Yargı kararlarına ve Sit alanı olmasına karşın ihale edilip parça parça satılan Tuz Gölü, tuzlalardaki ölçüşüz üretim yüzünden ölmek üzere

Doğu Eroğlu (13 Eylül 2014 BirGün Gazetesi)

3 sene önce başlayan ihale ve parselleme süreci Tuz Gölünün sonunu getirmek üzere. Türkiye’nin ikinci en büyük gölü olan Tuz Gölü, kontrolsüz tuz üretimi için oluşturulan setler ve dökülen hafriyat dolayısıyla kurumanın eşiğine gelirken, gölün tuz üretimi yapılan kısımlarının şimdiden öldüğü gözlendi. Göl üzerindeki 3 tuzlaya (tuz üretimi yapılan tesis) eklenen 10 yeni tesisin ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Olumlu kararları yargıdan dönse, hatta Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu göldeki faaliyetler hakkında suç duyurusunda bulunsa da, tuzlalar için göl üzerindeki hafriyat çalışmaları devam ediyor. Tüm tesisler tamamlandığında yaklaşık 1 milyon metreküp hafriyatla dolacak olan göl kendi ekosistemini besleyemez hale gelecek, etrafındaki canlı yaşam için su kaynağı olma özelliğini ise yitirecek. BirGün Gazetesi ölmekte olan göldeki hafriyat çalışmalarına, Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu’yla birlikte şahitlik etti. Gölün yaşama döndürülmesi için hâlâ umut olduğunu ifade eden Bozoğlu, Çevre Mühendisleri Odasının tuz üretim tesisleri aleyhine açılmış ÇED Olumlu kararları ve ihaleler hakkındaki iptal davalarına müdahil olacağının sinyallerini verdi.

Tuzlalar göle nasıl zarar verecek?

Tuzlu bir göle kurulan tuzla, yani tuz üretim tesisi, hem beraberinde getirdiği seddeler hem de tuz üretimi sırasında oluşan buharlaşma sayesinde ekosisteme geri dönüşü olmayan biçimde zarar veriyor. Göl üzerinde oluşturulan parseller, göle hafriyat boşaltılarak inşa edilen seddeler, yani servis yollarıyla birbirinden ayrılıyor. Tuz Gölündeki 10 yeni tuzla, yaklaşık 100 kilometre uzunluğunda ve 10 metre genişliğindeki seddeleri de beraberinde getirecek. Seddelerin tamamı inşa edildiğinde yaklaşık 1 milyon metrekarelik göl yüzeyi hafriyatla kaplanmış olacak. Seddeler üzerinden günde 700 kamyon geçecek. Tuzlaların diğer zararı ise seddelerle oluşturulan havuzların göldeki buharlaşmayı artıracak oluşu. Konya Üniversitesi Biyoloji Bölümünden Prof. Dr. Ahmet Turan’ın hazırladığı teknik rapora göre, ortalama derinliği 30 santimetre olacak havuzlara, buharlaşmadan ötürü yılın üretim yapılan 4 aylık bölümünde sürekli gölden su pompalanacak. Turan, bir tuzlanın Tuz Gölündeki su kullanımının kendi alanının yaklaşık üç katına eşit olduğunu işaret ederek, bu durumun göldeki suyun daha erken azalmasına ve hâlihazırda hidrojeolojik kuraklık alanı içerisindeki gölün beklenen daha erken kuruyacağının altını çiziyor.

Bilirkişiler ‘Gölün sonu gelir’ diyor

Yeni tuzla projelerinin ikisine ait ÇED Olumlu kararları daha şimdiden Ankara İdare Mahkemeleri tarafından iptal edilirken, iptal kararlarında tuzlalar hakkındaki bilirkişi raporları önemli rol oynadı. Selçuk Üniversitesince hazırlanan Tuz Gölünde Jeolojik ve Hidrojeolojik Etki İnceleme Raporunda, tuzlaların yapılmasıyla göldeki ekolojik dengenin bozulacağı şu ifadelerle açıklandı: “Göldeki sürekli çekilme ve azalma gösteren kaynak suları ile gölde yaşayan canlılar yönünden kesinlikle tehlike arz edecektir, havzanın ekolojik dengesini bozacaktır.” Raporda tuzlaların “Tuz Gölünün sonu olacağı” açıkça belirtildi. Gazi, Konya ve Hacettepe Üniversitelerinden bilim insanlarınca hazırlanan bir rapordaysa, tuzlaların gölün kuzey-güney doğrultusundaki su sirkülasyonunu bozacağı ve besin zincirini etkileyerek canlıların hayatlarını sürdürememelerine yol açabileceği uyarısı yapıldı.

DSİ’yi dikkate almamışlar

Tuzlalar hakkında ÇED Olumlu kararı verilirken, özellikle Devlet Su İşleri tarafından ortaya konan çekincelere dikkat edilmediği anlaşıldı. DSİ birimleri 27 Haziran 2011 ve 25 Ocak 2012 tarihli iki farklı raporda, kuraklık ve akarsular üzerine yapılan baraj ile göletlere dikkati çekerek, “Su temini ile ilgili önlemler alınmadan yeni tuzlaların işletilmesi idaremizce uygun görülmemektedir” şerhini düştü. Buna rağmen tuzlaların ÇED başvuruları hakkında olumlu kararlar çıktı.

Bakanlık birimi suç duyurusunda bulundu

ÇED Olumlu kararlarının altında imzası olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulununsa, Birinci Derece Doğal Sit Alanı olan Tuz Gölü üzerine kurulan ve 1/50 bin ölçekli Çevre Düzeni Planlarında yer almayan tesisler hakkında suç duyurusunda bulunması dikkatleri çekti. 2 Kasım 2000 tarihinde Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen Tuz Gölü, aynı zamanda Ramsar Sözleşmesi uyarınca korunması gereken A Sınıfı Sulak Alan özelliği taşıyor. Tuz Gölü barındırdığı su ekosistemi haricinde, flamingo kılıçgaga, angıt, turna, yaban kazı gibi pek çok sucul kuşun yumurtlama alanı işlevi görüyor. Göl, içerisinde yaşayan endemik türlerden ötürü Genetik Rezerv Alanı niteliğine de sahip. Türkiye’nin en az yağış alan bölgesinde yer almasına karşın pek çok farklı canlıya ev sahipliği yapan Tuz Gölündeki tuzla projelerinin tamamının inşa edilmesi halinde, gölün 10 yıl içerisinde kuruması ve Konya Kapalı Havzasının en önemli sulak alanını kaybetmesine kesin gözüyle bakılıyor. ÇED Olumlu kararlarının iptaline karar verilen, Çevre Düzeni Planında yer almamasına karşın inşaatı süren ve faaliyete geçen tuzlalar hakkındaki davalara, TMMOB’ye bağlı Çevre Mühendisleri Odası müdahillik başvurusunda bulunacak.