İspanya ve Hindistan merkezli firmalar, Türkiye’de ortak oldukları veya satın aldıkları şirketler aracılığıyla IŞİD ve El Nusra’ya patlayıcı malzeme gönderdi, Türkiye izledi

Doğu Eroğlu (28 Mart 2016, Birgün Gazetesi)

IŞİD’in Kobane kuşatmasından sonra geride bıraktığı infilak fitilleriyle ortaya çıkan soru işaretleri, Suriye ve Irak’taki örgütlerin el yapımı patlayıcı (EYP) yapımında kullandığı malzemelerin Türkiye’deki tedarik zincirini açığa çıkarmayı sürdürüyor. Madencilik ve inşaat sektörlerinde kullanılmak üzere üretimi ve satışı yapılan ancak EYP’lerin ana malzemelerinden birine dönüşen infilak fitillerinin üretim ve satışları incelendiğinde, uluslararası üreticilerin Türkiye’yi bir ithalat-ihracat merkezine çevirdiği görülüyor. İspanya, Avustralya ve Hindistan merkezli firmaların ortağı veya sahibi olduğu Türkiye’deki şirketler önce bu ürünleri ithal ediyor, sonrasındaysa infilak fitilleri bilinmeyen bir şekilde IŞİD’in eline geçiyor veya El Nusra bağlantılı gruplara gitmek üzereyken yakalanıyor. Tüm ağ incelendiğinde, sivil kullanım için infilak fitili üreten şirketlerin savunma sanayi ve silah ticaretiyle olan ilişkileri de ortaya çıkıyor.

İnfilak fitili EYP’nin neresinde?

EYP temel olarak 5 kısımdan oluşuyor. EYP’nin temel unsurları; anahtar yani etkinleştirme mekanizması (aktivatör) olarak sinyal röleleri, mikrokontrolör ve transistörler; tetikleyici (fünye); patlayıcı materyal; patlayıcı materyalleri taşıyan gövde ve güç kaynağı olarak sayılabilir. Patlayıcının uzaktan kumandayla etkinleştirilmesi planlanıyorsa, bu sisteme cep telefonu da dahil ediliyor.

EYP’ler, doğaları gereği, bizatihi saldırgan amaçlarla üretilmeyen fakat bir araya getirildiklerinde tahrip gücü yüksek bir sistemi oluşturan unsurlardan meydana geldiği için, çatışmaların sürdüğü coğrafyalarda kurulabilen tedarik zincirlerinin nitelikleri, ilgili bölgede hangi malzemelere kolay erişilebildiği, örgütün ideolojik ve pratik sebeplerle tercih ettiği eylem tipleri, saldırıların hedefleri ve örgüt mensuplarının farklı eylemleri uygulama kapasiteleri, son ürün EYP’lerin farklılaşmasına yol açıyor. Örneğin savaşların sürdüğü, rejimlerin sallandığı, askeri yığınakların ve mühimmatın korunaksız kaldığı bölgelerde EYP yapımları için havan mermileri tercih edilebiliyor; diğer bölgelerdeyse patlayıcılar farklı bileşenlerden üretilebiliyor. EYP’lerin kullanım alanı büyük bir çeşitlilik gösteriyor; örgütlerin kendi imkanlarıyla ürettikleri füzelerin başlıklarına iliştirilebilen EYP’ler, araç bombalarında, intihar saldırılarında veya yollara döşenmiş halde kullanılabiliyor.

IŞİD ve El Nusra bağlantılı örgütler tarafından intihar eylemleri, araç saldırıları ve döşenmiş halde kullanılan EYP’lerdeki temel patlayıcı materyal çoğunlukla amonyum nitrat (Azotlu sentetik gübrenin hammaddesi) ve alüminyum macununun birleşiminden oluşuyor. Bu karışım eylemin tipine göre, gövde işlevi gören bidon veya varillere doldurularak, EYP sisteminin patlayıcı kısmını oluşturuyor. Anahtarla başlatılan ateşleme sırasında fünye, infilak fitilleriyle tahrik ediliyor ve patlayıcı maddeler etkinleştiriliyor. Bidon veya variller araç bombalarında tahrip gücünü artırmak için arabanın bagajı, yan cepheleri veya tabanına sıralanıyor. Çoğunlukla hücum yelekleri üzerine yerleştirilen düzeneklerle gerçekleştirilen intihar eylemlerindeyse, ağırlık ve hacimlerine kıyasla yüksek tahrip gücüne sahip oluşları ile bükülebilir yapılarından ötürü genellikle C4, PE4, Semtex gibi isimlerle bilinen plastik patlayıcılar veya 2005 Londra ve 2015 Paris saldırılarında olduğu gibi, TATP –triaseton triperoksit– tercih ediliyor. Ancak amonyum nitrat ve alüminyum macunundan imal edilen patlayıcıları hücum yeleklerine iliştirip intihar eylemleri gerçekleştirmek de pekala mümkün.

Tüm bu farklı işlevlere sahip EYP’lerin yapımında kullanılan malzemelerin IŞİD ve El Nusra bağlantılı örgütlerin eline geçişindeyse kilit ülkelerden biri Türkiye. Conflict Armament Research (CAR) tarafından Şubat ayı sonunda yayımlanan raporda, EYP malzemelerine ait tedarik zincirlerinin birçoğunun Türkiye üzerinden geçtiği ortaya konmuştu. Ancak rapordaki bulgular diğer delillerle birlikte incelenince tablonun vahameti artıyor; Irak ve Suriye’ye giden EYP malzemelerinin en önemlilerinden olan infilak fitilleri İspanya ve Hindistan menşeli firmalarca üretiliyor. Bu malzemeler önce Türkiye’de satın alınmış veya ortaklık kurulmuş şirketler tarafından ithal ediliyor. Bu şirketlerin elinden çıkan infilak fitilleriyse bir şekilde Selefi cihatçı örgütlerin eline geçiyor. Böylelikle İspanyol ve Hint şirketleri hem ellerini kirletmemiş oluyor hem de Selefi cihatçı örgütlerle ticaretin keyfini sürüyor. Türkiye’de idareyse bu ticaret ağını denetlemiyor.

Maxam Anadolu’nun yakalanan fitilleri

İspanya’nın en büyük silah üreticilerinden biri olan Expal’in de bağlı olduğu Maxam International’la Suriye ve Irak’taki Selefi cihatçı örgütlerin isimleri ilk defa Haziran 2015’te yan yana geldi. Maxam International’ın Türkiye’deki ortağı Maxam Anadolu tarafından Suriye üzerinden karayoluyla Ürdün’ün başkenti Amman’a, 210 bin dolar karşılığında (o tarihteki kurla 578 bin TL) 1 milyon metre infilak fitili gönderildiği, Hatay Cilvegözü Sınır Kapısındaki gümrük yetkililerinin Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığını uyarmasıyla ortaya çıktı.

24 tonluk kargo, ithalatçı şirket Ürdün merkezli ASR Trading Company tarafından teslim alınmak üzere 10 Haziran’da Cilvegözü gümrüğüne bırakıldı ancak İçişleri Bakanlığından alınan ihracat iznine karşın, Antakya Gümrük Müdürlüğü Ürdünlü şirket ASR Trading Company’ye infilak fitillerini teslim etmedi. Böylece Suriye üzerinden Ürdün’e gönderilmesi planlanan infilak fitilleri gümrükte takılmış ve adresine ulaşamamış oldu.

İnfilak fitilleri Ürdün’e karayoluyla nasıl gidecekti?

Tüm resmi belgelerde Ürdün’ün başkenti Amman’a gittiği beyan edilen infilak fitillerinin, çıkış yaptığı adres göz önünde bulundurulduğunda, kim tarafından teslim alınacağı konusu büyük bir soru işareti. Fitillerin çıkış yapacağı Cilvegözü Sınır Kapısının Suriye’deki karşılığı olan Bab el Hava [Bab al-Hawa] Sınır Kapısı yaklaşık 4 yıldır rejim karşıtı ve Selefi cihatçı örgütlerce kontrol ediliyor. 19 Haziran 2012’de Özgür Suriye Ordusu tarafından ele geçirilen Bab el Hava, Suriye İç Savaşının karakterinin değişmesiyle birlikte çeşitli dönemlerde El Nusra ve İslami Cephe birliklerinin kontrolünde kaldı. Bu iki örgütün ardından Bab el Hava’yı kontrol eden diğer tüm yapılar da Selefi cihatçı özellikleriyle biliniyor.

Her şey planlandığı gibi işleyip infilak fitilleri Cilvegözü Sınır Kapısından 10-12 Haziran 2015 tarihleri arasında geçseydi, bir sonraki durak Selefi cihatçı örgüt Ahrar uş-Şam kontrolündeki Bab el Hava olacaktı. Ahrar uş-Şam’ın yanı sıra, bu tarihte bölgedeki Cephetül İslamiyye, Nureddin Zengi Tugayları, Ceyş’ul Muhacirin vel Ensar ile Cephetül Asala ve Tenmiye örgütlerinin de etkin olduğu biliniyor.

Suriye içerisindeki ihtilaflı durum olmasa, İdlib, Hama, Humus ve Şam üzerinden geçen M5 karayolu vasıtasıyla kargo Ürdün’ün Amman kentine 530 kilometrelik bir yolculuk sonrasında ulaşabilirdi. Fakat 10-12 Haziran 2015 tarihlerinde İdlib ve çevresi (bugün de olduğu gibi) Selefi cihatçı örgütlerin elindeydi; yani kargoyu taşıyan TIR’ın Selefi cihatçılarca kontrol edilen bölgeye sorunsuz girmesi halinde bile, güney yönlü en yakın rejim toprağı olan İdlib beldesi Muhanbal’a ulaşabilmesi için 60 kilometre yolculuk etmesi gerekiyordu. Peki, rejimle ve Kürt silahlı güçleriyle savaşını sürdüren Ahrar uş-Şam’ın veya pek çok örgüte karşı mücadele eden Suriye rejiminin, infilak fitilleriyle dolu bir TIR’ın serbestçe geçişine hangi sebeple izin verileceği düşünülüyordu? Bölgenin çatışmalı durumuna karşın infilak fitillerinin karayoluyla gönderilmesi, kargonun Amman’a varmasının hiçbir zaman tasarlanmadığını, alıcının Bab el Hava Sınır Kapısını kontrol eden Ahrar uş-Şam veya bir başka Selefi cihatçı örgüt olduğunu düşündürüyor.

‘ASR Trading Company’ diye bir şirket var mı?

Alıcının kim olduğu konusundaki kuşkuları ortadan kaldırmak için şüphesiz ki Ürdün’ün başkenti Amman’da bulunduğu iddia edilen ASR Trading Company’nin niteliği incelenmeye muhtaç. Bu uğraşa daha önce Hatay’da Maxam Anadolu’ya ait infilak fitillerinin gümrükte kalışını ilk olarak Cumhuriyet Gazetesi için haberleştiren Aykut Küçükkaya ile Akın Bodur ve aynı konuyu dev İspanyol şirketi Maxam International perspektifinden Vice En Español için kaleme alan Quique Masoni ile David Meseguer de girişti. Her iki ekibin de bulamadığı Ürdünlü şirketi bir kez de ben araştırdım. Felsefi olarak, bir şeyin var olmadığını ispatlamak onun varlığını kanıtlamaktan daha çetrefilli bir eylem; bir şirketin olmadığını veya paravan işlev gördüğünü şüphe bırakamayacak şekilde ispat etmek de aynı zorlukta.

Ürdün’de ticaret sicil kaydı hizmeti veren Companies Control Department (Şirketler Kontrol Departmanı) ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığının verileri incelendiğinde, ASR Trading Company ismiyle (veya doğrudan Arapça çevirisiyle) faaliyet gösteren bir şirkete rastlanmıyor. Maxam Anadolu’nun fatura kayıtlarındaki “Center Business Algebria Street 19 Flat 312 Block Amman” adresini de kentte bulmak mümkün değil. Algebria değil ama Algeria Sokak, kentin iş merkezlerinden biraz uzakta yer alan, 7 apartmanın bulunduğu küçük bir sokak ve adres de büyük ihtimalle bu sokaktaki bir konuta ait. Ancak ASR Shipping and Trade Company adı altında çalışan bir başka şirket, infilak fitillerinin alıcısı, daha doğrusu kuryesi olabilme kriterlerine sahipmiş gibi gözüküyor. 2007’de kurulan şirket kendi tanıtım metinlerine göre, 170’ten fazla ülkede taşımacılık yapıyor. Navlun sevkıyat [eng. freight forwarding], yani kargoların bir yerden bir yere ulaşımı hususunda hizmet veren şirket, “Tehlikeli ve/veya büyük hacimli” malların taşınmasında uzman olduğunun altını çiziyor. Ancak şirketin irtibat telefonlarına yanıt veren kişiler, Maxam Anadolu’yla aralarındaki ilişkiye dair konuşmuyor.

ASR Shipping and Trade Company’nin, inşaat ve madencilik sektörleriyle ilgisi bulunmaması ve dolayısıyla infilak fitillerinin son kullanıcısı olamayacağı, aynı zamanda asıl iş kolunun taşımacılık olduğu göz önünde bulundurulduğunda, şirketin gerçek alıcı tarafından, tüm yasal süreci sevk ve idare etmesi için tutulmuş bir aracıdan ibaret olduğu şüphesi uyanıyor. İnfilak fitillerini satın alan şirketin malları, Malatya’dan İskenderun Limanına karayoluyla, buradan İsrail’in Hayfa limanına denizyoluyla, ardından da Hayfa’dan Amman’a İsrail-Ürdün karayolu üzerinden getirmek yerine Cilvegözü Sınır Kapısından sevkıyatta ısrarcı olmasının başka bir açıklaması gözükmüyor. Öte yandan Vice’tan Quique Badia ve David Meseguer’e konuşan bir Maxam International yetkilisi, Maxam Anadolu’nun yalnızca mal satışı yaptığını, geri kalan tüm işlemlerin alıcı şirket tarafından gerçekleştirildiğini öne sürüyor. Dolayısıyla Maxam Anadolu sorumluluğu reddediyor. Fakat infilak fitillerinin satışına ilişkin Maxam Anadolu tarafından kesilen faturalarda, teslimat adresi olarak Cilvegözü Sınır Kapısı gösteriliyor; yani alışverişin Maxam Anadolu tarafına düşen sorumluluk, anlaşmaya göre infilak fitillerinin Cilvegözü Sınır Kapısına teslimiyle son buluyor. Hüseyin Salman Transport şirketine ait TIR’la taşınmak üzere Malatya Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş Patlayıcı Madde Taşıma İzin Belgesinde de, nakliyat işlemi için başvuruyu yapanın Maxam Anadolu olduğu görülüyor.

Maxam Anadolu’nun yapısı

Malatya merkezli Anadolu Nitro şirketiyle Maxam International’ın işbirliği 2009’da başladı. 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi haberine göre, Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonunun (TUSKON) Türkiyeli girişimcileri dünyadaki iş çevreleriyle buluşturan organizasyonlarında Maxam’la temas sağlayan Anadolu Nitro ile Maxam International, ortaklıklarını Maxam Anadolu şirketini kurarak resmileştirdi. Maxam Anadolu, Maxam International tarafından üretilen bazı ürünlerin Türkiye’deki satışını yapıyor, ürün portföyünün bir kısmıysa Maxam International ve Anadolu Nitro şirketlerinin 8 milyon Avro yatırımla Malatya’da kurduğu patlayıcı fabrikasında üretiliyor.

Maxam Anadolu ve Anadolu Nitro şirketlerinin üretimleri patlayıcı maddelerle sınırlı kalsa da, Maxam International daha farklı sektörlerde de faaliyet gösteriyor. Bir Maxam iştiraki olan Expal (Explosivos Alaveses S.A.), 40 ülkenin silahlı kuvvetlerine mühimmat sağlıyor. Şirketin üretimi bombalar, mermiler, top mermileri ve fünyelerde yoğunlaşıyor. Geçmişte İsrail ve Türkiye’ye mermi ve mayın sağlamasıyla bilinen Expal’in yanı sıra Maxam’ın ortak olduğu bir başka şirket Defex S.A. ve Maxam’ın kendisi de son yıllarda pek çok tartışmalı ticaretle anılıyor. BM tarafından silah alımlarına 2013’te ambargo konulmuş Orta Afrika Cumhuriyetinde Maxam Outdoors S.A. tarafından üretilmiş avcılık amaçlı olduğu belirtilen pompalı tüfek mermilerinin bulunması, Maxam’ın Gana’ya gönderdiği kayıt dışı mermiler ve daha pek çok konu şirketin uluslararası namını artırdı. Ancak İspanya hükümetlerinin de silah ihracatını destekler tutumları Maxam ve diğer şirketlerin elini rahatlatıyor. Her yıl yayımlanan SIPRI Silahlanma Silahsızlandırma ve Uluslararası Güvenlik Raporunun 2015 edisyonuna göre, ispanya 2010-2014 döneminde, küresel silah ihracatının yüzde 3’lük kısmını gerçekleştirerek 4 yıllık süreçteki en büyük 7’nci silah ihracatçısı oldu.

Maxam’ın Lübnan’a şüpheli satışı

Maxam, Türkiye’deki tedarik ağının bir benzerini Lübnan’da da oluşturdu; Maxam ile Lübnanlı bir şirket arasındaki bağlantı, Kobane işgalinin ardından kent yakınlarındaki IŞİD mevzilerinde bulunan infilak fitilleriyle ortaya çıktı. Lübnan hükümetinin belgelerine göre, resmi makamlardan 13 Mayıs 2014’te ithalat lisansı alan Maybel Co. Sarl. isimli Lübnan şirketi, daha sonra İçişleri ile Savunma Bakanlıklarından patlayıcı maddelerin ithalatı için de izin temin etti. Lübnan Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı belgelerine göre, Beyrut merkezli şirket 3 milyon metre yavaş infilak fitili, 3 milyon metre hızlı infilak fitili, 5 milyon adet de fünye ithal etmek için izin aldı.

Lübnan makamlarına göre, infilak fitilleri ve fünyeleri Maybel Co. Sarl. şirketine satansa İspanyol Maxam’dı. CAR Raporunda belirtildiği üzere, Maxam International yetkilileri Maybel Co. Sarl. şirketiyle ticaret yaptıklarını kabul ediyor ancak Kobane’de bulunan ve Maybel Co. Sarl.’ın elinden çıktığı tespit edilen Solar Cord-III model fitillerin kendileri tarafından satılmadığını ve bu ürünü stoklarında bulundurmadıklarını ekliyorlar.

Solar Cord-III tipi infilak fitilleri gerçekten de Hint şirket Solar Industries tarafından üretiliyor ancak yalnızca Maxam International’dan patlayıcı ithal etmek üzere izin alan Maybel Co. Sarl.’ın elinden çıkan Hint malı infilak fitillerinin nasıl Kobane’ye gittiği belirsizliğini koruyor. Solar Industries şirketinde de Maybel Co. Sarl.’a ihracat yapıldığına ilişkin bir kayıt bulunmuyor.

Hint şirketleri Türkiye’yi nasıl ihracat üssü yaptı?

CAR Raporuna göre, Kobane kuşatması sonrasında IŞİD’in bölgeden çekilmesinin ardından, Kobane yakınlarında bulunduğu 24 Şubat 2015’te belgelenen Solar Cord-II (Maybel, Maxam ve Solar arasındaki şüpheli alışverişe konu Solar Cord-III’ten farklı olarak) model infilak fitillerinin tespit edilebilen son alıcısı Ankara merkezli İlci Patlayıcı şirketi. 27 Şubat 2014 tarihinde Hint şirketi Solar Industries tarafından üretilen fitiller, İlci tarafından ithal edildi. İlci yetkililerine göre, şirket infilak fitillerini yalnızca Türkiye ve Balkanlardaki lisanslı kullanıcılara satıyor. Yani şirket fitillerin nasıl olup da Suriye’ye ulaştığını bilmiyor.

Şirketle ilgili yapılan küçük bir araştırma, üretici Hint şirket Solar Industries’in operasyonun görünenin daha içinde olabileceği kuşkusunu uyandırıyor. Ama önce İlci Patlayıcı ve bağlı bulunduğu İlci Holding incelenmeli. İlci Holding serbest piyasadaki yaşamına 1986’da İlci İnşaat olarak başladı. Kısa sürede büyüyen şirketin inşaat portföyüne baktığımızda 10 baraj, 5 tünel, 2 karayolu ve bağlı köprüler projesi, demiryolu inşaatları, pek çok ova sulama ve altyapı projeleri, 9 TOKİ projesi, 5 hastane, okullar, fabrika ve termik santral inşaatları, resmi hizmet binaları, askeri tesisler, ve bir stadyum karşımıza çıkıyor.

Pek çoğu devletten alınan ihalelerle gerçekleştirilen bu inşaat projelerinin yanı sıra Holding farklı sektörlerde de faaliyet gösteriyor. Yakın zamana dek bu sektörlerden biri patlayıcı ürünlerdi. İlci Patlayıcı Maddeler şirketi, 1 milyon TL sermayeyle 15 Haziran 2007’de kuruldu. 6 Mayıs 2010’da yüzde 99’u yine İlci Holdinge bağlı İlsan İnşaat şirketinde toplanan hisseler, o tarihlerde el değiştirdi. Hint şirket Solar Industries India’nın sahiplerinden Satyanarayan Nandlal Nuwal ile Manish Satyanarayan Nuwal, 16 Temmuz 2010 tarihindeki toplantıyla İlci Patlayıcının Yönetim Kurulundaki yerlerini aldı. 3 Mart 2011’deki Olağan Genel Kurul Toplantısındaysa şirketin sermayesi 8 milyon TL’ye çıkarıldı; hisse devirlerinin ardından Solar Industries India’nın Hollanda’daki iştiraki Solar Overseas Netherlands B.V. firması çoğunluk hisse sahibi haline geldi. 21 Ağustos 2014’teyse şirketin ismi Yönetim Kurulu kararıyla Solar Patlayıcı Maddeler Sanayi A.Ş. oldu. Yani İlci adıyla anılan Solar Patlayıcı firması Kobane’de bulunan fitilleri satın aldığında şirket halihazırda Solar Industries India’nın kontrolündeydi fakat henüz ismini değiştirmemişti.

İlci Patlayıcı firmasını satın aldıktan sonra Türkiye’ye ihraç ettiği mallar Kobane’de bulunan Solar Industries, Hindistan’da bir ‘başarı öyküsü’ olarak görülüyor. Times of India’da yayımlanan 2014 tarihli bir makaleye göre, Solar Industries’in en büyük hissedarı Satyanarayan Nandlal Nuwal (Türkiye’deki Solar Patlayıcı firmasının da Yönetim Kurulu üyesi), 1980’lerde ticarete bağımsız bir girişimci olarak atıldı. Endüstride kullanılan patlayıcıların pazarlamacılığını yapan Nuwal’ın kurduğu Solar Industries, bugün dünyanın en büyük endüstriyel patlayıcı üreticileri arasında. Fakat Nuwal Hint hükümetinden savaş başlığı, füze ve roket üretimi için de müsaade aldı. HMX tipi askeri patlayıcıların imalatı için Hindistan hükümetinden izin alabilen ilk özel firma olan Solar Industries’in ilerleyen yıllarda savunma sanayinde daha da büyüyeceği tahmin ediliyor. Solar Industries’in 2014-15 faaliyet raporunda da, gelecekte ağırlığın savunma sanayine verileceği defalarca yineleniyor.

Avustralya’dan Hindistan’a patlayıcı zinciri

Kobane’de tespit edilen bir başka infilak fitili DC D-Cord II’nin izi CAR araştırmacıları tarafından sürüldü ve infilak fitilinin tespit edilen son alıcısının Ankara merkezli Nitromak Dyno Nobel firması olduğu ortaya çıktı. Kobane’de 24 Şubat 2015’te tespiti yapılan infilak fitilinin, Gulf Oil Corporation tarafından 31 Aralık 2012’de üretilip Nitromak Dyno Nobel’e satıldığı görüldü. Nitromak Dyno Nobel firması yetkilileri, fitillerin iç pazarda, yani Türkiye’de satılmak üzere Hindistan’dan ithal edildiğini ifade ediyor. Firma temsilcisi CAR araştırmacılarına, bir kere iç pazarda satılan malların kimler tarafından nasıl kullanıldığı veya nereye gönderildiğinin takibinin yapılamayacağını aktarıyor.

Eski adıyla Nitromak DNX, madencilik sektöründe kullanılan patlayıcıların üretimini yapmak üzere 1988’de DNX Australia şirketiyle ortaklaşa kuruldu. Şirket Artvin Murgul ve bugün de faal olan Soma’daki Türkiye Kömür İşletmeleri Ege Linyitleri kömür sahası içerisinde kurulan tesislerde üretim yaptı. Nitromak DNX’in 2008’de yüzde 50 hissesi, 2010’daysa tamamı Dyno Nobel’e satıldı. Sonrasındaysa Dyno Nobel’i satın alan Avustralyalı Incitec Pivot Ltd, Nitromak DNX’in, güncel adıyla Nitromak Dyno Nobel’in tek sahibi oldu. Deloitte tarafından Incitec Pivot için 9 Kasım 2015’te hazırlanan teftiş raporuna göre, DNX Australia Pty’nin tüm hisselerini elinde bulunduran Incitec Pivot, irili ufaklı patlayıcı üreticisi pek çok firmanın yanında, dünyanın en büyük patlayıcı üreticilerinden Dyno Nobel şirketinin de tamamına sahip. Fakat her nedense Nitromak Dyno Nobel’in Türkiye’de sattığı infilak fitilleri Dyno Nobel veya Incitec Pivot’un diğer şirketleri tarafından üretilmiyor. Türkiye’de Nitromak Dyno Nobel tarafından satılan infilak fitilleri, Haydarabad-Hindistan merkezli Gulf Oil Corporation Ltd tarafından pazarlanıyor. Gulf Oil için infilak fitillerini üretense bir başka Hindistan firması IDL Explosives. Kobane’de tespiti yapılan infilak fitiliyle, IDL Explosives’e ait basılı bir katalog yan yana getirildiğinde, ürünlerin aynı olduğu anlaşılıyor.

Hem IDL Explosives hem de Gulf Oil Corporation Ltd firmalarının sahibiyse, ismi pek çok usulsüz silah satışı skandalına karışan Hinduja Group. 72 binden fazla çalışanı bulunan ve en az 25 milyar dolar değerindeki Hinduja Group, Hindistan ordusunun önde gelen silah tedarikçilerinden. Hinduja Group yetkilisi üç Hinduja kardeşin, 1986’da 155 mm’lik 400 adet OBÜS’ün İsveçli Bofors şirketinden Hindistan’a satışı için Hint siyasetçiler ve bürokratlara rüşvet verdiği iddia edilmiş, Hindistan’daki yargılama yaklaşık 30 yıl sürmüştü.

Patlayıcıların IŞİD’e nasıl gittiği bulunabilir

Suriye ve Irak’ta savaşan Selefi cihatçı örgütlerin EYP yapımında kullandığı infilak fitillerine ait tedarik zincirlerinin Türkiye üzerinden geçen kısmı incelendiğinde temel bir şablon ortaya çıkıyor. Buna göre, üretimler yurtdışında yapılıyor; uluslararası üreticilerin Türkiye’deki iştirakçilerinin ithalatıyla fitiller Türkiye’ye giriyor. Buradan sonraysa takip mekanizması kırılıyor. Türkiye’deki mevzuat uyarınca satıcıların özelliklerini taşıyan fitillerin son sahipleri tespit edilebilse dahi ürünlerin IŞİD’in eline hangi yolla geçtiği bulunamıyor. Ancak tedarik zincirindeki kayıp halkayı bulmak çok da zor değil; bunun için şirketlerin satışlarını incelemek yeterli. Patlayıcı madde satın almak isteyenler, kimlik ve ikametgah bilgileri ile patlayıcıyı hangi işte kullanacaklarına ilişkin bilgileri içeren dilekçelerle Valiliklere başvurmak zorunda. Tekel Dışı Bırakılan Patlayıcı Maddelerle Av Malzemesi ve Benzerlerinin Üretimi, İthali, Taşınması, Saklanması, Depolanması, Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi, Denetlenmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Tüzüğün 118, 119 ve 120’nci maddeleri uyarınca, gerekli izinleri olmayan kimseler patlayıcı maddeleri satın alamıyor. Dolayısıyla tümü kayıt altındaki patlayıcı madde satışlarının incelemesi halinde tedarik zincirindeki bilinmeyen ayrıntıları da keşfetmek mümkün.