Gaziantep’i karıştıran Hıdır Çalar cinayetinde, maktulün ‘çingene’ olmasının tecavüze yeltendiğine ilişkin kanıt olarak değerlendirilmesine Çalar Ailesi sert tepki gösteriyor. Olayın failinin Suriyeliler olması sebebiyle kentte başlayan mülteci avıysa devam ediyor

Doğu Eroğlu (27 Ağustos 2014 BirGün Gazetesi)

Gaziantep’te infial yaratan, savaştan kaçan Suriyeli mültecilerin şehri terk etmesini isteyen eli sopalı grupları sokağa döken Hıdır Çalar cinayetinin ardından geçen iki haftada kentte sular durulmuyor. Kentin yoksul kesimlerindeki öfke, yoksul mültecilere yönelirken, cinayetin bir namus meselesi olduğuna ilişkin iddiaların yerel idareye yakın kaynaklar tarafından sahiplenilmesi dikkati çekiyor. Hıdır Çalar ve ailesinin “Abdal olduğunu ve muteber şahıslar olmadığını” ifade eden kaynaklar, kira karşılığı kiracısının eşi veya karısıyla birlikte olma iddiasının güçlüğü olduğunu belirtiyor. Kentte mültecilere yönelik öfkeye karşın polisinse yeterli önlem almadığı görülüyor. Cinayetin yaşandığı Ünaldı Mahallesi sakinleri şüphelilerin Esad’a karşı savaşan muhalif gruplara mensup, şiddet eğilimli kişiler olduğunu iddia ederken, namus cinayeti iddialarına karşı çıkan Çalar Ailesi ise bu varsayımın Suriyeli bir muhabir tarafından ortaya atıldığını belirtiyor.

Mahalleli sığınmacıları ‘jurnallemiş’

Ünaldı Mahallesinin 6 yıllık muhtarı Nurettin Nane, mal sahiplerinin bırakıp gittiği evlerde barınan tinercileri kovan Suriyeli mültecilerin bölgeye yerleştiğini, olaylardan önce en az 3 bin göçmenin mahallede yaşamını sürdürdüğünü aktarıyor. AKP’li olduğunu gizlemeyen muhtar, olayların birtakım kişiler tarafından yönetildiğine ilişkin iddialarını şöyle anlatıyor: “Ben AKP’nin muhtarıyım. Buradaki olayları tertipleyen, beni buradan korkutup kaçırmak isteyen soytarılar var. Muhalifler karışıklıktan nemalanmaya çalışıyor.” Nane çok üzerinde durmasa da, aktardıkları arasındaki bir detay Gaziantep’te yoksul kentliler ile mülteciler arasında baş gösteren düşmanlığı gözler önüne seriyor. Muhtara göre olayların başlamasıyla birlikte polis tespit ettiği mültecileri yaşadıkları yerlerden toplayıp kamplara göndermiş. Gözden kaçırılanların ihbar edilmesi işini ise mahalleli üstlenmiş. Nane, “Düşmanlıklarından değil, Suriyeli misafirlerin güvenliğini düşündükleri için polise ihbar ettiler. Polis de yakaladıklarını kamplara gönderdi” diyor. Ancak mahalle sakinleriyle konuşulduğunda ihbarların arkasında korku ve öfkeyle karışık bir duygunun yattığı anlaşılıyor.

Korku ve öfkeden paranoyaya

Ünaldı Mahallesi sakinleri hem komşuları Hıdır Çalar’ın öldürülmesinden dolayı öfkeli hem de Suriyeli mültecilerin kendilerine zarar verebileceğinden ötürü korku içinde. Çalar Ailesinin komşuları mahallede hâlâ Suriyelilerin olduğunu dehşete kapılarak dile getiriyorlar ve civarda dolaşan mültecileri parmakla göstermekten imtina etmiyorlar. Hıdır Çalar ve eşinin yaşadıkları evdeki odaları kiralayan mültecilerin Esad’a karşı savaşan muhalif gruplara mensup şiddet eğilimli kişiler olduğunu söyleyen komşular, bu olayın ilk sürtüşme olmadığına dikkati çekiyor. Çalar’ın öldürülmesine olan öfkelerinin ilerleyen günlerle birlikte paranoya seviyesine vardığını ise kimse kabul etmek istemiyor. Pek çok kişi, “Suriyeliler şehrin su şebekesini zehirlemiş” iddiaları sonrasında günlerce marketlerden şişe su satın aldıklarını anlatıyor. Kimileri zehirlenen 20 kişinin hayatını kaybettiğini iddia etmekten bile geri durmuyor. Her mahallede ise mültecilerin işlediği iddia edilen başka başka cinayetler konuşuluyor. Sözde cinayet mahallerinde yapılan kısa soruşturmalar, iddiaların asılsız olduğunu gösterse de, tüm bu söylentiler kentteki mülteci düşmanlığını tetikliyor. 

Öfke sokakta, polis yok

Cinayetin işlendiği günden bu yana özellikle geceleri sokağa inen grupların saldırılarına hedef olan mülteciler evlerinden çıkmaya korkuyorlar. Bir başka dikkati çeken ayrıntı da tüm yaşananlara karşın mahallede polis olmaması. Cinayetin işlendiği gün mahalleye polis geldiğini, sonraki günlerdeyse hiçbir polis ekibinin mahallede görev yapmadığını belirten mahalleli, “Gaziantep’te polis sabaha kadar sokakta nöbet tuttu” başlıklı haberlerin gerçeği yansıtmadığını aktarıyor. Her ne kadar mahalleli kendi güvenliği için polis talep ediyor olsa da, saldırıların hedefindeki mültecilerin güvenliğini de kimsenin sağlamadığı Ünaldı sakinlerinin açıklamalarından anlaşılıyor.

Namus cinayeti iddiasına yetkililer sahip çıktı

Kentte yaşanan öfke ve ayrımcılık dalgasına yol açan cinayete yetkililerin yaklaşımıysa, Suriye’ye IŞİD militanı gönderdiğine ilişkin iddialarla gündeme gelen Ankara’daki Hacıbayram Mahallesinde yaşananları anımsatıyor. Önceki hafta Hacıbayram Mahallesinde Suriyelilerin evlerinin, mültecileri mahallede istemeyen kişilerce kundaklandığı iddia edilmiş, gerçekteyse Hacıbayram yerlilerinin evlerinin kentsel dönüşümü hızlandırmak için ateşe verildiği ortaya çıkmıştı. Gaziantep’te de benzer bir kamuoyu oluşturma çabası olduğu kentte geçirilen kısa sürede anlaşılıyor. Emniyete yakın kaynaklar ve İslamcı kurumlar, cinayetin bir “namus meselesi” olduğu yönündeki iddiaları en fazla sahiplenen kesimler olarak öne çıkıyor. Aynı kaynakları namus cinayeti iddiasını kuvvetlendirmek için Çalar Ailesinin etnik ve mezhepsel kimliğine atıfta bulunmayı da ihmal etmiyor. 

Öteki ötekiye karşı

Çalar Ailesinin kentte “Abdallar veya çingeneler” olarak bilinen, çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu kesime mensup olduğunu dile getiren resmi ağızlar, “Bunlar saz, davul, zurna çalar, türkü söyler ve oynar. Muteber kişiler değiller” diyerek hem kira karşılığında kiracıların eş veya kızlarıyla birlikte olma ihtimalinin gerçekçi olduğunu belirtiyor hem de ayrımcılık halkasına bir yenisini ekliyorlar. Kentte çıkan olayların ardında CHP ve MHP gibi siyasi partiler ile örgütlü sol olduğunu da iddialar arasında. Bu iddialara Ünaldı Mahallesinde yaşayanların yanıtı ise cinayetin faillerinin Suriye’de Esad’a karşı savaşmış muhalif kesimlere mensup olduğu, yerel idarenin de bu sebeple farklı bir gerekçeyi öne çıkardığı yönünde.

‘Çay içmeye çağırdılar dokuz kişi öldürdü’

Cinayetle ilgili BirGün’e bilgi veren Çalar Ailesi fertlerinin aktardıkları ve maktul Hıdır Çalar’ın otopsi raporu, olayın namus cinayetiyle ilgili olmadığına ilişkin şüpheleri kuvvetlendiriyor. Maktul Hıdır Çalar’ın eşi Sevim Çalar, cinayete giden süreci şöyle anlatıyor: “İki katlı evin farklı katlarında kalıyorduk. Tartışmalar önce eşimin 5 bin lirası çalınınca başladı. Hırsızlık olayı üzerine 2 şüpheli Emniyet’te çocuk şubeye götürüldü ama salıverildiler. Daha sonra sürtüşmeler büyüyünce eşim mahalleden mültecileri tahliyesi için imza toplayıp muhtarlığa verdi ama savcılığa götürmeye gönlü elvermedi. 27 Ağustos’ta çıkacaklarını söylediler ve eşim son ayın kirasını, elektrik ve su paralarını bile almadı. Olayın olduğu akşam 9 kişi eşimi çağırdı, ‘Hıdır Amca evinden çıkacağız, gel bir çay içelim’ dediler. Hıdır gidip yanlarına oturdu, ben de bir süre onları takip ettim, daha sonra yatak odama gidip bir süre uyudum. Saat 20.30 gibi uyandığımda elektrikler yoktu, seslendim ama Hıdır’ı bulamadım. Kendi aralarında telaşlı şekilde konuştuklarını duydum. Kiracılardan Yusuf isimli olanına çay içtikleri odanın kapısını gösterip, ‘Hıdır buradaydı, kapıyı aç’ dedim. İçeriden Hıdır’ın üç battaniyeye sarılmış cesedi çıktı. Yusuf bağırmamam için ağzıma bastırdı ve saçımdan çekti ama kendimi kurtarıp feryat ettim. Mahalleli gelmeseydi belki beni de öldüreceklerdi.”

Saldırı anında kendini savunamamış

Maktul Hıdır Çalar’a ait otopsi tutanağı da Sevim Çalar’ın bazı iddialarını doğruluyor. İncelemeye göre 42 defa delici-kesici ve ezici alet darbesi alan çalar 38 defa bıçaklandığı, Çalar’ın aldığı 11 bıçak darbesininse öldürücü nitelikte olduğu anlaşıldı. Esad rejimine muhalif olduğu belirtilen kişiler tarafından öldürüldüğü ileri sürülen Çalar’ın, aldığı 42 darbeye karşın kendini savunamaması dikkati çekti. Çalar’ın kendini savunmak isterken elinde tek bir kesik meydana gelmesi, cinayetin birden çok kişi tarafından işlenmiş olabileceği ihtimali kuvvetlendiriyor.

‘Namus cinayeti’ iddiası Suriyeli gazeteciden

Sevim Çalar cinayetin planlı olduğunu, eşini öldürenlerin daha önce mahalledeki başka kişileri de tehdit ettiğini anlatıyor. Olayla ilgili başlatılan soruşturmada yakalanan kişlilerin cinayetin failleri olup olmadığındansa emin değil. Henüz şüphelilerle yüzleştirilmediklerini ifade eden Sevim Çalar, evden pek çok kimlik kartı çıktığını belirterek, yakalanan kişileri isimlerine aşina olmadığını söylüyor. Aile namus cinayeti iddialarına da tepki gösteriyor. Babasının 62 yaşında ve kalp hastası olduğunu söyleyen Oğul Oktay Çalar, namus cinayeti iddialarının kaynağına eriştiğini ifade ediyor. İlk olarak T24 isimli internet sitesinde çıkan haberi yazan muhabire ulaştığını, bu bilgiyi nereden aldığını sorduğunu belirten Oktay Çalar, “Haberi yazan gazeteci, bu bilgiyi Gaziantep’te görev yapan Suriyeli bir muhabirden aldığını söylüyor” diye konuşuyor.