Doğu Eroğlu ( 7 Kasım 2014, Birgün Gazetesi)
2002’de iktidara gelen AKP, ekonomik büyümedeki başarısını borçlu olduğu deregülasyon ve doğal kaynak ekonomisinden çıkış bulamayınca, yine aynı tercihlerin getirdiği emekçi ölümleri ve üretimde girilen darboğazla anılmaya başlandı. 2008 Dünya Finans Krizine dek AKP iktidarı yönetimindeki Türkiye’ye kararlı bir ekonomik büyüme sağlayan yöntemler AKP’nin popüler sosyal politikalarıyla da birleşince, cari acık finanse edilemez, KİT’lerse borçlarını döndüremez hale geldi. 2004’te Maden Kanununda yapılan değişiklik ve TOKİ’nin olağanüstü yetkilerle donatılmasının ardından bulundukları piyasalarda güçlenen AKP’ye yakın şirketlerse emekçileri öldürerek büyüdü.
Madencilikte milat 2004 yasası
Soma’da 301 emekçinin yaşamını yitirdiği maden faciası ve 13 Mayıs’tan bu yana kömür madenlerinde 34 kişinin daha hayatını kaybetmesinin sebepleri sorulduğunda, tecrübeli madenciler ve mühendisler 2004 tarihinde yürürlüğe giren Maden Kanununu işaret ediyor. Devlet kurumlarını baypas ederek madenleri yabancı sermaye ve özel sektöre devreden yasanın getirdiği rödovans sistemi, madenlerdeki ölümlerin sorumlusu olduğu ifade ediliyor. Rödovans sistemiyle çalışan madenlerdeki ölümlerin de gündeme geldiği 26 Mayıs 2004 tarihli TBMM Genel Kurulunda o tarihte henüz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olmayan AKP Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, kabul edilmeden önce yasanın ruhunu şu sözlerle anlatıyordu: “Madenciliğimiz, içinde bulunduğu zor şartlar nedeniyle beklenen gelişmeyi gösterememiştir. Bürokratik işlemler çok fazla, mevzuat çok fazla; bunları en aza indiriyoruz. Tabii, maden mevzuatından kaynaklanan olumsuzlukların, özellikle ruhsat iptallerini öngören kısımlarının, özel sektörün girişimcilik ruhunu etkilediğini görmüş bulunuyoruz ve ruhsat iptallerini zor şartlara bağlıyoruz.”
‘Maden ruhsatı almak bakkal açmaktan kolay’
Maden Kanunu Genel Kurulda görüşülürken AKP’nin teklifine en önemli itirazı, dönemin CHP Zonguldak Milletvekili Harun Akın yaptı. Türkiye Taş Kömürü Kurumunun (TTK) zarar ettiği gerekçesini öne süren AKP’li vekillere sorunun TTK içinde çözülebileceğini, rödovans yöntemine gerek olmadığını belirten Akın’ın eleştirileri karşılık bulmadı. Yasanın yürürlüğe girmesinden 10 yıl sonra BirGün’e konuşan Akın, yasayı, “TTK’nın zaten kendi yasası vardı ama AKP’nin kaçak Maden Kanunuyla TTK’nın iki kanunu oldu. Ahbap-çavuş ilişkileriyle, ‘madenleri ver-kurtul-zengin ol’ zihniyetiyle bu yasayı yaptılar” sözleriyle özetliyor. Akın, 2004 yılındaki görüşmeler sırasında yaptığı uyarı da anımsatıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in eleştirilerine kulak tıkaması üzerine Akın Genel Kurulda şöyle demişti: “Biz haksız çıkarsak geleceğiz, Sayın Bakandan, hükümetten özür dileyeceğiz. Ama ya biz haklı çıkarsak? Ya biz haklı çıkarsak ne olacak? Zonguldak, ocaklar, TTK tekrar kendine gelemeyecek diye korkuyoruz.”
Özel sektörde ölümlü kaza 10 kat fazla
Soma ve Ermenek’teki faciaların çok daha ağırlarının yaşanabileceğini ifade eden Akın, “Enerji Bakanı resmen ölü sayıcı oldu. Yasa sayesinde işini düzgün yapan işverenlerse battı. İki dakikada bakkal dükkânı bile açamazsın ama maden işletme ruhsatı alıyorsun” diye konuşuyor. Kömür madenciliğindeki ölümlü iş kazası istatistikleri, 2004’ten sonra sektörde ağırlığını artıran özel girişimin kömürü ne pahasına çıkardığını gösteriyor. 2000 yılında 141 bin ton kömür çıkaran özel sektör, 2011’de Armutçuk, Amasra, Üzülmez, Karadon ve Kozlu’daki TTK’ya bağlı taşkömürü ocaklarını işleterek üretimi 1 milyon tona çıkardı. 2002-2012 yılları arasında, yani AKP iktidarının ilk 10 yılında 6 milyon 887 bin ton kömür üreten özel taşkömürü ocaklarında 174 maden işçisi yaşamını yitirirken, TTK’nın işlettiği ocaklardaki iş cinayetlerinde 65 madenci öldü, buna karşılık 36 milyon ton kömür üretildi. Bir başka deyişle, özel sektörde üretilen birim kömür karşısında, TTK’ya oranla 10 kat daha fazla ölümlü iş kazası gerçekleşti. Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ise 2004 yılında 24,8 milyon ton olan linyit üretimini, Maden Kanununun kabulü sonrası artırdı. 2009’a gelindiğinde üretimini 35 milyon tona çıkaran TKİ, 2012’deyse 33,3 milyon ton linyit üretti. İşletme ruhsatı sahibinin TKİ olduğu ocakların özel sektörce işletilmesi, madenlerdeki ölümleri artırdı.
Müteahhitler TOKİ taşeronu oldu
AKP’nin kuruluşunda parti programında ifade edilen sosyal konut (Düşük kira garantisi ile ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını karşılayan konut) ve barınma sorunlarıysa, TOKİ’nin emlak piyasasında hükümet destekli bir tekel oluşturmasıyla birlikte farklı bir noktaya evrildi. AKP’nin güncel parti programında, “Sağlıksız ve çirkin şehirleşmenin önüne geçilecek, şehirler yaşanabilir mekânlar olacaktır. Gecekondu bölgelerinde yaşayanlara yönelik ucuz konutlar üretilecektir” biçiminde yer alan barınma meselesi, TOKİ’nin 2004’te yürürlüğe giren 5162 sayılı kanunla “dönüşüm uygulamalarında kamulaştırma, imar planı yapma” yetkisi alması ve daha sonraki düzenlemeyle Hazine arazilerini Başbakanlık onayıyla bedelsiz devralma özgürlüğüne kavuşmasıyla iki farklı uca doğru radikalleşti.
Gayrimenkul değerleme uzmanları ve kent plancılarına göre, büyük kentlerde konut stokları nüfusun çok önünde giderken, TOKİ ile TOKİ’nin taşeronlarına dönüşen müteahhitlerin talebe uygun değil, yatırım değeri olan konut üretmesi sebebiyle barınma sorunu kökleşiyor. 2011’de İnfomag’a konuşan Eston Yapı Temsilcisi TOKİ’nin sektördeki etkisini şöyle anlatıyor: “Öyle bir rakip ki, istediğini yapma, istediğini geçirme olanağı var. Ben bir arsaya mevcut imarına göre fiyat verirken, onlar yapabilecekleri doğrultusunda iki, üç, dört misli fiyat verebiliyor. Bütün inşaat şirketlerinin TOKİ’ye müteahhitlik yaptığı bir sisteme doğru gider.”
TOKİ şirketlere 45 milyar ödedi
Bu değerlendirmenin isabeti, 3 yıl sonra da güncelliğini koruyor. 30 Ekim 2014 tarihi itibarıyla 81 il, 3 bin 12 şantiyede üretim yapan TOKİ, kendi verilerine göre 637 bin 851 konut üretti. 534 okul, 528 spor salonu, 91 sağlık ocağı, 42 kütüphane, 506 cami inşa eden TOKİ, aynı dönemde 513 tane de ticaret merkezi ve AVM yaptı. TOKİ 266 hastane, 442 okul, 458 spor salonu ve 143 kamu hizmet binası için de protokol imzaladı. Aralarında karakol, askeri hizmet binası, halk eğitim merkezi, sanayi sitesi ve otel gibi sosyal donatı yapılarındansa 5 bin 748 adet üretti.
TOKİ 1670 proje için özel inşaat şirketlerine toplam 45,7 milyar TL’lik hak ediş ödemesi yaparak, kamu kaynaklarının şahıslara aktarımında çok önemli bir pozisyona sahip oldu. İmar planı yapma yetkisine sahip TOKİ, kamu arazilerini kimi zaman kendi projeleri için kullanarak, kimi zamansa gayrimenkul yatırım ortaklıklarına tahsis ederek emlak sektörünün kontörlünü ele aldı. TOKİ’yle birlikte güncellenen Kamu-Özel İşbirliği modeli, devletin diğer harcamalarında da uygulanarak İstanbul’a Üçüncü Havaalanı ve Üçüncü Köprü, karayolları, limanlar ve santrallar için de uyarlandı.
AVM devi Torunlar TOKİ’yle büyüdü
2013’te Başkentgaz’ın ihalesini 1 milyar 162 milyon dolar karşılığında kazanmasıyla gündeme gelen Torunlar, inşaat sektöründeki büyümesini TOKİ’yle perçinledi. Ali Sami Yen Stadyumunun Mecidiyeköy’deki arazisine hasılat paylaşımı modeliyle yapılan ihaleyi 3 şirketle birlikte TOKİ’den alan Torunlar, daha sonra tek kaldığı projeyi Torunlar Center adıyla yapmaya başladı. Torunlar Center’da 6 Eylül’deki asansör faciasında 10 inşaat işçisi yaşamını yitirdi. Torunlar’ın TOKİ’den aldığı bir diğer proje de İkitelli’deki Mall of İstanbul AVM projesi. Mall of İstanbul projesinin arsası önce TOKİ tarafından sosyal donatı alanı ilan edilerek kamulaştırıldı. Ancak İkitelli’deki arsa sosyal bina inşası için TOKİ’ye değil, oldubittiyle Mall of İstanbul projesi için Torunlar GYO’ya devredildi. Mall of İstanbul projesinin tahmini değeri 600 milyon dolar. Torunlar GYO net kârını 2014’ün ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 965 oranında artırdı.
Soma Holding madenden kazandı inşaata yatırdı
1984’te kurulan Soma Kömür A.Ş.’nin kaderi ise 2005 yılında TKİ’nin ruhsat sahibi olduğu Ege Linyit İşletmelerine bağlı Soma’daki Geventepe ocağını işletmeye başlamasıyla değişti. 2009’da Park Teknik’in boşalttığı Eynez’deki sahaları ve Işıklar ocağını devralan Soma Holding, kısa zamanda Türkiye’nin en büyük kömür üreticilerinden biri haline geldi. Şirketin İstanbul’da inşa ettiği lüks konut ve ofis projesi Spine Tower’ın yapı ve çevre mevzuatına pek çok aykırılık taşıdığı, 301 maden emekçisinin yaşamını yitirdiği 13 Mayıs Soma maden faciasının ardından gündeme gelmesiyle anlaşıldı. Ürettiği kömürü uzun süre piyasada kendisi satan Soma Holding, AKP’nin kömür yardımları için önde gelen tedarikçilerinden biri olarak tanındı.
Hattat: Maden ve enerjiden inşaata
1996’da kurulan Hattat Holding, Zonguldak Kandilli, Amasra ve Bartın’daki kömür sahalarının işletmelerini alarak madencilik sektörüne girdi. Hattat, daha sonra bölgede metan gazı arama ruhsatları da aldı. Amasra’da termik santral için üç kez reddedildikten sonra yeniden başvuru yapan Hattat Holdinge ait HEMA A.Ş.’nin 2005’te yapılan rödovans sözleşmesiyle TTK’dan devraldığı Amasra-B sahasında henüz üretim başlamadan 11 maden emekçisi yaşamını yitirdi.
Hattat Holdingin İstanbul’daki inşaat projeleri arasında 2 bin konut ve pek çok ticaret alanı barındıran Pearl of İstanbul projesi ile inşaatı mahkeme kararıyla durdurulan, İstanbul’un en yüksek binası olması planlanan Diamond of İstanbul gökdeleni bulunuyor.