Paket kent ve çevre hakkı mücadelelerini de düşündü:

Toplumsal barışın kuvvetlendirileceği gerekçesiyle polis yetkilerini artırmak üzere hazırlanan paket, inşaat ve enerjiyle olan büyümesi sürdürülemez hale gelen AKP sermayesine nefes aldıracak

Doğu Eroğlu (14 Subat, Birgun Gazetesi)

Kamuoyunda polise tanıyacağı yeni yetkilerle faili polis olan cinayetleri artıracağı, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını fiilen rafa kaldıracağı gerekçeleriyle tartışılan İç Güvenlik Paketi yasa tasarısı, Türkiye’nin son yıllarda en önemli gündem maddelerinden biri haline gelen ekoloji ve kent hareketi mücadelelerine de darbe vurma potansiyeli taşıyor.

Özellikle yerellerde çevre mevzuatının gerekçeleri yerine getirilmeden gerçekleştirilmeye çalışan yatırımları engellemek veya kentsel dönüşüm süreçlerine direnmek için düzenlenen savunma eylemleri, tasarının yasalaşması halinde çıkmaza girecek. Yargı kararlarını tanımayan veya yatırımların önemli kısmını ilgilendiren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerini beklemeden uygulama aşamasına geçmek isteyen şirketlere veya devlet yatırımlarına direnmede kullanılan yöntemler, tasarının yasalaşması halinde önlenebilecek. Direniş nöbetleri, insan zincirleri, yol kapama eylemleri gibi direniş şekilleri pek çok gerekçeyle savcı kararı olmaksızın, polis inisiyatifi veya mülki amir emriyle yapılacak gözaltılar yoluyla kırılabilecek. Direnişçi yurttaşların çoğunlukla yargılandığı suçlar için artan hapis istemleri ve tutuklama tedbiri, yerel yaşam direnişçilerini zor durumda bırakacak. Öte yandan vali ve kaymakamların jandarma üzerindeki tahakkümlerinin artmasıyla, yatırımcı şirketlerin son dönemde özel güvenlik personeli aracılığıyla uyguladığı şiddet karşısında yerel direnişçiler daha da korumasız kalacak. Jandarma üzerindeki tahakkümün kuvvetlenmesiyle, yürütmeyi durdurma veya iptal yönündeki yargı kararlarının uygulatılması yerellerde daha da zorlaşacak. Tasarının kabul edilmesi halinde bütçesi artırılacak ve yapısı güçlendirilecek Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınınsa, merkezden yerele yatırım kararlarını artırıp, yaşam üzerindeki baskıyı yükselteceği sanılıyor.

Yerel savunma direnişlerine darbe

Kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak bilinen ve önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi beklenen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, toplumsal muhalefetin sokak eylemliliğine yaptığı etkinin bir benzerini yerel yaşam direnişleri üzerine de yıkıcı etki yapacak. Kendi inisiyatifleri dışında HES, RES, termik santral, madencilik faaliyetleri ve diğer yatırımların planlanmasına karşı çıkan köylülerin sıklıkla başvurduğu yaşam nöbetleri, insan zincirleri, iş makinelerini planlanan inşaat sahalarına sokmamaya yönelik eylemlilikler ve benzeri direnişler, tasarıdaki düzenlemelerle hem kolluk tarafından somut olmayan gerekçelerle dağıtılabilecek hem de eylem yapan yurttaşlar daha ağrı cezalarla karşılaşacak.

Kolluk direnişleri dağıtacak: PVSK’nın 13’üncü maddesinde yapılacak değişikle, kolluk “eylemin veya durumun niteliğine göre,” iç hukukta tanımlı olmayan koruma altına alma ya da uzaklaştırma tedbirlerine başvurabilecek. Bu tedbirlere, aynı maddeye eklenen “Kendisinin veya başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürenlere” yönelik olarak başvurabilecek. Ceza Muhakemesi Kanununda yapılacak düzenlemeyle polis toplu işlenen suçlarda 48 saate kadar gözaltı yapabilecek, bu gözaltı için savcıdan izin almayacak. İl İdaresi Kanununun 11’inci maddesine ilave edilen fıkralarsa, valilere “lüzumu halinde suçun aydınlatılması için” kolluğa doğrudan emir verme yetkisi tanıyacak. Bir yerel direnişin suç unsuru taşıdığını tespit eden vali, adli soruşturma sürecine kendi kendine müdahil olarak direnişlerin bitirilmesi yönünde talimat verebilecek.

Cezalar artacak: 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunundaki değişiklikler de yereldeki meşru direnişleri kısıtlamaya yönelik uygulamalara yol açacak. Sloganlardan ötürü yurttaşlar 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanabilecek. Öte yandan kolluk müdahalesi sonucu oluşup oluşmadığı belli olmasa da, bir eylemde meydana gelecek tüm hasar yurttaşlara ödetilebilecek. Toplantı ve gösterilerin “terör propagandasına” dönüştüğü tespit edilirse ceza artacak. Kanuna aykırı gösterilerde dağılmamak için direnenlerse, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılacak değişiklikler uyarınca tutuklanabilecek. Yerel direnişçilerin en çok karşılaştığı, görevli memura görevini yaptırmamak için direnme, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet ve mala zarar gibi suçlamaların çeşitli düzenlemelerle daha ağır hapis istemleri içermesi ile tutuklama yolunun açılması, yerel yaşam direnişlerine etki edecek.

Yargı kararı uygulatmak zorlaşacak

Rantsal talanın en yoğun hissedildiği kıyılar ile jandarmanın görev yaptığı bölgelerdeki yatırımlar, tasarının geçmesi halinde ortaya çıkacak kolluk-mülki amir bütünleşmesinden önemli ölçüde faydalanacak. Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, İl İdaresi Kanunu ve TSK İç Hizmet Kanununda yapılacak değişikliklerle generaller dışındaki personel atamaları doğrudan İçişleri Bakanı tarafından gerçekleştirilecek. Personel, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılabilecek. Yerelde vali ve kaymakamların yazacağı raporlarsa, jandarma ve sahil güvenlik personelinin atama ve terfilerinde temel kriter olacak. Bu yolla, ilgili bölge sakinlerinin rızası dışında planlanan projeler hakkındaki yürütmeyi durdurma veya iptal kararlarının uygulanmasının daha da zorlaşacağı tahmin ediliyor. Şirketlerin uymadığı yargı kararlarının uygulanmasında zaman zaman jandarmaya yapılan şikâyetler yoluyla hukuksuz inşaatlar mühürlenebiliyordu. Öte yandan son dönemde şirketlerin yerel direnişleri kırmada başvurduğu bir diğer yol olan özel güvenlik şiddetine karşı da jandarma kimi zaman engel teşkil edebiliyordu.

Merkezden yerele yatırımlarda yeni dönem

İç Güvenlik Paketinde yer alan bir diğer düzenlemeyse, yerelde yapılması planlanan projelerin merkezden planlanarak uygulama geçirilmesini hızlandırma potansiyeli taşıyor. 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla tüzel kişiliği son bulan İl Özle İdarelerin yerine kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, paketle güçlendiriliyor. Tasarının yasalaşması halinde Başkanlık, İçişleri Bakanlığından yapılacak Hazine yardımları, kamu kurumlarının yatırım için aktardığı tutarlar, bağış ve yardımlar yoluyla gelir edinecek. Bakanlıklar ve kamu kurumlarının illere yapacakları yatırımlar bu yapı üzerinden gerçekleştirilecek. Maden ruhsatlarından, valilik ve kaymakamlıkların keseceği idari para cezaları ve yapacakları ihalelerden elde edecekleri gelirlerin bir kısmı da Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına aktarılacak.

Paket olsaydı mücadeleler nasıl olurdu?

Andon: HES projelerine karşı açılan davalardan defalarca zaferle ayrılan Rizeliler, yargı kararlarını uygulamamakta ısrar eden şirket ve yerel idareye karşı defalarca farklı eylemler yaparak direndi. Paket bu direnişten önce çıkmış olsaydı, pek çok Küçükçayır Köyü sakini, “kendilerinin veya başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürdükleri” gerekçesiyle “uzaklaştırma ve koruma” tedbirleri kapsamında bölgeden uzaklaştırılabilir, toplu işlenen suç gerekçesiyle 48 saat gözaltında tutulabilir ve hukuksuz HES inşaatlarına başlanabilirdi.

Gerze: Yapılmak istenen termik santral projesi kapsamında, OHAL uygulayan jandarma ve polise defalarca direnen Gerze ve Yaykıl halkı, paket 2011’de yürürlükte olmuş olsaydı ağır para cezaları ve tutuklulukla karşılaşabilirdi. Direnişçilerin bu cezalar altında ezilmesiyle kamuoyu baskısı azalabilir, proje hakkında ÇED Olumlu kararı verilerek Yaykıl Köyüne yapılmak istenen termik santral projesi hayata geçirilebilirdi.

Yırca: Yargı kararlarını uygulatabilmek için aylar süren bir savaş veren, bu sırada hakkındaki kamulaştırma kararının yürütmesi durdurulmuş zeytinliklerindeki binlerce ağacın katledilmesine engel olamayan Yırca halkı, daha ilk günden direnişlerinin vali veya kaymakam emriyle topyekûn dağıtılması halinde bölgeye yapılması planlanan Kolin Termik Santralını engelleyemeyebilirdi.