5 Haziran 2015 HDP Diyarbakır Mitingi Saldırısı faillerinin yargılandığı davada tahliye edilen Burhan Gök’ün, Türkiye’de faaliyet göstermiş İslam Devleti bağlantılı yapıların tümüyle ilişkili olduğu anlaşıldı
Doğu Eroğlu
İlk yayın: 1 Kasım 2017 Diken
5 Haziran 2015 HDP Diyarbakır Mitingine düzenlenen EYP’li saldırının faili Orhan Gönder’e lojistik destekte bulunduğu gerekçesiyle tutuklu yargılandığı davanın 6’ıncı duruşmasında tahliye olan Burhan Gök’ün, başka soruşturmalardaki belgelere göre, hem İslam Devleti Hudut İdaresi Türkiye Sınır Emiri İlhami Balı’yla hem de Türkiye’de çalışan profesyonellerden oluşan İslam Devleti Türkiye Koluyla bağlantılı olduğu anlaşıldı. Çeşitli şahısların İslam Devletine geçişleri hakkında Türkiye Sınır Emiri İlhami Balı’yla görüşmeleri ortaya çıkan Burhan Gök, 2014’te Türkiye Sınır Emiri olarak da çalışmış. Yaklaşık bir ay Türkiye Sınır Emirliği görevini üstlenen Gök, bu dönemde İslam Devleti Türkiye Koluyla işbirliği yaparak pek çok yabancı şahsın Türkiye üzerinden İslam Devletine geçişinde rol oynamış. 25 Temmuz 2017 tarihli duruşmada tahliye olan ve bir sonraki duruşmaya katılmayan Gök hakkında yeniden tutukluluk kararı verilmesi için davanın yarınki 8’nci duruşmasında müşteki avukatları talepte bulunacak.
Türkiye’de İslam Devleti ve Türkiye IŞİD’i bağlantılı eylemlerin davaları, olayların en önemli failleri olmaksızın sürüyor.
Pek çok eylemin faili Gaziantep Yapılanmasının nüfuzlu isimleri Yunus Durmaz, Halil İbrahim Durgun ve Mehmet Kadir Cebael, polis operasyonlarında öldü; 2014 ile 2015’te İslam Devleti Hudut İdaresine bağlı olarak Türkiye Sınır Emirliği görevini yürüten İlhami Balı ve çalışma arkadaşı Mustafa Demir, Gaziantep Yapılanmasından Deniz Büyükçelebi ve daha pek çoklarının akıbetleri, İslam Devletine geçtikleri için belirsiz. Katliam davalarında yargılananlarsa çoğunlukla ya kuryelik veya keşif görevlerini yerine getiren ya da aldıkları emir doğrultusunda gerçekleştirdikleri eylemlerin nasıl tasarlandığından habersiz şahıslar. Ancak Burhan Gök hakkında ortaya çıkan yeni veriler, 5 Haziran 2015 Diyarbakır HDP Mitingi Saldırısının faillerini yargılayan Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, Türkiye’de faaliyet gösteren İslam Devleti bağlantılı en önemli yapılarla mesai yürütmüş Burhan Gök’ü tahliye ederek bugüne kadarki en yüksek profilli sanığı elinden kaçırdığını gösteriyor.
‘Taksiciyim, olaylarla ilgim yok’ demişti
Burhan Gök, 14 Haziran 2015’te, Levent Kılınç, Mustafa Kılınç, İbrahim el-Bakraoui ve Samir el-Amri’yle birlikteyken, Gaziantep’teki Perilikaya Parkında yakalandı. Yabancı şahısların İslam Devletine geçişine aracılık ettiği şüphesiyle gözaltına alınan Gök, 5 Haziran 2015’te Diyarbakır HDP Mitingi Saldırısının faili Orhan Gönder’in, Diyarbakır’dan ayrıldıktan sonra Gaziantep’te konakladığı güvenli evi Mustafa Kılınç’la birlikte kiraladığı gerekçesiyle tutuklandı ve soruşturmaya dahil edildi. Burhan Gök taksicilik yaptığını ve 14 Haziran 2015 akşamı yakalandığı sırada bir arkadaşını ziyarete gittiğini iddia ediyordu. Her duruşmada olaylarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını yineleyen Gök, 26 aylık tutukluluğun ardından 25 Temmuz 2017’deki duruşmada tahliye edildi. Fakat mahkemedeki ifadelerinde de kabul ettiği, kendi adına kayıtlı telefon numarası Gök’ün İslam Devleti içindeki faaliyetlerini ele verdi.
Balı’yla 2014’te kendi telefonundan görüşmüş
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 17 Kasım 2014 tarihli kararı uyarınca gerçekleştirilen iletişim tespitine göre Burhan Gök, tüm ifadelerinde tanımadığını ileri sürdüğü Türkiye Sınır Emiri İlhami Balı’yla 18 Kasım 2014’te görüştü. İslam Devletine geçecek bir şahsı taksiyle sınıra gönderen Gök, taksici ile Balı’nın Kilis-Elbeyli’de bir randevu noktası belirlemesine yardım etti. Gök bu görüşme sırasında, mahkemede de kendisine ait olduğunu kabul ettiği telefon numarasını kullandı:
Burhan Gök: Ahmet Furkan ben. Bir misafir gönderiyorum ticari taksi ile. Taksici ile adres için görüşecek misiniz?
İlhami Balı: Tamam.
Taksici: Arkadaşları caminin oraya mı getireceğim?
İlhami Balı: Elbeyli’ye getireceksin.
Taksici: Tamam. Elbeyli’de, caminin orası, değil mi?
İlhami Balı: Evet…
Balı’dan görevi devraldı
İslam Devletine geçmek üzere, İslam Devleti Hudut İdaresi Türkiye Sınır Emirliğinin ve bu yapının başındaki İlhami Balı’nın konuşlu olduğu Elbeyli’ye yollanan bir şahıstan söz edilen sırandan konuşmadaki bir ayrıntı, Burhan Gök’ün diğer faaliyetleri hakkında da ipucu sağlıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı bir diğer tespit, İlhami Balı’ya kendini Ahmet Furkan takma ismiyle tanıtan Burhan Gök’ün 2014’te kısa süreliğine İslam Devleti Hudut İdaresi Türkiye Sınır Emiri olarak da görev yaptığını gösteriyor. 2014/57689 sayılı soruşturmadaki iletişimin tespitlerine göre, Ekim 2014’te yaklaşık bir aylığına İlhami Balı’nın yerine Türkiye Sınır Emiri olarak görev yapan Ahmet Furkan kod isimli kişi, yabancı şahısların İslam Devletine toplu geçişlerini, İslam Devleti Türkiye Kolu yetkilisi Ebu Suheyf’le birlikte koordine etti.
İslam Devletinin Türkiye sınırı bürokrasisi
2014-2016 arasında Türkiye-Suriye sınırının bir bölümünde hakimiyet kuran Tel Abyad merkezli İslam Devleti Hudut İdaresi, Eylül 2014’te sınır geçişlerinde ciddi bir bürokrasi uygulamaya başladı. Türkiyeli ve yabancı savaşçıların kendi çabalarıyla gerçekleştirdiği sınır geçişleri, Eylül 2014’te yerini referans sistemine bıraktı ve tüm sınır Türkiye Sınır Emirliğinin kontrolüne verildi. Uygulamaya konan sisteme göre, ilk olarak Türkiye Sınır Emirliğiyle temasa geçen Türkiye IŞİD’inin yerel mensuplarına Tel Abyad İletişim biriminin numarası aktarılıyordu. Tel Abyad İletişim birimine kim olduklarını, referanslarını ve hangi cemaate mensup olduklarını aktaran şahıslar güvenilir bulunursa, ilgili kişilerin sınırdan geçmesine izin verildiği Türkiye Sınır Emirliğine bildiriyordu. Nihayetinde Türkiye Sınır Emirliği sınırı geçecek şahıslara sınır yakınlarında bir randevu noktası ve saati veriyor, şahıslar Türkiye Sınır Emirliğine bağlı kaçakçılar tarafından İslam Devletine geçiriliyordu.
‘Yeni kadro oluşturduk’
Temmuz 2014’te İslam Devletinin Türkiye’ye gönderdiği profesyoneller de, yabancı şahısların İslam Devletine sevki için çalışmaya başladı. Kendini Şirket ismiyle de nitelendiren İslam Devleti Türkiye Kolunun yetkili isimlerinden Ebu Suheyf, İslam Devleti tarafından kendisine isimleri bildirilen yabancı şahısları Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki sınırlar, otobüs terminalleri ve havalimanlarında karşıladıktan sonra, İslam Devletine geçmeleri için sınıra gönderiyordu. Türkiyeli savaşçıların geçişlerinde uygulanan bürokrasiye, yabancı şahısların geçişlerini yürüten Ebu Suheyf de uyuyordu. Şirket yetkililerinden Ebu Suheyf’in 16 Ekim 2014 tarihinde, Türkiye Sınır Emirliği yetkilisi Ahmet Furkan’la yaptığı görüşme, kendisini yine aynı isimle tanıtan Burhan Gök’ün Türkiye Sınır Emiri olarak da görev yaptığını gösteriyor:
Ebu Suheyf: Kim var Ebu Bekir’in [İlhami Balı] yerinde?
Ahmet Furkan: İşte benim, Ahmet Furkan. Ebu Bekir’in yerine gelen benim.
Ebu Suheyf: Tamam, şimdi haber gelecek sana. Bizden inşallah 7 tane aile var Antep’te.
Ahmet Furkan: Tamam, Ebu Mansur’un [İslam Devleti Hudut İdaresi yetkililerinden biri] dediğinden başka bir şey yapmıyorum ben. Ebu Mansur diyor ki, “İletişimden [Tel Abyad’dan] haber gelmedikten sonra kesinlikle adam almıyorsun.” Ben nasıl alayım?
Ebu Suheyf: Tamam, haber vereceğim ona, arasın seni inşallah.
Ahmet Furkan: Burada yeni bir kadro oluşturduk. Ebu Mansur bize para gönderdi ve araba aldık şimdi.
Ebu Suheyf: Şimdi arasın sizi, tamam akhi?
Ahmet Furkan: WhatsApp’ıma mesaj atıyor. Bu kadar basit…
Burhan Gök’ün 14 Haziran 2015’te Gaziantep’te yakalandığı sırada, yanında İslam Devletine geçmeye çalışan İbrahim el-Bakraoui ve Samir el-Amri isimli yabancı şahısların da bulunması, Türkiye’ye gelen yabancıları İslam Devletine göndermekle sorumlu İslam Devleti Türkiye Kolu ile Gök arasındaki ilişkinin o dönemde de sürdüğünü gösteriyor. Gök’le birlikte yakalandıktan sonra sınırdışı edilerek Hollanda’ya gönderilen Belçika vatandaşı el-Bakraoui, daha sonra 22 Mart 2016 Brüksel Zaventem Havalimanı Saldırısını düzenleyen ekipte yer aldı.
Yarınki duruşmada müşteki avukatları hem mahkeme kararlarıyla kayıt altına alınmış bu görüşmeleri mahkemeye sunacak hem de Ahmet Furkan ismini kullanarak 16 Ekim 2014’te Ebu Suheyf’le görüştüğü tespit edilen şahsın Burhan Gök olup olmadığının kesin olarak belirlenebilmesi için ek inceleme talep edecek; ayrıca Burhan Gök’ün tekrar tutuklanması da istenecek.