Mersin’de Boğazpınar Köyüne kurulmak istenen HES’lere karşı açılan davada bölgeyi incelen bilirkişi raporunu hazırladı, HES’lerin bölgeye getireceği felaket bir kez daha anlaşıldı
Doğu Eroğlu (21 Şubat 2015 BirGün Gazetesi)
Kamuoyunda düzenledikleri festivalde HES karşıtı şarkı söyleyen çocukların söylediği “HES yapma boşuna yıkacağız başına” şarkısı ile bir eylemde sarf edilen Dadaloğlu’nun “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” ifadeleri sonrasında haklarında dava açılan Boğazpınar köylülerinin HES direnişine bilirkişiden iyi haber geldi. Boğazpınar sakinlerinin, Berdan Nehri üzerine kurulmak istenen Akhan I-II Regülatör ve HES projelerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verdiği Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararının iptali için davada keşif yapan bilirkişi heyeti, HES projelerinin yıkıcı etkisini açık şekilde ortaya koydu. Heyet, HES projelerinin hayata geçmesi halinde endemik türlerin yok olacağını, projede öngörülen can suyu miktarınınsa akarsu yatağına muhtemelen verilemeyeceğini ifade etti. Üstelik bilirkişi raporuna göre ÇED Raporu hem eksik araştırmaya dayanıyor hem de projenin etki alanı yanlış belirlenmiş.
Endemik türler yok olacak
8 Ocak 2015’te mahkeme heyetiyle birlikte projelerin kurulması planlanan bölgeye giden bilirkişiler hazırladıkları raporda, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından oluşturulan Kadıncık Vadisi Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Gelişme ve Yönetim Planı uyarınca, bölgedeki içme ve kullanma suyunun önemli görüldüğünü hatırlattı. Bakanlık planında, bölgedeki su kaynakları üzerindeki baskılara vurgu yapılmış, HES projelerinin yapılmasının engellenmesi salık verilmişti. Bölgenin Türkiye’deki önemli 122 bitki alanından biri olduğunu, yaklaşık 323’ü endemik olmak üzere toplam 1685 bitki türünü barındırdığını ifade edene heyet, HES için inşa edilecek tünellere dikkati çekerek, “Projenin uygulanmasıyla bu türlerin zarar görmesi ve bazılarının yok olması kaçınılmaz olacaktır” değerlendirmesini yaptı. Projeler hayata geçirilirse Akhan I için 5 buçuk, Akhan II içinse yaklaşık 4 buçuk kilometre uzunluğunda tünel inşa edilecek.
ÇED Raporu metodolojisine sert eleştiri
Öte yandan bilirkişi heyeti ÇED Raporunun hazırlanmasında kullanılan bilimsel metodolojiyi de eleştirdi. Üç farklı akademisyenin Aralık ayında 3 günlük süreyle alan çalışması yaptığını tespit eden heyet, “Arazi gözlem ve veri toplamanın sadece kış mevsiminde yapılması önemli bir eksikliktir. Bu kadar önemli bir doğa alanı içerisinde gerçekleştirilmesi planlanan projenin alanının doğal yapısı, florası ve faunasıyla ilgili değerlendirmeler sadece 2-3 günlük arazi gözlemlerine dayandırılmıştır” ifadelerini kullandı.
Can suyu eksik araştırmayla tespit edilmiş
Heyet, HES projesinin ardından havzaya verileceği taahhüt edilen can suyu miktarına ilişkin de olumsuz değerlendirmede bulundu. Halihazırda akarsuların debilerinde azalış olduğunu, bu haliyle bile ilerleyen yıllarda bölgenin ekolojik yıkımla karşılaşabileceğini belirten heyet, bu azalış incelenmeden hazırlanan ÇED Raporunu, “Gerek Nihai ÇED Raporu gerekse fizibilite raporu eksik inceleme ve eksik araştırma yapılarak tamamlanmıştır” sözleriyle eleştirdi. Heyet, araştırmalardaki eksiklikten ötürü taahhüt edilen can suyu miktarının akarsu yatağına bırakılamaması riskinin çok yüksek olduğunun altını çizdi. Heyet, alanda yaşayan insanların kullanma ve içme suyu ihtiyaçları (tarımdaki sulama suyu, hayvanların ihtiyaç duyduğu miktar) ile doğanın gereksinimi olan su miktarının objektif kriterlere göre belirlenmediğini de ekledi.
Proje etki alanı yanlış belirlenmiş
Rapordaki en çarpıcı kısımlardan biri de, heyetin projenin etki alanının yanlış hesaplandığına dair tespitiydi. Bölgenin jeolojik yapısı dolayısıyla, HES projelerinin ÇED Raporunda gösterildiğinden çok daha geniş bir alanı etkileyeceğini ifade eden heyet, şu sözleri kullandı: “ÇED Raporunda Proje Etki Alanı yanlış belirlenmiş ve 1/25 bin ölçekli haritada çayın yatağı sanki bu projeden hiç etkilenmeyecekmiş gibi proje etki alanı dışında tutulmuştur.” İnşaat çalışmalarında ortaya çıkacak kazı malzemesinin nerede depolanacağına ilişkin alanda çalışma yapılmadığı, projenin inşaat ve yol genişletme çalışmaları süresince alınabilecek tüm önlemlere karşın doğal yaşamın kaçınılmaz olarak olumsuz etki göreceği de bilirkişi raporuna geçti.