. Kardeşinin kolundaki enjeksiyon izlerine kendisinin de anlam veremediğini, bu konuyu Adli Tıp uzmanlarına sorduğunu ancak yanıt alamadığını belirten Ağabey Tuna, polis tutanaklarına geçen bira kutularına da değindi. Kardeşinin çok nadir olarak alkol kullandığını ifade eden Ağabey Tuna, “Olay yeri inceleme tutanaklarında bira kutularının bulunduğu ifadesini görünce biz de kuşku duyduk fakat incelemelerde kanda ve vücutta alkole rastlanmadı. O biraları belki daha önce mesai yapan kişiler içti, belki de ölüme sebep arayan polis oraya getirip koydu. Bu iddiayı ispatlamanın bir yolu yok ancak bunlar yaşanmayan şeyler değil…” diye konuştu. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun kırılan CD itirafına da tepki gösteren Ağabey Tuna, İstanbul’daki raporun delil ve bulgular olmaksızın hazırlanmış olabileceği ihtimali üzerinde durdu. Tuna, “Savcıya CD’nin içeriğini sorduk ancak CD’yi kendisinin de görmediğini ifade etti. O CD’de Ankara’daki otopsi raporuna ilişkin tali sonuçlar vardıysa İstanbul Adli Tıp ölüm sebebini nasıl belirledi bilemiyorum. Kurumlar arası yazışma yaparak CD’yi yeniden isteyebilirlerdi ama CD’yi hiç dikkate almadan kanaatlerini oluşturmuşlar” yorumunu yaptı. Türk Tabipler Birliği ve Adli Tıp Uzmanları Derneği’ne alternatif raporlar düzenleterek takipsizlik kararına itiraz edeceklerini belirten Tuna, “Hekimler ve uzman kişiler, Ankara ve İstanbul’da hazırlanan raporlar arasında ciddi tutarsızlıklar olduğunu söylüyorlar. Ben de bu rapora ‘el değdiğini’ düşünüyorum” dedi. Tuna, takipsizlik kararına yapacakları itirazın reddedilmesi halinde önce Anayasa Mahkemesi’ne, sonrasındaysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunacaklarını sözlerine ekledi.

Uzun görüşü: ‘Biber gazı kalp krizini tetikleyebilir’

Ankara ve İstanbul’da hazırlanan Adli Tıp Raporu’nu BirGün’e değerlendiren hekimler ve adli tıp uzmanları ise kalp krizine biber gazının yol açmış olabileceğini ileri sürdüler. Her iki akciğerde ödem tespit edildiğinin ve midede biber gazının etken maddesi olan Kapsaisin bulunduğun altını çizen uzmanlar, biber gazının akciğeri sıkıştırmasıyla kalbin zorlanmış olabileceğini vurguladılar. Otopsi bulgularına göre, Tuna’nın aşikâr olmayan bir kalp sorunu olduğunu ifade eden uzmanlar, Adli Tıp raporlarında biber gazının kalp krizini tetikleyici bir unsur olarak değerlendirilmediğini söylediler. Fenalaşıp yaşamını yitiren Tuna’ya tıbbi müdahale yapılmamasına karşın, kolunda tespit edilen enjeksiyon izleri ise uzmanların da dikkatini çekti.