Hükümet destekledi, İslamcı milisler Gaziantep’te hastane kurdu

Halep’ten İstanbul’a uzanan ve Suriye’de çatışan mücahitlere hizmet veren tıbbi yardım şebekesinin Gaziantep’teki hastanesine BirGün ulaştı

Doğu Eroğlu (21 Eylül 2014, Birgün Gazetesi)

Suriye’deki iç savaşta Özgür Suriye Ordusu ile El Kaide’ye yakın El Nusra Cephesini destekleyen, IŞİD’in büyümesine ses çıkarmayan ve hatta örgüte silah ile mühimmat verdiği iddia edilen Türkiye, Halep’ten İstanbul’a uzanan, Suriye’de çarpışan İslami Cephe mücahitlerine hizmet veren tıbbi yardım şebekesine göz yumuyor. Gaziantep’te silahlı milislere hizmet veren 75 yatak kapasiteli kaçak hastaneye giren BirGün, şebekenin yöneticilerine Esad ve IŞİD’le savaşan İslami Cephe mücahitlerinin Türkiye’de hangi şartlarda tedavi edildiğini sordu. 2014’ün ilk 8 ayında en az 700 milisin tedavisini gerçekleştirdiklerini iddia eden yöneticiler, Gaziantep Emniyeti ve Şahinbey Belediyesinin yardımları ile hükümetin sağladığı destekten ötürü memnuniyetlerini ifade ettiler.

Yeni IŞİD olmaya aday örgüte tıbbi destek ağı

AKP hükümeti, Türkiye’de en az 1000 kişiyi Suriye ile Irak’ta çatışmak üzere saflarına katan IŞİD’in örgütlenme çalışmalarına engel olmamakla ve sınır kontrollerini sıkılaştırmayarak IŞİD’e katılmak üzere sınırı geçen savaşçıları cesaretlendirmekle suçlanıyor. Pek çok dış politika uzmanı Esad rejimi karşıtı olduğu gerekçesiyle örgütlere silah, mühimmat ve lojistik destekte bulunulmasının, IŞİD’in güç kazanmasıyla Irak ve Suriye’de derinleşen karmaşanın sebeplerinden biri olarak görüyor. Buna karşın Türkiye, Halep’ten başlayıp Ankara ve İstanbul’a dek uzanan mücahitler için kurulmuş tıbbi yardım şebekesinin faaliyetlerine izin vererek Suriye’de çarpışan İslami Cephenin elini kuvvetlendirmeye çalışıyor. İslamcı mücahitlerin çatı örgütü olan İslami Cephe, IŞİD benzeri yapısı ve bünyesindeki en az 45 bin militanıyla, IŞİD’in zayıflaması halinde doğacak iktidar boşluğunu doldurmaya en yakın silahlı güç olarak öne çıkıyor.

‘Mücahitler hastanelerde rezil oluyordu’

Suriye’de özellikle Halep ve İdlib kentleri etrafında etkin olan ve burada hem rejim güçleriyle hem de IŞİD’le çarpışan İslami Cephenin çatışmalarda ağır yaralanan militanlarının tedavilerini Gaziantep’te faaliyet gösteren İMKANDER sağlıyor. Kamuoyunda 2010’da Gazze’ye uygulanan ablukayı kırmak için yola çıkan ve İsrailli komandoların saldırısıyla 9 kişinin yaşamını yitirdiği Mavi Marmara gemisi olayıyla tanınan İnsani Yardım Vakfında da yöneticilik yapmış olan İMKANDER Gaziantep temsilcisi Sait Gökdere, daha önce Kafkasya’daki insani krizlerle ilgilendiklerini ancak Suriye’deki iç savaşla birlikte dikkatlerini bölgeye yönelttiklerini aktarıyor. Gökdere, “Daha önce mücahit kardeşlerimiz Türkiye’ye geliyor, hastanelerdeki yoğunluktan ötürü rezil oluyorlardı. Hükümetten Allah razı olsun ki gösterdikleri tolerans ve yardımla çok şey başardık. İMKANDER olarak Gaziantep’te 75 yataklı bir rehabilitasyon merkezimiz var” diye konuşuyor.

Şebeke devlet gözetiminde

Gökdere daha önce İMKANDER kanalıyla Suriye’ye ilaç yardımında bulunduklarını ancak savaşı tecrübe etmelerinin ardından daha etkili bir yardım yöntemi tasarladıklarını belirtiyor. Gaziantep’te kurulan hastane ve revire dönüştürülen evlerle birlikte yaklaşık 150 yatak kapasitesine ulaşan tıbbi yardım ağı, neredeyse tamamen İslami Cephe mücahitlerine hizmet veriyor. “Bombardımanlarda yaralanan sivilleri de getiriyoruz ama genellikle mücahitlere hizmet veriyoruz. Tedavi görenlerin yüzde 95’inden fazlası mücahitler” diye konuşan Gökdere, devlet gözetiminde gerçekleştirdikleri faaliyetleri “Sınırdan tamamen devletin gözetiminde girip çıkıyoruz” sözleriyle özetliyor.

Kapılarda Tevhit Tugayları amblemleri

Tıbbi yardım faaliyetlerini yerinde anlatmayı kabul eden Gökdere, Gaziantep Valiliğine yaklaşık 1 kilometre mesafede bulunan 75 yataklı hastanede tıbbi yardım ağı hakkında bilgi vermeyi sürdürüyor. Duvarlardaki tabelalardan, daha önce Kanal 5 isimli yerel bir televizyon istasyonu tarafından kullanıldığı anlaşılan 6 katlı hastane, yaklaşık 50 hastaya ve yakınlarına hizmet veriyor. Akyol Mahallesinde pek çok yurttaşın yaşadığı apartmanların çevrelediği binada, 5 adet hastane koğuşu bulunuyor. İslami Cephenin bir bileşeni olan Tevhit Tugaylarına ait amblemlerin hastane koğuşlarının kapılarına iliştirilmiş oluşu dikkatleri çekiyor. Hastane koğuşlarında 15 ila 45 yaşları arasında değişen mücahitler kalırken, bombardımanlarda yaralanan Suriyeli birkaç çocuk da tesiste tedavi görüyor.

Sistem nasıl çalışıyor?

İlk 5 katı yaralıların kaldığı hastane koğuşlarına, yaralı yakınlarının yatakhanelerine, mutfak ve ilaç deposuna ayrılmış binanın 6’ncı katıysa yönetim ofisi olarak kullanılıyor. Yönetim katında tıbbi yardım ağı tarafından istihdam edilen 3 doktordan 2’si BirGün’ün sorularını yanıtlarken, bir diğer yönetici ise şebekenin işleyişini anlatıyor. Yöneticilere göre tıbbi yardım ağı Halep’ten gelen haberle işlemeye başlıyor. Dernek ve hastane yetkilileri, çarpışmalarda veya bombardımanlarda yaralananların haberini Suriye’deki kaynakları üzerinden alıyor. Yataklı tedavi görmesi gereken ağır yaralı mücahitler, Gaziantep’ten yola çıkan araçlar tarafından Suriye’den alınıp ilk müdahalenin yapıldığı Kilis’e götürülüyorlar. Buradaki servislerde yatak bulunamaması halinde yaralılar Gaziantep’e getiriliyor; Gaziantep’te de uygun hastane bulunamadığı ender durumlarda yaralı mücahitler Ankara veya İstanbul’a gönderiliyor.

Suriyeli doktorlar Türkiye hastanelerinde

Tıbbi yardım şebekesinin Suriyeli doktorları, resmi hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinde kalan yaralıları, sanki o hastanelerde görevlilermişçesine ziyaret edip yaralıların durumları hakkında bilgi alıyorlar. Doktorlar gerekli durumlarda yaralı mücahitlere hastanelerde pansuman bile yaptıklarını belirtiyorlar. Mücahitler yoğun bakımdan çıkartılıp servise sevk edilebilir hale geldiğinde hastanelerden çıkartılıp Gaziantep içinde bulunan 4 adet revir olarak kullanılan eve veya 75 yataklı rehabilitasyon merkezine götürülüyor. Sağlıklarını tamamen kazanan mücahitler, savaşmak üzere yeniden Suriye’ye gidiyorlar.

Yemek Belediyeden güvelik polisten

Gökdere’ye göre tıbbi yardım sistemi İMKANDER’in topladığı paralar ve bağışlarla ayakta tutuluyor. Hasta yatakları, tekerlekli sandalyeler, giyim malzemeleri ve koltuk değnekleri gibi ihtiyaçlar bağış olarak toplanıyor. Hastaların tedavisinde kullanılan ilaçların büyük bölümü, İMKANDER’in yürüttüğü ilaç bağışı kampanyalarından edinilenlerle karşılanırken, zor bulunan ancak tedavi için gerekli ilaçlarsa toplanan paralarla alınıyor. Gökdere, temizlik malzemesi ve gıda gibi ihtiyaçların Gaziantep’in merkez ilçesi olan Şahinbey Belediyesi tarafından sağlandığını gizlemiyor. Öte yandan hastane 4 devreli bir güvenlik kamerası sistemiyle izleniyor ve giriş-çıkışlar takip ediliyor. Gökdere, güvenlik sistemini yerel polislerin tavsiyesiyle kurduklarını belirtiyor.

İslami Cephe nedir?

2013’te Esad karşıtı pek çok İslami silahlı yapının bir araya gelmesiyle kurulan İslami Cephe, hâlihazırda sahip olduğu en az 45 bin kişilik silahlı gücüyle Suriye’deki en kuvvetli örgütlerden biri olarak öne çıkıyor. İslami Cephe çatı örgütü mensupları arasında Tevhit Tugayları ve Rakka kentinin Suriye rejiminden ele geçirilmesinde önemli rol oynayan Ahrar aş Şam gibi 7 silahlı örgüt bulunuyor. Ahrar aş Şam yönetiminin lider kadroları geçtiğimiz haftalarda İdlib’deki bir toplantıları sırasında gerçekleştirilen intihar saldırısında öldüyse de, İslami Cephe özellikle Kuzeybatı Suriye ve Halep civarındaki etkinliğini koruyor. Halep’te bir yandan doğudan gelen IŞİD birlikleriyle, diğer yandansa Esad’a bağlı güçlerle savaşan İslami Cephe, İdlib bölgesinde de rejim kuvvetleriyle çatışmayı sürdürüyor. İslami Cephe, Kilis Öncüpınar sınırının karşısındaki Bab El Hava ile Hatay Cilvegözü’ne açılan Es Selame sınır kapılarını kontrolü altında bulunduruyor. İslami Cephe, tıpkı IŞİD gibi Şeriata dayalı bir yönetim kurmak istiyor ve demokratik yöntemleri reddediyor. IŞİD’de olduğu gibi, İslami Cephe bünyesinde de yabancı mücahitler çarpışıyor.