2011’de Pakistan’a giden Olcay Aksoy’un annesinin şikâyeti üzerine aynı yıl başlatılan soruşturmada mücahit örgütleyenler izlenmiş ama ortada iddianame yok

Doğu Eroğlu (31 Mart 2015 Birgün Gazetesi)

İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Gençlik Rehabilitasyon ve Meslek Edindirme Merkezi (İSMEM) yurdunda kaldıktan sonra 2011’de Pakistan’a giderek El Kaide’ye Olcay Aksoy’un annesi Dilek Aksoy’un şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada, yurt çevresinde örgütlenen isimler 4 yıl boyunca takip edilmiş. Fiziki takipte gençlerin otobüse bindirilip İstanbul’dan gönderildiği, teknik takipteyse başka kişilerin de cihada gideceğine ilişkin görüşmeler tespit edildi. Buna karşın 2014’ten itibaren teknik takipler durduruldu, soruşturmaysa yer sebebiyle yetkisizlik gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Soruşturma dosyasına 2 yıldır yeni bir ek yapılmadı, herhangi bir iddianameyse düzenlenmedi. Yapılan takipte cihat için eğitim almaya Pakistan’a giden Olcay Aksoy, İSMEM’deki öğretmeni Ahmet S.’yi Pakistan’dan arayarak, “Burada da bayağı tanıdıkların var ha!” diyor.

Ölen Mücahit’in babası da ihbar etti

Aksoy’un şikâyetine ek olarak, Afganistan’da ölen Mücahit Yağcı’nın babası Ahmet Ali Yağcı’nın da Emniyete başvurması üzerine soruşturma genişledi. Baba Yağcı 2011’deki şikâyetinde, “Oğlum 3 ay önce Mısır’da eğitim göreceği gerekçesiyle evden ayrıldı. Aylar sonra oğlumun bir arkadaşı oğluma ait bir mektup getirdi ve oğlumun Afganistan’da olduğunu öğrendim. 20 Kasım 2011’de oğlumun arkadaşı Hasan’ı arayarak Mücahit’in durumunu sordum. ‘Başın sağ olsun, 3 gün önce şehit oldu’ dedi” ifadelerini kullandı. Bunun üzerine hem Olcay’ın hem de Mücahit’in Afganistan’a gitmesinde etkili olan kişiler araştırılmaya başlandı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, içlerinde Olcay Aksoy’un da bulunduğu 18 şüpheliyi takibe aldı. Teknik takiplerin bir kısmı mahkemenin ret kararlarıyla sonlandı, bir kısmıysa emniyet tarafından bitirildi. Bu sırada cihat örgütlenmesine ilişkin bazı çarpıcı bilgilere ulaşıldı.

Ölen cihatçının eşyalarını teslim etmiş

Mücahit Yağcı’nın ölüm haberini Baba Ahmet Ali Yağcı’ya ileten Hasan A., Mücahit’in öldüğü sanılan tarihin 3 ay sonrasında Mücahit’in Afganistan’dan gelen kişisel eşyalarını ailesine teslim etti. Hasan A., aileye teslim ettiği eşyaları 25 Şubat 2012 tarihinde teknik takibe takılan bir konuşmada şöyle anlattı: “İki tane Kuran var. Kuran’da şarapnel parçası falan… Şarapnel parçası yok da yani, şarapnel girmiş parçalamış bir kısmını. İçinde kan izleri, kan toprak karışımı… Tam anlayamadım. Bizdeki resimlerinden 60 tane falan fotoğrafını çıkardım verdim.”

Gençleri otobüse bindirirken takibe yakalandı

Hasan A., 11 Haziran 2012 tarihinde yapılan fiziki takipteyse, saat 05.00’te Üsküdar’da bir otobüse önce eşya taşırken, sonrasındaysa sırt çantalı yaklaşık 30 erkeği bindirirken görüntülendi. 15 ila 18 yaşında oldukları tahmin edilen yaklaşık 30 genç erkeği otobüse bindiren Hasan A., 05.40’ta İstanbul’dan Ankara istikametine doğru yola çıkan otobüsü şahsi bir araca binerek takip etti. Hasan A.’nın gençleri otobüse bindirirken çekilmiş görüntüleri polis fezlekesine girdi.

Yurtdışına ‘gezmeye’ gidecek

Afganistan’da ölen Mücahit Yağcı’nın kişisel eşyalarını ailesine teslim eden, 30 kişilik sırt çantalı bir grubu otobüse bindirirken takibe takılan Hasan A.’nın, cihada gitmek isteyen Esat isimli bir şahısla mesajlaşması da kayıtlara geçti. Takibe takılan 24 Şubat 2012 tarihli mesajlaşmada, Esat isimli bir şahıs, soruşturmanın şüphelilerinden Hasan A.’ya üstü kapalı şekilde cihada katılacağını aktarıyor.

Hasan A.: Hayırdır?
Esat: Müsait misin? Konuşalım, ben 12’ye kadar evdeyim.
Hasan A.: Değilim, hayırdır yahu?
Esat: Telefonda olmaz.
Hasan A.: İnşallah kötü bir şey değildir.
Esat: Yok ya, değil. Birazcık söyleyeyim mi?
Hasan A.: Evet söyle.
Esat: Gideceğim. Nereye olabilir sence? Yurtdışına gezmeye gideceğim, anladın?

‘Mücahit Ağabeyin tarafa nasıl gidilir?’

Soruşturma kapsamında takibe alınan ve bir başka öğrenci yurdunun müdürlüğünü yapan Mustafa D.’ninse Ahmet isimli bir şahıstan aldığı bir telefonda, cihada nasıl gidebileceği sorusuyla karşılaşıyor. “Mücahit Ağabeyin tarafa” diyerek Afganistan’a nasıl gidebileceğini soran Ahmet isimli şahsa Mustafa D., olumsuz karşılık veriyor.

Ahmet: Sağ ol, ee ne diyecektim ağabey sana ya…
Mustafa D.: Buyur.
Ahmet: Bu yurt dışına nasıl gideriz ağabey?
Mustafa D.: Nereye?
Ahmet: Sence?
Mustafa D.: Ee, nereye gitmeyi düşünüyorsun?
Ahmet: Mücahit Ağabeyin tarafa ya.
Mustafa D.: Yüz yüze görüşmemiz lazım ama öyle şey olmaz

‘Burada çok tanıdığın var!’

Soruşturmada, 2011’de cihada katılmak üzere Türkiye’den ayrılan Olcay Aksoy’un yakın çevresi de takibe takıldı. 27 Mayıs 2012 tarihinde İSMEM’deki öğretmeni Ahmet S.’yi aradı. Anne Aksoy’un oğlunu cihada gitmek üzere ikna ettiğini düşündüğü Ahmet S. ile Olcay arasında bir süre hal-hatır sorma sohbeti geçtikten sonra, Pakistan’da bulunan Olcay öğretmeni Ahmet’e, “Burada da bayağı tanıdıkların var ha!” dedi. Olcay, tepki vermeyen öğretmenine telefon görüşmesinde aşırı temkinli davrandığı için de sitem etti. Ahmet S.’ye, “Oradaki başka adamların durumu nasıl?” diye soran Olcay, bunun son konuşmaları olabileceğini belirterek öğretmeninden helallik istedi. Pakistan kodlu bir telefondan arayan Olcay’ın Hangu vilayetinde bulunduğu tespit edildi.

Olcay Aksoy: Burada da bayağı tanıdıkların var ha!
Ahmet S.: Neyse, hayırlısı olsun inşallah…
Olcay Aksoy: Ya bırak ihtiyat yapmayı. Allah Allah! İhtiyat ihtiyat, nereye götürecek bu ihtiyat ya! Allahu Ekber!
Ahmet S.: Hayırlısı olur inşallah.
Olcay Aksoy: İnşallah inşallah. Şeyler nasıl, oradaki yani başka adamların durumu?
Ahmet S.: Valla normalde değiştiriyorlardı daha sonra gönderiyorlar işte.
Olcay Aksoy: Bundan dolayı mı?
Ahmet S.: He he.
Olcay Aksoy: Valla Hocam ben aradım da şey yani, şeyden dolayı. Şimdi biz hani ilk ve son arayışım olabilir anladın mı yani. Senin hakkın bizim üzerimizde çok yani. Hakkını ödeyemeyiz.
Ahmet S.: Helali hoş olsun, hayırlısı olsun. İnşallah her şeye…
Olcay Aksoy: Anladın mı?
Ahmet S.: Anladım. Sen de hakkını helal et.

‘Organları deş gönder bize’

12 Haziran 2012’de yine Türkiye’yi arayan Olcay Aksoy’la İSMEM yurdunda birlikte kaldığı Ahmet Ş. arasında cihat üzerine bir şakalaşma geçiyor. “Ben de geleceğim” diyen Ahmet Ş., arkadaşı Olcay’dan “Benim için de öldür” ricasında bulunarak gülüyor. Olcay Aksoy ise itikadını yeterince kuvvetli bulmadığı arkadaşı Ahmet Ş.’ye, “Müslüman oldun mu lan?” diye takılıyor. İkili arasındaki konuşma, cihat fikrinin İSMEM öğrencileri arasında kabul gördüğünü ortaya koyuyor.

Olcay Aksoy: Müslüman oldun mu lan?
Ahmet Ş.: Geleceğim kanka geleceğim. Seni rahmetle seviyorum. Saygıyla öpüyorum. Benim için de öldür. Parmağını kes.
Olcay Aksoy: Müslüman oldun mu oğlum?
Ahmet Ş.: Benim için de, benim için horoz kes. Anladın? Gırtlağını kes. Organlarını deş. Gönder bize. (Gülüyor)

el-Kaide’ye para gidecek

Aynı konuşmada Olcay Aksoy, El Kaide’ye para aktaracak bir şahıstan da bahsediyor. Bir şahsın kendisini aramasını beklediğini belirten Olcay, “O bana söyledi. Sizin ‘El Kaide’den adamlara söyledim’ dedi. ‘Ben de onlardan para bekliyorum yeğenim. Ne zaman para toplarsam sana yollayacağım’ dedi” diye konuşuyor. Bu ifadelerden sonra Olcay daha önceden ilettiği bir banka numarasından bahsederek, para transferlerinin nasıl yapılacağını belirtiyor.

Pompalı tüfek diyaloğu

Teknik takibe takılan ilginç diyaloglardan birinde, İSMEM’de öğretmenlik yapan ve cihada giden Olcay Aksoy’la da yakınlığı bulunan Ahmet S., kendisini arayan biriyle 5 dakika süresince pompalı tüfekler hakkında konuşuyor. 6 Haziran 2013’te Ahmet S.’yi arayan bir şahıs önce Ahmet S.’den pompalı tüfek seçimi konusunda yardım istiyor, sonra da pompalı tüfek satın almak için gittiği dükkânın sahibini telefona veriyor.

Ahmet S.: Güzel tüfekler.
Satıcı: S56 var bende. Geçen hafta elimde bir tane vardı. 1500 liraya verdim, hem de çok temizdi.
Ahmet S.: Ciddi misin?
Satıcı: Yemin ediyorum.
Ahmet S.: Abi S56 1500 liraya yani bulabilirsem alırım hemen.