Türkiye’de yaygın olarak Lahey Savaş Suçları Mahkemesi olarak bilinen Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savcısı Fatou Bensouda, kurumun işleyişini ve son günlerde ortaya atılan Türkiye’nin Suriye’de savaş suçu işlediği için yargılanabileceğine ilişkin iddiaları BirGün’e değerlendirdi

Doğu Eroğlu (1 Nisan 2014 BirGün Gazetesi)

Suriye’ye savaş açılması için hükümet, istihbarat, dış işleri ve genelkurmay yetkilileri arasında geçtiği ileri sürülen konuşmaların ortaya çıkmasıyla yeniden gündeme gelen AKP’nin savaş suçu işlediği ve Başbakan Erdoğan’ın Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından yargılanabileceği iddialarını en yetkili isim yanıtladı. BirGün’ün sorularını Hollanda’nın Lahey kentindeki UCM merkezinde cevaplandıran UCM savcısı Fatou Bensouda, mahkemenin dünyada yürüttüğü soruşturmalarla ilgili bilgi verirken, UCM’nin ülkeler değil, kişiler hakkında soruşturma yürüttüğünü ve yargılama yaptığını anımsattı. UCM’nin soykırım, insanlığa karşı işlenmiş suçlar ve savaş suçları hakkında soruşturma ve yargılama yapabilmesi için suçun işlendiği ülkenin veya suçu işleyen bireylerin vatandaşı olduğu ülkenin, 2002’de yürürlüğe giren Roma Statüsü’ne taraf olması gerektiğini vurgulayan Bensouda, Türkiye ve Suriye hakkında da bilgi verdi. Her iki ülkenin de UCM’nin dayandığı Roma Statüsü’ne taraf devletler olmadığını, Başbakan Erdoğan veya herhangi bir yetkilinin ancak BM Güvenlik Konseyi’nin soruşturma kararı alması halinde yargılanabileceğini belirten Bensouda, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale iddialarına ilişkin herhangi bir resmi şikâyet almadıklarını ifade etti.

‘UCM siyasal süreçleri dikkate almaz’

Kenya’da UCM tarafından yargılanan Uhuru Kenyatta ve William Ruto, Kenya’nın başkan ve başkan yardımcısı oldular. Soruşturmanın bağlayıcılığı bu gelişmeden nasıl etkilenecek? Kenya soruşturmasında son durum ne?

Kenya’daki siyasal süreçlerin bizim yargılama usullerimize bir etkisi yok. Dava dosyasını oluştururken şu anda bulundukları mevkilere seçilebilecekleri ihtimalini göz önünde bulundurmadık. Değerlendirdiğimiz tek şey aleyhlerindeki delillerdi. Hâkimler bu deliller ışığında haklarında yargılama yapılmasını uygun buldu. Siyasi süreçlerle yargı süreçlerimizi birbiriyle ilişkilendirmek gibi hatalara hep düşülüyor ancak biz delilleri ve kendi kanunlarımızı takip ediyoruz. Kenya siyasi olarak istediğini yapabilir.

Davada pek çok görgü şahidi ifadelerini, müştekiler ise şikâyetlerini geri çektiler. Bu gelişmeler ışığında, Kenya dosyası hâlâ yeterince sağlam mı?

19 Aralık’ta Kenyatta davasına bakan yargıçlardan, duruşmaları ertelemelerini istedim çünkü en önemli tanıklardan biri davadan çekildi. Diğer bir görgü şahidi ise aslında olay yerinde olmadığını, bize yalan söylemiş olduğunu ifade etti. Dosyamın etkilendiğini fark ettim ve daha derin araştırma yapabilmek için duruşmaların ertelenmesini istedim. Bu talep hakkında hâkimler henüz kesin değerlendirmede bulunmadılar.

2001’den beri Afganistan’da süren savaşla ilgili bir incelemeniz var mı?

Afganistan Roma Statüsü’ne taraf ülkelerden biri ve ülkedeki suçlar hakkında ön incelemeleri başlattık. Bilgi almak, iddia edilen suçların gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmak, suçların bizim görev alanımıza girip girmediğini kontrol etmek ve neticede Afganistan’ın bu suçlarla mücadele etme noktasında herhangi bir çaba içerisinde olup olmadığını görmeye çalışıyoruz. Ön incelemeler ve soruşturmalar sırasında özellikle insanları hedef almıyoruz. Kanıtlar ve veriler üzerinden gidiyoruz ve en sonunda bu suçlardan kimin sorumlu olduğunu görmeye çalışıyoruz. Savaş suçları, insanlığa karşı işlenmiş suçlar ve soykırım suçlarını inceliyoruz ve Afganistan’da pek çok suç işlendiği açık. Şu anda yaptığımız çalışmalar, bu suçların görev alanımıza girip girmediğini belirlemek yönünde. Ama henüz soruşturma aşamasında olmadığımızı, ön inceleme yaptığımızı tekrar vurgulamak isterim.

‘İngiltere’yi inceliyoruz’

UCM dikkatini fazlasıyla Afrika üzerinde yoğunlaştırdığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Mahkemenin şimdiye dek görüştüğü 8 davanın hepsi de Afrika’da işlenmiş suçlardan oluşuyordu. Bu eleştirilere yanıtınız ne? Son 10 yılda Afganistan ve Irak’taki iki büyük savaşa müdahil olan ülkeler hakkında herhangi bir işlem yapılacak mı?

Bu eleştiriyle çok sık karşılaşıyoruz ancak dosyalara baktığınızda bu ithamın yersiz olduğunu anlayacaksınız. Roma Statüsü’ne taraf olan veya inceleme başlatmamızı resmi olarak isteyen ülkelerdeki olayları inceliyoruz. Afrika’daki 8 davanın 5’i, bize ülkelerin talepleri doğrultusunda geldi. Uganda, Demokratik Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Fildişi Sahilleri ve Mali hepsi soruşturma başlatmamız için talepte bulundu. Başvurusu sırasında Roma Statüsü’ne taraf olmayan Fildişi Sahilleri müdahale talebini statünün 12/3 maddesi uyarınca, UCM yargılamasına tabi olduğunu bir bildirge yoluyla kabul ederek yaptı. Buna karşın Afrika devletlerinin 1998’te mahkemenin kurulumu için önemli destek verdiğini, Roma Statüsü’ne ilk imza koyanın Senegal olduğunu ve üye olma yoğunluğu açısından en önde gelen kıtanın, 34 ülkeyle Afrika olduğunun altını çizmem gerekiyor. Irak ve Afganistan olaylarında yalnızca Afganistan’da araştırma yapıyoruz çünkü Irak ve ABD Roma Statüsü’nü imzalamadılar. Dolayısıyla ne bölgeye, ne de orada işlenen suçları işlediği iddia edilen ülkeye ilişkin bir müdahillik yetkimiz yok. Şu sıra İngiltere’nin Irak’taki eylemlerini inceliyoruz. Irak’taki savaşa katılmış ve statüye taraf olan ülkelerin eylemlerini de inceledik ve kendi vatandaşlarının işledikleri suçlarla ilgili soruşturmalar yürüttüklerini görerek soruşturma açmaya gerek duymadık. Yine de, UCM’nin dünyanın bazı bölgelerindeki hareket kabiliyetinin yetki kısıtlamalarından kaynaklı sekteye uğradığını anlamanız gerekiyor.

Mısır’da 2013’te başlayan olaylarda resmi kaynaklara göre 595’ini sivillerin oluşturduğu 638 kişi öldü. Ayrıca geçtiğimiz günlerde bir mahkeme Müslüman Kardeşler üyesi olan 529 kişi hakkında idam kararı verdi. UCM’nin Mısır’ı ilgilendiren bir soruşturma açması söz konusu mu?

Mısır Roma Statüsü’ne taraf devletlerden biri değil. UCM statüye taraf olmayan devletlerin sınırlarında soruşturma yapma yetkisine sahip değildir ancak Darfur ve Libya’da olduğu gibi, BM Güvenlik Konseyi bize çağrıda bulunur veya Mısır bir bildirge yayınlayarak görev yetkimizi kabul ederse araştırma başlatabiliriz. Aralık ayında Eski Başkan Mursi’nin avukatları mahkemeye başvuruda bulunup 12/3 maddesi uyarınca bir bildirge yayınlayıp Mısır’ın UCM yetkisini kabul edip edemeyeceğine ilişkin bir başvuru yaptı. Mahkeme henüz bu konuda karar vermiş değil fakat bildirge yalnızca o andaki yetkili hükümet tarafından yayınlanabilir. Şu andaki hükümet etkin biçimde yönetimde, yani 12/3’e dayanarak bir bildirge yayınlama ve mahkemenin yetkisini kabul etme otoritesi Müslüman Kardeşler’e değil, yönetimdeki hükümete ait. Kimin suçlandığı değil, mahkemeyi kimin yetkilendirdiği önemli.

Hala Kırım krizi sürse de, geçtiğimiz aylarda Ukrayna’da yaklaşık 100 kişi öldü ve UCM müdahalesi ihtimali tartışıldı. Bir olayın UCM’nin “ağır suçlar” olarak değerlendirdiği nitelikte olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Ağır suçları belirlemek çok standart kriterlere sahip değildir. Burada yalnızca sayılardan bahsetmiyoruz. Suçun boyutu, doğası ve işlendiği bölgeye etkisi önemlidir. Suçtan zarar gören kişi sayısının yüksek veya az olmasının bir önemi yoktur. Darfur 3 dosyasındaki bir olayda, asi komutanların bazıları Haskanita’daki Afrika Birliği karargâhındaki 9 barış gücü mensubunu öldürmekle itham ediliyorlardı. Bu fiilin ağır bir suç olarak değerlendirilmesinin sebebi, öldürülenlerin barış gücüne mensup olmalarıydı. Pek çok insanın koruma için muhtaç olduğu kişileri öldürdüğünüzde, kaç kişinin öldüğünden çok suçun ağırlığını ve bölgeye olan etkisini değerlendirmeye almak durumundayız.

Suriye konusunda çalışma yok

Türkiye’nin Suriye’deki silahlı gruplara silah ve mühimmat sağladığı iddiaları, ortaya çıkan son ses kayıtlarıyla yeniden tartışılmaya başlandı. UCM’nin Suriye’ye ilişkin herhangi bir tasarrufu söz konusu mu?

Türkiye’nin Suriye’ye müdahale iddiaları konusunda herhangi bir resmi şikâyet almadık. Ne Suriye ne de Türkiye Roma Statüsü’ne taraf değil. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dosyayı görüşmemiz için bize göndermiş veya yönetimdeki Suriye hükümeti Roma Statüsü 12/3 maddesi uyarınca yetkimizi tanıdığını bildirseydi durum farklı olurdu. Bu hallerde Suriye’de olanlar hakkında soruşturma başlatabilirdik ancak bunlardan hiçbiri olmadı. Bu yüzden de araştırma yürütmüyoruz ve bölgeden bilgi toplamıyoruz.

BM Güvenlik Konseyi’nin bir ülke hakkında UCM’ye soruşturma yetkisi vermesi ancak ilgili ülkenin UCM yetkisini reddetmesi halinde ne olur?

Aslında bu durum Sudan’da yaşandı. BM Güvenlik Konseyi Darfur’da soruşturma yapmamızı istedi. Çünkü Sudan’la belli bir işbirliğimiz vardı. Eğer bir ülke eğer kendi soruşturmasını yürütür ve suçu araştırırsa UCM soruşturma yapmaz. Soruşturmadan önceki ön araştırma safhasında kontrol ettiğimiz şeylerden biri de budur. İncelemelerimizi derinleştireceğimizi ve soruşturma başlatacağımızı anlayan Sudan, bizle işbirliği yapmayı reddetti ve yetkimizi BM kararına rağmen kabul etmedi. Biz de bu yüzden tüm soruşturmayı dışarıdan yürütmek zorunda kaldık. Şu anda aralarında Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in de bulunduğu 4 kişi için tutuklama emirleri var. Bu tutuklama emirleri hala geçerli ancak bu kişileri Sudan tespit etmiyor.

Darfur’a gitmeden soruşturmayı nasıl yürüttünüz?

Kanıtların olay yerinden gelmesi gerekmez. Darfur’a gitmemize izin verilmediği için soruşturmayı dışarıdan yürüttük. Dolayısıyla 17 ülke dolaştık ve Darfur’dan kaçmak zorunda kalmış insanlarla görüştük. Tüm alternatif delil kaynaklarını toparlayıp hâkimlere sunduk ve hâkimler de bu kanıtları tutuklama emri çıkartmak için yeterli buldular.

Diyelim ki yetkiniz dâhilinde bir ülkeye soruşturma yapmak üzere gittiniz ve suçları işleyenin sizi davet eden ülkenin iktidar sahipleri olduğunu gördünüz. Böyle bir durumda mahkeme ne yapar?

Soruşturmalarımızı her zaman bağımsız ve tarafsız biçimde yürütürüz. Yani ülkedeki durumu değerlendirmemiz için bizi davet eden hükümetin aslında suçların müsebbibi olması bizim için bir şeyi değiştirmez. Uganda, UCM’nin benden önceki savcısından belirli kişiler hakkında soruşturma başlatması istemişti. Savcı Uganda’ya çok açık bir şekilde araştırma ve gerekirse soruşturmanın meselenin tüm taraflarını kapsayacağını belirtmişti. Uganda da bu yöntemi kabul etmek zorunda kaldı. Benzer şekilde, göreve ilk geldiğimde Mali mahkemeye bir başvuru yaptı ve Kuzey Mali’de işlenen suçlarla ilgili soruşturma yapılmasını istedi. Cevabım, soruşturmanın tüm Mali’yi ve çatışmanın tüm taraflarını kapsayacağı şeklindeydi. Anlayacağınız, hükümetlerin bizden neyi araştırmamızı istediğinin bir önemi yoktur; kanıt neyi gösteriyorsa araştırmalarımızı o yönde yaparız.