Rusya’yla krizin en sıcak anlarında bile iktidar Akkuyu NGS projesinin önünü açmaya çalıştı, farklı nükleer teknoloji tedarikçisi arayışından da sonuç çıkmayınca yeniden tek seçeneğe, Rosatom’a döndü

Doğu Eroğlu (11 Ağustos 2016, Birgün Gazetesi)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’yla ilişkileri Su-24 krizinin yaşandığı 25 Kasım 2015 öncesine döndürebilmek için adım attı; beraberindeki heyetle birlikte Rusya Devlet Başkanı Putin’i Rusya’da ziyaret etti. Zirveden çıkan ‘normalleşme’ adımları arasında elbette Akkuyu Nükleer Güç Santralıyla (NGS) ilgili girişimler de var. Su-24’ün düşürülmesinin ardından nükleer enerjiyi Türkiye’ye getirmeyi planlayan AKP de, Türkiye aracılığıyla Orta Doğu pazarlarına açılmayı tasarlayan Rusya da, ilişkilerin normalleşme seyrine girmesiyle birlikte ilk olarak Akkuyu NGS’deki ortaklığın süreceğini açıkladı. 8 aylık kriz boyunca iktidar hem Akkuyu NGS’nin yatırımcısı Rosatom’la tekrar masaya dönülmesi ihtimaline karşın hazırlık yaptı hem de başka nükleer enerji teknolojisi tedarikçisi aradı. Ancak anlaşmanın iptali halinde Rusya’nın konuyu uluslararası tahkime, yani Lahey’deki Daimi Hakemlik Mahkemesine taşıyıp milyarlarca dolarlık yüklü bir tazminat kazanması ihtimali ile Rusya’nın diğer nükleer yatırımlarından ötürü sıcak paraya duyduğu ihtiyaçtan ötürü Akkuyu NGS’nin yarı hissesini yerli ortağa devretmeye yanaşması, son kararın Rosatom’dan yana olmasını sağladı.

Nükleerdeki pürüzleri temizledi

Su-24 kriziyle birlikte Akkuyu’da taraflar masadan kalkmış olsa da (Bunu önceki gün Rusya basınına verdiği demecinde Erdoğan da itiraf etti), iktidar Akkuyu NGS’nin önündeki pürüzleri bu süreçte temizledi. Akkuyu NGS yer lisansı için gerekli orman izninin dolmasına 19 gün kala yönetmelik değişikliği yapılarak iznin süresi uzatıldı. Bir torba yasayla zeytinlik arazilerin yol açtığı engelin de etrafından dolaşıldı. ÇED’deki imza sahteciliğiyle ilgili açılmış soruşturmaların biri TMMOB’nin dava açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, diğeriyse esasa girilmişken kapatıldı. Akkuyu NGS ÇED Olumlu kararı aleyhine açılmış davalarsa Danıştay’da birleştirildi. Tüm davalar için ortak gerçekleştirilen bilirkişi keşfi geçtiğimiz ay yapıldı; önümüzdeki günlerde mahkemeye ulaşacak raporun da proje hakkında olumlu görüş bildirmesi hukukçuları ve davacıları şaşırtmayacak.

ABD’de yeni ortak arayışı sonuçsuz kaldı

Washington’da düzenlenen 2016 Dünya Nükleer Güvenlik Zirvesine resmi davet almayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen zirve sırasında Washington’a gidip ABD Başkanı Obama’yla görüşme yapmış, Brookings Institute’ta konuşmuş ve bazı temaslarda bulunmuştu. Bazı diplomatlara göre, Erdoğan’ın talimatıyla o geziye katılan heyetten isimler, Rosatom’un yerine yeni bir nükleer enerji teknoloji tedarikçisi bulabilmek için ABD ve Almanya menşeili şirketlerle görüşmeler yaptı ancak temaslar sonuçsuz kaldı. Aynı kaynağa göre, INIR komisyonunun hazırladığı rapor yoluyla daha önce Türkiye’nin Akkuyu projesindeki önemli eksikliklere işaret eden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da, Orta Doğuda kurulacak reaktörlere hala çekimser yaklaşıyor; bu da Mersin için planlanan reaktör için Rosatom dışında bir teknoloji tedarikçisi bulunmasını zorlaştırdı. Erdoğan daha önce Akkuyu NGS hakkında, “Ruslar yapmazsa başkası gelir yapar” demişti.

Rosatom’un fon arayışı

Rusya’nın yatırım stratejileri ve büyüme hedeflerine eklenen Rusya’daki mali krizden ötürü Rosatom’un likidite ihtiyacıysa ortaklığı AKP iktidarı için daha çekilir kılan sebeplerden biri. Pek çok başka ülkede yeni ihaleler alan ve Türkiye’de olduğu gibi, nükleer enerji ihraç ettiği ülkelerdeki mevzuat eksiklikleri yüzünden bürokratik engellerle karşılaşan Rusya, Akkuyu NGS’nin yüzde 49’luk hissesini yerli bir ortağa devrederek hem riskleri bölüşmek hem de diğer yatırımları için fon bulmak istiyor.

Yandaş şirketlere kaynak

Akkuyu NGS için elektrik alım garantisi kilovatsaat başına 12,35 sent. 9 Ağustos’ta Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yerli kömüre dayalı elektrik üretim santralları için TETAŞ’ın sağlayacağı alım garantisiyse, kilovatsaat başına yaklaşık 6 sentle Akkuyu NGS’ye verilen garantinin yarısının da altında. Bu fahiş fark da, yüzde 49’luk ortaklığın AKP’ye yakın bir şirkete gitmesiyle alım garantisinden elde edilecek gelirin yine AKP’nin ekonomisine katılacağı, yani kamu kaynaklarının özele transferinde yeni bir yöntem olarak kullanılabileceğini düşündürüyor.