İlk defa basının karşısına çıkan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. yetkilileri faciada kömür parlamasının oynadığı rolü kabul ederken, BirGün’e konuşan bir Eynez madeni işçisinin anlattıkları, uzmanların facianın sebebinin tedbirsizce kömür aranması olabileceğine yönündeki tahminini güçlendirdi

Doğu Eroğlu (17 Mayıs 2014 BirGün Gazetesi)

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile diğer yetkililerin, Soma’daki facianın meydana geldiği 13 Mayıs tarihinden itibaren, yangına trafo kazasının sebep olduğu ihtimalinin Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından resmi olarak yalanlanmasının ardından faciaya ilişkin korkunç gerçekler ortaya çıkmaya başladı. Daha önce BirGün’e kazanın muhtemel sebeplerini değerlendiren ve kapatılmış bir imalat alanı ile işçilerin çalıştığı bölge arasındaki bağlantının çökmesi veya bilinçli olarak açılmasıyla facianın gerçekleşmiş olabileceğini ifade eden Maden Mühendisleri Odası eski Başkanı Mehmet Torun’un açıklamalarını destekleyen detayları, Eynez’de görev yapan bir maden işçisi BirGün’e anlattı. Taşeronların şirketten, maden içerisinde kaç metre kazı yaparlarsa o kadar çok para aldıklarını belirten maden işçisi, bu yüzden pek çok kömür damarının yeterince işlenmeden yeni kazıların yapıldığını, işlenmeden bırakılan alanlarda sürekli yangınların çıktığını söyledi. Tesisin Park Maden’den Soma Kömürcülük A.Ş.’ye devrinin ardından önlemlerin azaldığını kaydeden işçi, sürekli yeni kazılar yapan faciaya davetiye çıkaran taşeron sistemini ve bu sisteme destek veren kâr hırsını BirGün’e anlattı.

Uzmanlar ne demişti?

Olay yerinde kurulan ve araştırma-kurtarma çalışmalarına rehberlik eden heyetin içindeki isimlerden Maden Mühendisleri Odası Eski Başkanı Mehmet Torun BirGün’e yaptığı açıklamada, kazanın muhtemel sebebinin maden ocağında daha önceden kullanılan ve kullanıma kapatılan bir imalathane olabileceğini söylemişti. Eski imalathane ile kaza öncesinde çalışmaların sürdüğü kömür yataklarının bir duvarla ayrıldığını, herhangi bir sebepten iki alanı ayıran setin hasar görmüş olabileceğini belirten Torun, kullanılmayan alanda içten yanan kömürden kaynaklanan karbonmonoksitin bir anda galeriye dolmasıyla facianın meydana gelmiş olabileceğinin altını çizmişti. Kullanılmayan ve içten yanmanın sürerek karbonmonoksit biriken kömür ayaklarından (Madende içeriye doğru uzanan, kömür çıkartılan arama bölgeleri) birinin, zaman içinde aşınması, bölgedeki kanal açma çalışması veya patlama gibi dışarıdan gelen bir etkiyle çökmüş olabileceğini belirten Torun, böylelikle kızışmış kömüre galerideki oksijenin temas etmesiyle yangının başlamış olabileceğini belirtmişti. Madendeki çalışma koşullarını, gece vardiyasında çalıştığı için 13 Mayıs’taki faciadan kurtulan, korkunç trajediye karşın madende çalışmayı sürdürmek zorunda olduğu için ismini açıklamak istemeyen bir Eynez madeni işçisi BirGün’e anlattı. Maden işçisinin açıkladığı detaylar, Torun’un dikkat çektiği maden aramalarının kazaya sebebiyet vermiş olabileceği iddiasını kuvvetlendirdi.

Taşeron gerçeği

Faciaya sebep olan yangının benzerlerinin Soma Eynez madeninde her gün yaşandığını ifade eden maden işçisi, bu durumu maden aramada değişen zihniyete, olabildiğince çok kömür çıkartmak için her türlü baskıyı kuran şirkete ve bu uğurda devreye sokulan taşeron sistemine bağlıyor. Maksimum kârlılığı tek hedef olarak gören sistemi ismini vermeyen Eynez işçisi şöyle anlatıyor: “Taşeronlar bir galeri açıp içerideki kömür çıkartma işlemlerini tamamlamadan yenisini açıyorlar. Bu hızlı çalışma yüzünden kömür ayaklarında hava sirkülasyonu yetersiz oluyor. Bu koşullarda çalışıp ayak açılıyor ancak taşeronlar şirketten yeni ayaklarda açtıkları tünel uzunluğu yani metraj üzerinden para aldıkları için, açılan ayakların işi bitmeden yeni kazılar başlıyor. Kömürü göçükte bırakıp yeni tünele başlanıyor.” Resmi açıklamalara göre “taşeron” diye bir şeyin olmadığını ancak işçilerin emeği üzerinden para kazanan pek çok taşeronun bulunduğuna işaret eden işçi, “Sigortamızı Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. ödüyor ama bizi taşeronlar aracılığıyla çalıştırıyorlar. Taşeron dediğimiz kişiler aslında madenin kadrolarında başçavuş olarak kayıtlıdırlar. İşe alım yapılacağı zamanlarda kendi listelerini işe sokarlar ve çalıştırdıkları adam başına para alırlar. Ben 10 yıldır Eynez’deyim ve hâlâ beni işe sokan taşeronun altında çalışıyorum” diye konuştu. Taşeronların işe alım dönemlerinde tanıdıklarını kendi üzerlerine yazdırdığını, başka kentlerden maden işçisi toplayarak onları Soma’ya getirdiğini kaydeden işçi, “Taşeronlar başka kentlerden getirdiği işçilere ev tutup koğuş yapar. Böyle evlerde madende çalışan 5-6 işçi birlikte kalır” ifadelerini kullandı. 

Şirket istiyor, taşeron kazdırıyor

Başçavuş olarak gözüken taşeronların çalıştırdıkları işçi başına ve madende yaptıkları kazı uzunluğu orantısında para kazandığını belirten işçi, taşeronların aylık kazancının 30 bin ila 60 bin TL arasında olduğunu belirtiyor. İşçiye göre facialara davetiye çıkartan da daha fazla kömür çıkartmak isteyen şirketin uygulattığı bu sistemden başkası değil: “Madende açılan ayakta hızlı bir şekilde ilerlememiz isteniyor çünkü taşeron gidilen metre başı para alıyor. Taşeronlar daha fazla para kazanmak için her şeyi yapıyorlar çünkü şirket de daha çok kömür istediğinden buna çanak tutuyor.”

‘Maden son dört senede yayıldı’

10 yıldır Eynez kömür madeninde çalışan, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), Park Teknik ve Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. dönemlerine şahitlik eden işçi, en saldırgan ve yayılmacı dönemin, devletten alım garantisi alan ve çıkartılan kömür miktarını artırmak için büyük çaba harcayan Soma Kömür’ün işletmeciliği sırasında yaşandığını belirtiyor: “Park Teknik döneminde bir galeri açılır, o galeride çalışma bitmeden yeni kazıya başlanmazdı. Son 4 senede madende çalışılan alanlarda büyük bir yayılma oldu.” TKİ’nin ve Park Teknik’in madeni işlettiği dönemlerde çok küçük bölgelerde kontrollü bir madencilik yapıldığını kaydeden işçi, “Özellikle S panosunda işçiler uzun süredir çok yüksek sıcaklıklarda çalıştırılıyor. Karbonmonoksit ölçümleri ayakbaşları ve sabit çıkışlarda yapılıyor. Eskiden karbonmonoksit seviyesi yükselişini işaret eden top atışları oldu mu açık havaya çıkar temiz hava alırdık. Şimdi ise 20-30 metre geriye çekilip birkaç dakika içerisinde üretime devam etmemiz isteniyor” diye konuştu.

Faciadan önce ara vermediler

Yeni açılan ayaklardan birinde yoğun metan gazına rastlandığını ve bu durumun çalışmaları tehlikeye düşürdüğünü belirten işçi, “Metanı bile satmaya çalıştılar. Madene kurulacak bir sistem karşılığında metan gazını yabancı bir şirkete vereceklerdi” ifadelerini kullanıyor ve yangından önce çalıştığı son gece vardiyasındaki rahatsız edici kokudan şöyle bahsediyor: “Önceki gece vardiyasında çürük yumurta gibi bir koku vardı. Yangının çıktığı noktada bizim gibi emniyetçiler de bu kokuyu hissettiler ama çalışmalara ara verilmedi.

Yaşam odaları hikayesi

Madenle ilgili yaşam odaları tartışmasına da değinen işçi, işverenlerin ve maden sorumlularının şimdiye dek göstermelik önlemlerle yetindiğini, gerçekten işlevsel yaşam odalarının bulunmadığını söyledi. BirGün’e konuşan işçi, “Göstermelik yaşam odalarını bir denetlemeden önce biz hazırladık ama daha sonra her tarafı çöktü. O odalara 100 kişi zar zor girerdi” derken, 500 kişinin sığabileceği yaşam odalarına ilişkin iddiaları “hayal ürünü” olarak niteledi.