Ankara’da öğrenim gören ve 40 gün önce ülkücülerin satırlı saldırısına uğrayan Kürt öğrenciler, saldırganlar hakkında işlem yapılmazken kendileri gözaltına alındı. Haklarında örgüt üyeliği gerekçesiyle soruşturma başlatılan öğrenciler, yaşadıklarını BirGün’e anlattı

Doğu Eroğlu (23 Haziran 2014 BirGün Gazetesi)

Ankara’da 8 Mayıs gecesi kaldıkları eve giderken ülkücü grupların saldırısına uğrayan, saldırıyla ilgili yaptıkları şikâyetler dikkate alınmazken, olaydan 40 gün sonra kendileri gözaltına alınan Kürt üniversite öğrencileri Adnan Sural ve Muhammed Kaya, yaşadıklarını BirGün’e anlattılar. Serbest bırakılmalarının ardından son sınavlarına girip mezun oldukları Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini (SBF) karıştırmak üzere Emniyetin yoğun çaba sarf ettiğini belirten Sural ve Kaya, teşhisteki polis oyunu ile saldırganlarla ilişkili şahıslar tarafından yapılan şikâyet üzerine yaşadıkları 36 saatlik gözaltını değerlendirdiler.

Saldırganlara değil mağdurlara gözaltı

8 Mayıs gecesi altı kişi tarafından darp edilen ve uğradıkları satırlı saldırının ardından şans eseri hayatta kalan Sural ve Kaya, daha sonra şikâyetçi olmuş ancak olayın gerçekleştiği bölgeye bakan Cebeci Polis Karakolu delil toplamamıştı. Sural ve Kaya olayın güvenlik kamerası kayıtlarını kendi çabalarıyla bulmuş ve saldırıya katıldığı ileri sürülen A. T.’nin ismini polise bildirmiş fakat Emniyet yetkilileri A. T.’yi veya başka bir şahsı ifadeye çağırmamışlardı. Saldırının aydınlatılmasını bekleyen Sural ve Kaya, 18 Haziran sabahı bu defa da gözaltı şoku yaşadılar. “KCK, PKK ve YDG-H örgütlerine üye olmak, örgütler adına propaganda yapmak, darp, tehdit, eğitim hakkını engellemek ve anayasal düzene karşı çıkmak” iddialarıyla 18 Haziran sabahı kaldığı evden polis tarafından alınan Sural, o sabah yaşananları şöyle anlatıyor: “Önceki gün 2 sivil polis eve gelip, yanında kaldığım arkadaşıma kaldığımız evde fuhuş yapıldığına ilişkin ihbar olduğunu söylemiş. Arkadaşım şaşırınca fazla üstelememişler ve evde kimin kaldığını sormuşlar. Benim ismimi duyunca ‘Tamam o zaman, yanlış ihbarmış’ deyip ayrılmışlar. Bu olayı öğrenince baskın yapacaklarını anladım ama herhangi bir suç işlememiş olduğum için evi terk etmedim. Gerçekten de polis sabah 06.05’te gelip beni gözaltına aldı.” 4 öğrenci örgüt üyesi olmak ve örgüt adına faaliyet yürütmek şüphelerinden gözaltına alınıp, tutuklu yargılanmak üzere mahkemeye sevk edildiler. Mahkeme ise sanıkların tutuksuz yargılanmasına karar verdi ve 36 saatlik gözaltı son buldu.

Şikayet yine ülkücülerden

Sural, Kaya ve 2 Kürt öğrencinin gözaltına alınmasına yol açan, yine SBF öğrencisi 6 ülkücünün şikâyeti olmuş. Sural’ın iddiasına göre, örgüt üyesi olduklarına ilişkin şikâyetin ardından Emniyet birimleri SBF’de öğrenim gören tüm Kürt öğrencilerin fotoğraflarını temin edip şikâyetçilere göstermiş. Fotoğraf üzerinden yapılan teşhisin ardından 5 kişilik bir liste oluşturulmuş. Sural, Kaya ve listedeki 2 Kürt öğrenci adreslerinde gözaltına alınırken, listedeki bir diğer öğrenci ise adresinde bulunamamış. Satırlı saldırıyı gerçekleştiren şahıslarla, haklarında şikâyette bulunanların aynı kişiler olup olmadığını bilmediğini ifade eden Sural, “Avukatlardan aldığımız bilgi, şikâyetçi şahıslardan birinin Mayıs ayında 7.65 kalibrelik ruhsatsız silahla yakalandığı yönünde. Hiçbir somut delil olmadan, silahla yakalanmış bir şahsın ifadesini ciddiye alıp soruşturma başlatıyorlar ama biz satırlı saldırıda ölümden döndüğümüz halde saldırı hakkında bir soruşturma açılmıyor. Savcıya uğradığımız saldırıdan bahsettiğimde ‘O başka dosyanın konusu, beni ilgilendirmez’ cevabını aldım” diyor.

Teşhiste polis yüzüğü skandalı

Sural ve Kaya, Emniyette yapılan yüzleştirmedeki skandala da değindiler. Yanlarında 4 sivil polisle birlikte teşhise sokulduklarını ifade eden Kaya, “Gözaltı işlemleri sırasında kemer, saat, yüzük gibi tüm aksesuarlarımızı aldılar. Ancak bizle birlikte teşhise sokulan sivil polislerde bu aksesuarların hepsi vardı” diye konuşuyor. Sural ise polislerin çalışılmış bir refleksle, teşhis sırasında yüzük ve saatlerinin olduğu ellerini teşhis yapacak şahısların görebileceği şekilde konumlandırdıkları iddiasında: “Biz üzerlerinde numaralar yazan kâğıtları iki elimizle tutarken, sivil polislerin bu kâğıtları tek elleriyle tuttuğunu, üzerinde Emniyet teşkilatının logosu bulunan yüzüklerin takılı olduğu diğer ellerini ise özellikle teşhis yapacak kişilerin görebilecekleri şekilde tuttuklarını fark ettim.”

‘Eğitim hakkı engellendiği iddiası yalan’

Sural ve Kaya, satırlı saldırının ardından SBF’de Kürt ve ülkücü öğrenciler arasında başlayan gerginliğin polis tarafından tırmandırıldığı görüşünde. Saldırının SBF’deki Kürt öğrencileri tedirgin ettiğini ancak ülkücü öğrencilerin yerleşkeye alınmaması, eğitim haklarının engellenmesi gibi eylemlerin söz konusu olmadığını kaydeden Kaya, “Bazı ülkücü öğrenciler güvenliklerinden endişe ettiklerini belirtip başka bir yerleşkede sınava girdiler. Biz de fakülte yönetimiyle görüşüp ülkücü öğrencilerin eğitim haklarının güvence altına alınması için tüm önlemlerin alınmasını rica ettik” diye konuşuyor. Öte yandan Sural eğitim hakkı engellenenin yine Kürt öğrenciler olduğu görüşünde. Bitirme sınavlarına şans eseri girebildiğini ifade eden Sural, “Birlikte gözaltına alındığımız Abdülselam Kütükçüoğlu, 3 sınavına giremediği için mezun olamadı. Muhammed Kaya’nın evindeki arama sırasında polisin evi terk etmesine izin vermediği ev arkadaşları da sınavlarına giremediler” diyor.