İnşa edilmesi planlanan 26 termik santralla, AKP Mersin-Adana-Hatay hattını küresel enerji merkezi haline getirmeye çalışıyor. Bölgede 500 metre arayla kurulacak santrallar bile var
Doğu Eroğlu (BirGün Gazetesi, 18 Haziran)
Yargı kararlarına karşın, bölgeye olan bütüncül etki görmezden gelinerek ayrı ayrı enerji üretim lisansları alan ya da lisansları değerlendirme aşamasında olan tam 26 termik enerji santralı Adana, Mersin ve Hatay’daki yaşamı yok olma noktasına getirecek. Üstelik bazı termik santral projeleri arasında 500 metrelik mesafeler bulunuyor. Piyasaya enerji üretecek 26 termik santralın yanı sıra 14 termik santral da bağlı bulundukları sanayi kuruluşlarına enerji sağlayacaklar. İskenderun Körfezi kıyısına hâlihazırda yapılmış, projeleri devam eden veya haklarındaki yargı süreçleri devam eden termik santralları Adana merkezli Çevre ve Tüketiciyi Koruma Derneği (ÇETKO) Başkanı Sadun Bölükbaşı BirGün’e anlatırken, Avukat İsmail Atal kömürlü termik santralların yaşamı tehdit eden bilançosunu ortaya koydu.
Üç nükleer santrale denk enerji
Akdeniz’e kıyısı olan Mersin, Adana ve Hatay kentlerinde 26 termik santralın faaliyet geçmesi planlanıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulundan (EPDK) lisans alan ve piyasaya enerji üretecek santrallara, Adana’da 6, Mersin’de 5 ve Hatay’da bulunan 3 otoprodüktör termik enerji santralı da eklendiğinde, 3 kentte enerji üretim lisansları yürürlükte veya değerlendirme sürecinde bulunan termik santral tesislerinin sayısı 40’a yükseliyor. 26’sı piyasaya enerji üreten, 14’üyse bağlı bulundukları endüstri kuruluşlarına enerji veren (otoprodüktör) tesislerin önemli kısmı İskenderun Körfezi kıyılarında bulunuyor. Piyasaya enerji üretimi yapacak 26 termik santralının 9’u enerji kaynağı olarak doğal gazı kullanırken, 16’sı ise yerli veya ithal kömür yakarak üretim yapacak. 1 santralsa enerji kaynağı olarak fuel-oil’dan yararlanacak. 40 termik santral toplamda ulaştığı 17 bin 127 Mw’lık kurulu güç, Mersin’e yapılması planlanan ve çok tartışılan 4 bin 800 Mw’lık kurulu güce sahip Akkuyu Nükleer Güç Santralının 3 mislinin üzerinde bir enerji arzı oluşturacak.
267 ölüme eşdeğer kömür
Santrallara EPDK tarafından verilen enerji üretim lisanslarını yargıya taşıyan Avukat İsmail Atal, özellikle kömürlü termik santralların Türkiye’nin geleceği için en tehlikeli işletmeler olduğunu belirtiyor. 1000 Mw kurulu güce sahip bir termik santralın yılda ortalama 3 milyon ton kömür yaktığını anımsatan Atal, “İstatistiklere göre çıkartılan her 3 milyon ton kömüre karşılık Türkiye’de 21 maden emekçisi yaşamını yitiriyor. Bu bölgeye kurulmuş ve kurulacak termik santralların tamamı Türkiye’den çıkartılan kömürle çalışıyor olsaydı her yıl 267 işçinin yaşamına mal olacaktı” diyor. Atal, kısa vadede maden emekçilerinin ölümüne yol açan kömürlü termik santralların sistemik etkilerini ise şöyle anlatıyor: “Kömür ve kömür kullanımıyla ilgili işletmelerin desteklenmesi tarımı bitirilen ülkede insanların yok pahasına madende ölümüne çalışmaya zorunlu kılmakta. Termik santrallar uzun vadede tüm ülke halkının geleceğini karartırken, çıkarılan ucuz kömür ülkenin geleceğini yok eden politikaların uygulayıcısı siyası iktidarın iktidarda kalma yöntemlerinden birisi olarak öne çıkıyor.”
500 metrede iki santral
Birbirinin peşi sıra, yaratacakları toplam etki göz önünde bulundurulmadan planlanan termik santrallar arasında en büyük tepkiyi ise Hatay’ın Erzin ilçesinde yer alan Burnaz Sahilinde, 500 metre mesafede planlanan 2 termik enerji santral çekiyor. 936 Mw kurulu güce sahip ithal kömüre dayalı Selena Kömür Santralı ile 918 Mw güce sahip Erzin Doğalgaz Santralı EPDK’dan enerji üretim lisansı almış durumda. Erzin Doğalgaz Santralı elektrik üretimine geçtiğimiz ay başlarken, henüz inşaatına başlanmayan ve hakkında verilen ÇED Olumlu kararının yürütmesi geçtiğimiz hafta Hatay İdare Mahkemesi tarafından durdurulan Selena Kömür Santralına ilişkin hukuki süreç devam ediyor. Hatay’ın İskenderun bölgesinde, Erzin’dekilere ek olarak 3 termik santral projesi daha bulunuyor. Erzin’de 500 metre arayla planlanan termik santralları BirGün’e değerlendiren ÇETKO Başkanı Sadun Bölükbaşı, 40 termik santral projesiyle Çukurova ve İskenderun’un gözden çıkarıldığını belirtirken, işlemeyen hukuk süreçlerini ve uygulanmayan kararları eleştirdi. Bölükbaşı, “Erzin’deki santrallar arasında neredeyse hiç mesafe yok. Üstelik EPDK’nın sisteminde görünmeyen başka enerji üretim lisansları olduğunu da sanıyoruz. Özellikle Erzin Doğalgaz Santralıyla ilgili tam bir hukuk katliamı yaşandı. Santralın ÇED Olumlu kararının iptali henüz şirkete tebliğ edilmeden şirket yeni bir ÇED hazırlayıp, inşaatı bitirip üretime geçti. İptal kararı uygulanmazken kararı uygulamayan idareciler hakkında soruşturma açılmasına izin verilmedi” diye konuştu. Santralların Erzin’deki içme suyu kaynakları ile narenciye tarımı yapılan alanlarda ağır metal birikimine ve radyoaktif kirlenmeye yol açacağını kaydeden Bölükbaşı, kamuya maliyeti çok yüksek termik santral projelerinden vazgeçilmesini istedi.
Aynı bölgede 40 santrale nasıl izin veriliyor?
Enerji yatırımlarına kurulum izni veren mevzuatın ilgili bölgelerdeki kümülatif etkiyi, yani doğayı ve yaşamı olumsuz etkileyen faaliyetlerin bütüncül tesirini değerlendirmeye almaması, toplamda kurulu 40 santrala ulaşacak bölgede yaşanacak felaketin en önemli sorumlusu. Hem Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğini uygulayan idareler hem de EPDK, enerji üretim lisansı verirken veya ÇED Olumlu ile ÇED Gerekli Değildir kararı alırken, bölgelerde faaliyette bulunan diğer çevreyi kirletici üretim faaliyetlerini dikkate almıyorlar. Mevcut veya planlanan diğer yatırımlar değerlendirmeye alınmadığından, yaşama vurulan darbeyi kuvvetlendiren yatırımlar tekil olarak değerlendirilerek idarelerden izin alıyorlar. İskenderun Körfezini, Mersin, Hatay ve Adana’yı bekleyen yıkımın boyutları ancak haklarında ayrı ayrı ÇED Olumlu veya ÇED Gerekli Değildir kararları alınan projelerin toplam etkisi hesaplandığında anlaşılabiliyor.