Ne resmi kurumlar ne Soma A.Ş. ne de savcılık incelenmek üzere istenen belgeleri Maden Mühendisleri Odasına vermedi, verilere ulaşamayan Oda ‘ön rapor’ hazırlayabildi
Doğu Eroğlu (BirGün Gazetesi, 24 Temmuz 2014)
Soma’daki maden faciasının üzerinden geçen 70 günde, istediği hiçbir resmi belgeyi devlet kurumlarından ve Soma A.Ş.’den temin edemeyen Maden Mühendisleri Odası, 301 emekçinin yaşamını yitirdiği olayla ilgili ilk raporunu mesleki tecrübe ve olay yerinde yaptığı incelemelere dayanarak hazırlayabildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, Soma A.Ş., Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu gibi faciadaki ihmallerde sorumluluğu olabileceği iddia edilen kurumlar, Oda tarafından istenen 26 belgenin hiçbirini göndermedi. Hazırlanan raporda ise facianın sebepleri olarak üretimin zorlanması, yanlış koruyucu ekipman seçimi, taşeronlaşma ve hatalı kriz yönetimi stratejileri öne çıktı.
Kimse resmi belgeleri göndermedi
Soma’da Eynez yeraltı kömür ocağında 13 Mayıs tarihinde meydana gelen facianın ardından olay yerine giden ve inceleme çalışmalarına başlayan Maden Mühendisleri Odası Soma Araştırma Komisyonu, hazırladığı raporu düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Oda Başkanı Ayhan Yüksel ve yönetim kurulu üyeleri raporun detaylarını açıklarken, araştırma safhasında devlet kurumları ve Soma A.Ş.’den istenen resmi belgelerin hiçbirinin Odayla paylaşılmaması raporun en dikkat çekici yönü oldu. Konuyla ilgili BirGün’ün sorularını yanıtlayan Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Yüksel, karartma çabalarının altını çizdi. Soma’daki trajedinin 21. yüzyılın en büyük maden faciası olduğuna ifade eden Yüksel, “Olayın sorumlularının ortaya çıkması ve bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması için çaba gösteriyoruz. Rapor için ilgili kurumlardan istediğimiz belgeler bize gönderilmedi. Savcılığın yürüttüğü soruşturmada gizlilik kararı olmamasına karşın bazı kurumlar ‘Belgeler savcılıkta’ bahanelerine başvurdular. Hiçbir belge bize teslim edilmediği için kesin rapor değil, ön rapor hazırladık. Tutuklanan mühendislerin olaydaki sorumluluklarını araştırmak için yürüttüğümüz soruşturmada değerlendirmek üzere belgeleri tekrar istedik. Eğer belgeleri bizle paylaşmamakta ısrar ederlerse bilgi gizleyen kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız” diye konuştu. Ayhan, soruşturma safhasının sona ermesinin ardından başlayacak davaya müdahillik talebinde bulunacaklarını da sözlerine ekledi.
Üretimin zorlanması facia getirdi
Temmuz ayı başında TBMM Soma Araştırma Komisyonuna da bir rapor sunan Maden Mühendisleri Odası, hazırladığı Soma Faciası Ön Raporunda önceki uyarılarını yineledi. Akademisyen, ocaklarda görev yapan ve iş güvenliği alanlarında çalışan 10 maden mühendisi tarafından hazırlanan rapora göre facianın sebebi kesin olarak ‘trafo patlaması’ değil. Ocak içindeki yangının, kömürün tutuşarak bant konveyörüne, elektrik bantlarına, ahşap tahkimata ve plastik hava borularına sıçraması olduğu raporda belirtiliyor. Facianın yapısal sebebi ise taşeronlaşma ve üretim zorlaması. Soma Kömür A.Ş.’nin 2009’da yıllık 230 bin ton üretimle devraldığı ocakta 2010’da 2,6 milyon ton üretim yaparak kapasiteyi bir yılda 10 kat artırdığı, fazla üretim için mekanizasyondan vazgeçildiği ve emek yoğun üretim biçimine dönüldüğü de raporda yer alıyor.
Yangınlar umursanmamış
Rapora göre facianın 2 ay öncesinden itibaren ocağın içerisindeki karbonmonoksit sensörleri ölçülebilen en yüksek değer olan 500 ppm’yi pek çok defa göstermiş. Uzun süredir gözlenen kömür tutuşması sorununun geçici çözümlerle giderilmeye çalıştığı rapora şu ifadelerle girdi: “Ölçülen yüksek CO değerleri ocak içerisinde yangınla ilgili yaygın bir sorunun olduğunu ancak geçici tedbirlerle bu sorunun çözülmeye çalışıldığını ve bu çalışma şeklinin de rutinleşip olağanlaştığını açık bir şekilde göstermektedir.”
‘Oksijen maskesi hayatları kurtarırdı’
Raporda yanlış koruyucu ekipman seçimininse yangının ardından yaşanan ölümlerin birincil sorumlusu olduğuna vurgu yapıldı. Karbonmonoksit maskeleri yerine oksijenli koruyucu maskelerin kullanılması halinde pek çok maden emekçisinin yaşamını yitirmemiş olacağı vurgulanırken, Oda Başkanı Yüksel ise raporun bu kısmına atıfta bulunarak “Madenciliğin fıtratında facialar ve ölümler yoktur. Koruyucu donanım son çaredir. nuÖnemli olan yanığının çıkmamasını sağlamak, çıkan yangının yayılmasını engellemek ve denetimleri verimli biçimde yapmaktır” diye konuştu. Raporda ocağın asıl işvereni Türkiye Kömür İşletmeleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğünün denetim sorumluluklarını yerine getirmediklerine de değinildi.